Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, davanın kabulüne, davacının davalıya iş bu dava tarihi itibariyle yoksulluk nafakası ödenmesine yer olmadığına, müşterek çocuk Gizem için 12/06/2014- 15/05/2018 tarihleri arasında ödenen iştirak nafakasının birikmiş nafaka alacağından mahsubuna karar verilmiştir....

Yoksulluk nafakası, bir bakıma evlilik birliği devam ettiği sürece söz konusu olan karşılıklı bakım ve geçindirme ödevinin devam ettirilmesi anlamını taşımaktadır (Akıntürk, T./Ateş, D., Aile Hukuku, C. 2, İstanbul 2019, s. 302). 17. Yoksulluk nafakasıyla, boşanma sonucunda yoksulluk içine düşen eşin asgari yaşam gereksinimlerinin karşılanması düşünüldüğünden, yoksulluk nafakasının amacı hiçbir zaman nafaka alacaklısını zenginleştirmek olamaz. Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için nafaka talep eden eşin boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olmasının yanı sıra, nafaka talep edilen eşin de nafaka ödeyebilecek ekonomik gücünün bulunması gerekmektedir. Bu açıdan bakıldığında, yoksulluk nafakasının sosyal ve ahlâki düşüncelere dayanması özelliği, sadece nafaka talep eden tarafa nafaka verilmesinde değil, aynı zamanda nafaka talep edilen tarafın nafaka ödeyebilecek ekonomik gücünün bulunması koşulunda da kendisini göstermektedir....

    Somut olayda;davacı dava dilekçesinde, kendisi için 500 TL yoksulluk nafakası ve müşterek çocukların her biri için, Sincan 4.Aile Mahkemesinin 2014/92 Esas, 2014/102 Karar sayılı ilamı takdir edilen 150 TL iştirak nafakasının 500,00 TL 'ye yükseltimesini istemiştir. İştirak nafakasının artırılması ve yoksulluk nafakası istemine ilişkin bu davalar arasında fiili ve hukuki irtibat vardır. Zira davacının kendisi için talep ettiği yoksulluk nafakası ile müşterek çocuklar için artırılmasını talep ettiği iştirak nafakasının borçlusu davalı olacaktır. Bu nedenle davalardan biri hakkında verilecek hüküm, diğerini etkileyecek nitelikte olduğundan,mahkemece, her iki isteme yönelik davanın, birlikte görülmesi ve ulaşılacak sonuca göre bir karara ulaşılması gerekirken,mahkemece yanılgılı değerlendirilme ile yoksulluk nafakasına ilişkin istemin tefriki ile iştirak nafakasının hükme bağlanması usul ve yasaya uygun değildir....

      Yoksulluk durumu, günün ekonomik koşulları ile birlikte tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır. Onun içindir ki; bilimsel öğretide, evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğinde olduğu belirtilmektedir. (Akıntürk Turgut : Aile Hukuku 2. Cilt İstanbul 2002.8.294) Mersin 5.Aile Mahkemesinin 2012/815 Esas 2012/839 Karar sayılı kararı ile tarafların boşanmalarına ve davalı-kaşı davacı lehine aylık 500 TL yoksulluk nafakasına, müşterek çocuk Bennu Melek Dilmaç lehine aylık 250 TL iştirak nafakasına karar verilmiştir. Somut olayımızda, davalı kadın boşanma sırasında bir işte çalışmamaktadır. Kendisine aylık 500,00 YTL yoksulluk nafakası bağlanmıştır. Davalının çalışmaya başladığı iş, her an için sona erdirilebilecek bir iş olup, sabit ve güvenceli bir iş değildir....

        Mahkemece boşanma davasının henüz kesinleşmediği, yoksulluk ve iştirak nafakalarının ancak boşanmadan sonra verilen kararlardan olduğu gerekçesiyle yerinde görülmeyen talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, daha önce 10. Aile Mahkemesinin 2004/391 esas sayılı dosyası ile davacı ve müşterek çocuk için verilen (26.04.2004 tarihinde) 150.00'şer TL tedbir nafakasının artışına, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra bu nafakanın davacı için yoksulluk, çocuk için iştirak nafakası olarak devamına karar verilmesini istemiştir. 6. Aile Mahkemesinin 2008/816-2009/398 karar sayılı boşanma davasında tarafların Mk. 166/4. maddesi gereğince boşanmalarına 07.04.2009 tarihinde karar verilmiş, davacı kadının temyizi üzerine Yargıtay'a gönderilmiş, henüz kesinleşmemiştir. Boşanma davasında yoksulluk nafakası talebi ve bu konuda verilmiş bir hüküm yok ise de, davacı, önceden verilmiş olan tedbir nafakasının artırılmasını istemiştir....

          Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu iddia ve ispat edilmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir....

            Somut olayda; mahkemece, taraf delillerinin toplandığı, delillerin değerlendirilmesinde hata yapılmadığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, önceki yoksulluk nafakası kararı üzerinden geçen süre ve TMK. m.4'te yer alan hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında, mahkemece davacı yararına taktir edilen yoksulluk nafakası arttırımının düşük olmadığı, davacı kadın yararına arttırılan yoksulluk nafakası miktarlarının usul ve yasaya uygun olduğu, anlaşıldığından, davacı tarafın bu hususa yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1- b.1 gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir. 3- Davacı Tarafın Müşterek Çocuklar Yönünden Hükmedilen Nafaka Miktarının Az Olduğu Yönündeki İstinaf Talebi İncelemesinde; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06/04/2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında kanun yolu başvurusunda, yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır....

            ye hükmedildiğini, ayrıca müvekkili adına kayıtlı İzmir Karşıyaka Bostanlı Mahallesinde bulunan taşınmazın intifa hakkının davalıya verildiğini, boşanma döneminde bu taşınmazın tarafların anlaşması ile müvekkili tarafından bedel ödenmeksizin kuaför dükkanı olarak kullanıldığını, müvekkilinin 28/02/2019 tarihinde taşınmazı intifa hakkı sahibi davalıya teslim ettiğini, davalının 20/01/2020 tarihinde İzmir 27.İcra Müdürlüğünün 2020/1093 Esas sayılı dosyasında Nisan 2019 döneminden itibaren iştirak ve yoksulluk nafakası alamadığından bahisle icra takibine giriştiğini, müvekkilinin takipte talep edilen 9 aylık birikmiş nafaka borcunun bulunmadığını, iştirak nafakası olarak belirlenen 500,00- TL ve yoksulluk nafakası olarak belirlenen 1300,00- TL'ye karşılık davalının ev kirasını ve elektrik faturasını ödediğini, nafaka haricinde elden ödemeler ve giderler yaptığını, davalının intifa hakkına sahip olduğu taşınmazı 2019 yılının Nisan ayında 4.000,00- TL.'...

            Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile yoksulluk nafakası 200,00 TL, iştirak nafakaları 150,00 Şer TL’ye çıkarılmıştır. Hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine, davaya Aile Mahkemesi sıfatıyla bakıldığı halde gerekçeli hüküm başlığında bu hususun belirtilmemesinin yerinde düzeltilebilir maddi hata kabul edilmesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, maddi olguları anlatmak taraflara, hukuken yorumlamak ise hakime aittir. Her ne kadar dava dilekçesi sonuç bölümünde “tedbir nafakalarının artırılması” denilmiş ise de, istem Bergama Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/30-190 sayılı boşanma kararı ile hükmedilen “yoksulluk ve iştirak nafakalarının artırılmasına” ilişkin olduğu halde, hükümde tedbir nafakası olarak nitelendirilmesi ve bu şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun görülmemiştir....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma-Nafaka Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davalı ... 09.01.2015 tarihli dilekçesiyle tarafların boşanmalarına, velayete ve ihtiyati tedbir talebine yönelik temyiz talebinden feragat ettiğini bildirdiğinden, temyiz dilekçesinin boşanma hükmü, velayet ve ihtiyati tedbir yönünden reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Davacı vekili Av. ... 09.01.2015 tarihinde verdiği dilekçe ile maddi-manevi tazminat, tedbir-yoksulluk ve iştirak nafakaları talebinden feragat ettiğini bildirdiğinden bu husus gözetilerek bir karar verilmek üzere hükmün davacı (kadın) yararına takdir edilen maddi-manevi tazminat, tedbir ve yoksulluk nafakası, müşterek çocukların yararına takdir edilen tedbir ve iştirak nafakaları yönünden bozulması gerekmiştir....

                UYAP Entegrasyonu