İcra Müdürlüğünün 2008/17441 esas sayılı dosyası ile yapılan takipte, borçluya tebliğ edilen icra emrinde birikmiş nafaka alacağının ödenmesi istenmekte olup, aylık nafaka alacağının tahsili yönünde bir talep bulunmaması karşısında, icra emrinin tebliğ edildiği tarihe dek birikmiş nafaka alacağı adi alacak hükmünde olup, ödenmemesi nafaka borcunu ödememe eylemini oluşturmayacağından sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi isabetsizdir. Açıklanan nedenlerle Yargıtay C.Başsavcılığınca kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname yerinde görüldüğünden, ... 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 9.4.2009 tarih ve 2009/329 müteferrik sayılı kararının BOZULMASINA, Bozma kararı üzerine 5271 sayılı CMK'nun 309/4-d maddesi gereğince yeniden uygulama yapılması gerektiğinden; Borçlu ...'...
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 28/04/2015 NUMARASI : 2014/1038-2015/320 Taraflar arasında görülen yardım nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I TMK'nun 364-366 maddelerine göre; herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek üst soyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. Nafaka davası mirasçılıktaki sıra göz önüne tutularak açılır. TMK'nun 365/3. maddesinde nafaka davasının, nafaka alacaklısına bakmakta olan resmi veya kamuya yararlı kurum tarafından da açılabileceği, TMK'nun 366. maddesinde ise korunmaya muhtaç kişilerin bakımının yükümlü kurum tarafından sağlanacağı ve bu kurumların yaptıkları masraflarını nafaka yükümlüsü kişiden isteyebilecekleri hüküm altına alınmıştır....
kaldırılmasını, bunun mümkün olmaması halinde her ay kesilecek olan 365,93 TL nafaka borcunun aylık 150,00 TL'ye, birikmiş nafaka borcu adı altında kesilen 504,92 TL'nin de aylık 250,00 TL'ye indirilmek üzere her iki nafaka toplamının aylık 400,00 TL'ye indirilmesine karar verilmesini istemiştir....
Davalı tarafça 15/10/2019 tarihinde başlatılan davaya konu icra takibinde, 27/10/2011- 15/10/2019 tarihleri arasında birikmiş 19.200,00 TL nafaka alacağı ve işlemiş faiz istenilmiş, davacı tarafından ödemelere ilişkin hesap özetleri sunularak nafaka borcu olmadığına dair iş bu dava açılmıştır. İlama dayalı takipte borcun ödendiği iddiası, İİK'nın 33. maddesinde belirtilen belgeler ile ispat edilmelidir. Nafaka borcunun ödendiğine ilişkin iddianın ispatı yönünde sunulan ödeme belgelerinin geçerli olabilmesi için açıkça nafaka borcuna atfen yapıldığının yazılı olması gerektiği koşulu, Yargıtay 8. ve 12. Hukuk Dairesinin süregelen kararlarında, objektif kriterlerle yumuşatılmış olup, nafaka borçları yönünden yapılan ödemelerin, aylık nafaka miktarına, bu miktara yakın ve düzenli olarak yapılması durumunda, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi, bu ödemelerin nafaka borcundan indirilmesinin hakkaniyet kuralına uygun düşeceği kabul edilmiştir....
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünde; taraflarca başlangıçta kabul edilen nafaka yükümlüsünün çalıştığı sürece nafaka ödenmesi yönündeki protokol hükmü gereğince nafaka yükümlüsünün halen çalışıyor olması karşısında uyarlama koşullarının bulunmadığı gözetilmeden, sadece nafaka alacaklısının tapu ve banka kayıtları dikkate alınarak yoksulluğunun ortadan kalktığı kanaati ile nafakanın kaldırılmasına karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir....
(TMK m. 328/2) Diğer taraftan; herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. (TMK m.364) Bu bağlamda belirlenecek nafakanın, nafaka alacaklısının geçinmesi için yeterli ve nafaka yükümlüsünün geliriyle de orantılı olması gerekir. Nafaka miktarı tayin edilirken; davacının ihtiyaçları ve anne babanın geliri göz önünde bulundurulmalı, TMK'nın 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi gözetilmelidir....
İlk derece mahkemesi tarafından; davacının bildirdiği banka hesap numaralarından hesap ekstereleri istenmiş, dosya bilirkişiye tevdi edilerek rapor alınmış, nafaka borçları yönünden yapılan ödemelerin, düzenli olarak yapılması durumunda ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi bu ödemelerin nafaka borcundan mahsubu gerektiği, bilirkişi raporunun yeterli ve kanaat verici olduğu gerekçesi ile, şikayetin kabulüne, takip dosyasında takip tarihi itibariyle borçlunun birikmiş nafaka borcunun olmadığının tespitine, fazla ödenen miktarın iadesinin yargılamayı gerektirmesi nedeniyle reddine karar verilmiştir. Davalı istinaf başvurusunda özetle; eski eşi olan davacının ödemelerinin tümünün sanki nafaka ödemesi gibi kabul edildiğini, aylık nafaka miktarının 200 TL olmasına rağmen 5.000 TL üstündeki bir çok toplu ödeme bulunduğunu, ödemelerin düzenli olmadığını, kendisi lehine hükmedilen nafaka yanında çocukları Büşra ve M....
Yargıtay‘ın yerleşik içtihatlarına göre, nafaka borcunun ödendiğine ilişkin iddianın ispatı yönünde sunulan ödeme belgelerinin geçerli olabilmesi için, açıkça nafaka borcuna atfen yapıldığının belgede yazılı olması gerektiğine ilişkin koşul, yeni uygulamalarla yumuşatılmış olup; nafaka borçları yönünden yapılan ödemelerin, aylık nafaka miktarına ve bu miktarın katlarına denk gelecek şekilde düzenli olarak yapılması durumunda, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi, bu ödemelerin, nafaka borcundan mahsubunun hakkaniyet kurallarına uygun düşeceği kabul edilmektedir. Zira, işleyen nafaka borcu bulunan bir borçlunun, yaptığı ödemelerin bu borç dışında ahlaki bir ödeme olduğunu kabul etmek hak kaybına neden olacaktır. Bunun dışında, ödemenin okul parası, servis ücreti vs gibi açıklamalar ile yapılması halinde ise, ödeme, nafakaya mahsup edilemez....
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında kanun yolu başvurusunda, yıllık nafaka( farkı) miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Karar tarihi itibarıyla miktar veya değeri üçbin Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir (6100 sayılı HMK m.341/2).Nafaka artış oranının belirlenmesi isteği, nafaka davasına bağlı fer'i nitelikte bir istemdir.(Yargıtay 3. HD'nin 2007/18654- 2008/17 esas ve karar sayılı ve 14.01.2008 tarihli kararı) Davada, davalı yönünden indirilmesine karar verilen aylık nafaka(farkı) miktarı 220 TL olup, toplam yıllık nafaka(farkı) miktarı üçbin Türk Lirasını geçmemektedir. Hüküm, davalı yönünden indirilmesine karar verilen nafaka(farkı) miktarı ve fer'ileri itibariyle kesin niteliktedir....
Yargıtay yerleşik içtihatlarına göre, nafaka borcunun ödendiğine ilişkin iddianın ispatı yönünde sunulan ödeme belgelerinin geçerli olabilmesi için, açıkça nafaka borcuna atfen yapıldığının belgede yazılı olması gerektiğine ilişkin koşul, yeni uygulamalarla yumuşatılmış olup; Yargıtay son içtihatlarında; nafaka borçları yönünden yapılan ödemelerin, aylık nafaka miktarına ve bu miktarın katlarına denk gelecek şekilde düzenli olarak yapılması durumunda, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi, bu ödemelerin, nafaka borcundan mahsubunun hakkaniyet kurallarına uygun düşeceği kabul edilmektedir. Zira, işleyen nafaka borcu bulunan bir borçlunun, yaptığı ödemelerin bu borç dışında ahlaki bir ödeme olduğunu kabul etmek hak kaybına neden olacaktır. Bunun dışında, ödemenin okul ücreti, hastane ödemesi, kredi kartı ödemesi vs gibi açıklamalar ile yapılması halinde ise, ödeme, nafakaya mahsup edilemez....