İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Mahkemece verilen hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olup, istinaf dilekçesinde özetle; nafaka miktarının hükmedildiği tarihin üzerinden 3 yıl geçtiğini, geçen bu sürede nafaka miktarının yetersiz kaldığını, paranın alım gücünün düştüğünü, müşterek çocuğun ihtiyaçlarının arttığını, yerel mahkemenin vermiş olduğu 50 TL'lik yoksulluk ve 100 TL'lik iştirak nafaka arttırımının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, tarafların gerçekleşen sosyal-ekonomik durumları, nafaka kararının üzerinden geçen süre, enflasyondaki artış, davanın niteliği ve günün ekonomik şartlarına göre müşterek çocuklar için takdir edilen iştirak nafaka arttırım miktarının fahiş bir biçimde az olduğunu, müvekkili lehine de hükmedilen 400 TL yoksulluk nafakası müvekkilinin ihtiyaçlarını karşılamaya yetmediğini, günümüz koşullarında artan enflasyon, ekonomik koşullar değerlendirildiğinde 400 TL çok düşük bir bedel olduğunu, yerel mahkemenin vermiş olduğu...
Aile Mahkemesinin 15/08/2011 tarih 2011/295 Esas 2011/732 Karar sayılı ilamı ile ödenmesine karar verilen aylık 250 TL iştirak nafakasının, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 450 TL arttırımı ile aylık 700 TL'ye yükseltilmesine, belirlenmiş olan yeni iştirak nafakası tutarına gelecek yıllarda TÜİK tarafından açıklanacak ÜFE oranında arttırım yapılmasına, davacının fazlaya dair talebinin reddine karar verildiği, kararın yöntemince taraflara tebliğ edildiği, davacı vekilinin süresinde verdiği istinaf dilekçesinde özet ile; hüküm altına alınan nafaka artış miktarının az olduğunu, davanın tam kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın tam kabulüne karar verilmesini istinaf kanun yolu ile talep etmiştir....
Bu doğrultuda yerleşen Yargıtay uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; davacı kadının ev hanımı olduğu, gelirinin olmadığı, 750 TL kira ödediği, davalı erkeğin ise imam hatip görevlisi olarak 4.500 TL maaşla çalıştığı, 200 TL kira ödediği, 2013 doğumlu olan müşterek çocuğun öğrenci olduğu, davacı kadının, davalının gelirinde olağanüstü bir artış iddiasında bulunmadığı gibi ihtiyaçlarında da olağan dışı bir artış iddiasında bulunmadığı sabittir. Bu nedenle davacı kadın ve müşterek çocuğa takdir edilen yoksulluk ve iştirak nafakalarının TÜİK tarafından belirlenen yıllık ÜFE oranı üzerinden artışı gerekir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki iştirak nafakasının arttırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların . Esas 2008/1139 Karar sayılı kararı ile boşandıklarını, bu karar ile müşterek çocukların velayetlerinin müvekkiline verildiğini ve her bir çocuk lehine ayrı ayrı aylık 350.00 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, daha sonra açılan nafaka arttırım davasında ....
Davalı'ya tebligatın yapıldığı, cevap dilekçesi sunmadığı, 27/12/2018 tarihli duruşmada; aylık 500 TL bir öğrencinin giderleri ile için yeterli olduğunu, müvekkilim icra kanalı ile davacıya şu ana kadar 18.000 TL ödeme yaptığını, diğer çocuklarını da geçindirmekle yükümlü olduğunu, müvekkil emekli olup bir kısım borçlarının olduğunu, gerektiğini, ancak biz hüsnü niyetle davranarak 500 TL nafaka ödemeyi zaten kabul ettik, zaten ÜFE oranında artışta yapıldığını, davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece; davaya konu istemin kısmen kabulü ile; davacı lehine daha önce hükmedilen aylık 500 TL yardım nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 310 TL arttırımı ile aylık 810 TL yardım nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir....
Aile Mahkemesi'nin 2014/830 esas sayılı dosyasında nafaka davası açtığını ve her ay 750,00 TL nafaka aldığını, müvekkilinin sadece emekli maaşı olduğunu belirterek tarafların boşanmalarına, Denizli 1....
Cevap dilekçesi: Davalı erkek cevap dilekçesinde özetle; müşterek çocuk lehine hükmolunan aylık 300,00 TL iştirak nafakasını düzenli olarak her ayın 21'inden önce davacının Ziraat Bankası hesabına yatırdığını, boşanma aşamasında adına kayıtlı 20.000,00 TL değerindeki motorlu taşıtını ve büyük bir kısmını kendisi aldığı ev eşyalarını davacıya devrettiğini, boşanma aşamasında 150,00 TL müşterek çocuğa ve 150,00 TL davacıya olacak şekilde ayrı ayrı nafaka ödenmesi konusunda anlaştıklarını daha sonrasında davacının bu anlaşmadan vazgeçerek 300,00 TL iştirak nafakası istediğini, bu yaklaşımın iyi niyetli olduğunu düşünse de sonrasında davacının iddet müddetini kaldırma davasını açtığını, başkasıyla evlenme planı yaptığını, gelirinin asgari ücret olduğunu, bu nedenle nafaka arttırımı talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Davalı vekili, cevap dilekçesinde; davacı ile müvekkili arasındaki anlaşmalı boşanma davasında nafaka miktarları konusunda anlaşıldığını ve bu miktarı arttırabileceğine ilişkin bir hüküm veya kabul bulunmadığını, bu durumun davanın reddini gerektiğini, müvekkilinin devam eden kredilerinin bulunduğunu, müvekkilinin ayrı yaşamakta olduğu ikinci eşi olan Meryem AK'a ve oğluna aylık 650,00 TL ( artı icra masrafları ) toplam nafaka ödemesi devam ettiğini, ayrıca birikmiş nafaka için aylık 450,00 TL daha kesildiğini, her iki tarafın da ekonomik ve sosyal durumlarına, yaşamlarına gerçekçi olarak bakıldığında, müşterek çocuğun yaşı da düşünüldüğünde şuanda devam eden nafaka miktarlarının hayatın olağan akışına uygun ve yeterli olduğunu, müvekkilinin özellikle kredilerinin bitmesinden sonra çocuklarının eğitim vs.masrafları konusunda hiçbir çekimserlik göstermeyeceğini, ancak bu aşamada çocuklarının ihtiyaçlarının yaşları da düşünüldüğünde mevcut nafaka ile karşılanabileceğinin ortada olduğunu,...
Cevap dilekçesi: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Açılan davanın yanlış olduğunu, davanın nafaka arttırım davası olmasına rağmen ortada arttırılacak bir nafaka kararının bulunmadığını, bağlanan nafakaların tedbir nafakası olduğunu, mahkemece bağlanmış bir nafaka olmadığı için arttırımı da hukuken mümkün olmadığını, davacının ailesiyle birlikte yaşamakta olduğunu ve hayvancılık ve çiftçilikle uğraştığını, dava dilekçesinde belirtilen hiçbir yerden gelirinin olmadığına dair yapılan beyanın gerçeği yansıtmadığını, davacının nafakaya ihtiyacının olmadığını, davacının kendisi için açtığı davada velayet hususunu belirtmeden küçük yararına da nafaka talep edemeyeceğini beyan ederek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının toplamda 4.000,00 TL olan nafaka talebini kabul etmediklerini, talep edilen nafaka miktarının fahiş olduğunu, müvekkilinin sözleşmeli uzman çavuş olarak çalıştığını, her zaman işinin son bulma ihtimalinin söz konusu olduğunu, müvekkilinin yeniden evlendiğini, bu nedenle düğün borçlarının bulunduğunu, eşinin hamile olduğunu, talep edilen nafakanın kabul edilmesi halinde müvekkilinin hayat şartlarının daha da sıkıntılı bir hal alacağını, müvekkilinin ayrıca anne ve babasına yardım ettiğini, iki ailenin geçimini sağlamaya çalıştığını, davacının vefat eden babasından miras kaldığını, babasının evinde de kalabileceğini, tüm bunları yapmayarak bu tür beyanlarda bulanan davacının kötü niyetli olduğunu, ayrıca davacının vefat eden babasından dolayı maaş aldığını, davacının genç ve çalışabilecek durumdayken çalışmayarak müvekkilinden nafaka talep ettiğini, emek vermeden yaşamak istediğini, müvekkilinin almış olduğu maaşı dışında bir geliri ve mal...