Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

nın 331. maddesine göre; durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler. Tüm bu maddeler doğrultusunda mahkemece iştirak nafakası artırım oranı belirlenirken; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçları gözönünde bulundurulmalıdır. Somut olayda, ortak çocuğun 2006 doğumlu olduğu, annenin ev hanımı, babanın polis olduğu,babanın evlendiği , 2013 yılında bir çocuğu daha olduğu tespit edilmiştir. Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, ortak çocuğun yaşı ve ihtiyaçları, iştirak nafakasına hükmedilen tarih ile bu davanın açıldığı tarih arasındaki süre nazara alındığında mahkemece takdir edilen ve arttırılan nafaka miktarı yüksektir....

    Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Artırımı talep edilen yoksulluk nafakası, 30/06/2010 tarihinde kesinleşen boşanma kararı ile 150 TL olarak belirlenmiş, bu dava ise 14.05.2014 tarihinde açılmıştır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu iddia ve ispat edilmemiştir. O halde, mahkemece; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir....

      Mahkemece; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davacı yararına az yoksulluk nafakası takdiri doğru görülmemiş olup, bu konu bozmayı gerektirmiştir. Ayrıca, tarafların gerçekleşen sosyal-ekonomik durumları, nafakanın niteliği, ortak çocuğun yaşı ve ihtiyaç düzeyi, özellikle davalı babanın da ortak çocuğun bakım ve eğitim masraflarına katılma yükümlülüğünün bulunduğu gözetildiğinde; yerel mahkemece takdir edilen iştirak nafakası miktarı da az bulunmuş, bu konu hakkaniyet ilkesine aykırı görülmüş, hükmün bu sebeple de bozulmasına karar verilmiştir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakalarının arttırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili; davacı ile davalının boşandıklarını, müvekkili için aylık 150,00 TL, müşterek çocuklar için ise aylık ayrı ayrı 100,00'er TL nafaka bağlandığını, daha önce açılan nafaka artırım davası ile müşterek çocuklar için bağlanan iştirak nafakasının aylık ayrı ayrı 150,00'şer TL'ye, müvekkili için bağlanan nafakanın ise aylık 250,00 TL'ye yükseltildiğini, mevcut nafakaların yetersiz kaldığını belirterek, iştirak ve yoksulluk nafakalarının aylık ayrı ayrı 500,00'er TL'ye yükseltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

          İcra Müdürlüğü'nün 2010/3843 esas sayılı icra takip dosyası ile boşanma ilamına ilişkin maddi - manevi tazminat, iştirak nafakası - yoksulluk nafakası, yargılama gideri, işlemiş faiz ve devam eden yoksulluk - iştirak nafakalarına ilişkin takip talebinde bulunduğu, davacı kadının icra takip dosyasına vermiş olduğu 24/04/2017 tarihli dilekçe ile bu dosyaya ilişkin tüm alacağını haricen tahsil ettiğini, dosya harcının ödenerek dosyanın infazını talep ettiği, ayrıca kendine ait olan nafakadan feragat ettiğini, çocuğunun nafakasının ise banka hesabına yatırılacağını belirttiği, davacı kadının söz konusu dilekçe ile kendisi için verilen yoksulluk nafakası alacağından ileriye yönelik olarak feragat ettiği anlaşıldığından yoksulluk nafakası artırım talebinin reddine ilişkin yerel mahkeme kararının doğru ve yerinde olduğundan davacı kadın vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....

          Taraflar arasındaki (asıl davada) iştirak -yoksulluk nafakası artırım, (birleşen davada) yardım nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı kısmen kabullerine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde (asıl ve birleşen davada) davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dilekçesinde; tarafların 2012 yılında boşandıklarını, boşanma neticesinde müşterek çocu... velayetinin davacıya verildiğini ve davacı için aylık 100,00 TL yoksulluk, müşterek çocuk için ise aylık 100,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, davacı ve müşterek çocuğun aradan geçen süre de dikkate alındığında ihtiyaçlarının arttığını belirterek, davacı ve müşterek çocuk için hükmedilen aylık 100,00'er TL'lik nafakaların aylık 500,00'er TL'ye yükseltilmesini talep ve dava etmiştir....

            Yapılan açıklama ışığında nafaka alacaklısının yaşı ihtiyaçları ile tarafların ekonomik sosyal durumları ve günün ekonomik koşulları nazara alındığında artış miktarı yetersizdir. Yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 300 TL artırımı ile aylık 600 TL olarak belirlenmesi hakkaniyete uygun bulunmuş, anılan miktar yoksulluk nafakası olarak belirlenmiştir. İştirak nafakası bakımından yapılan değerlendirmede ise ;Türk Medeni Kanunu'nun 182/2 maddesi gereğince; velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Yine aynı kanunun 331.maddesinde; "Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır" düzenlemesine yer verilmiştir. Görüldüğü üzere; tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının değişmesi ve hakkaniyetin gerektirdiği hallerde taraflarca her zaman nafaka artırım davası açılabilir (HGK 15.07.2009 gün ve 3- 352 E/348 K) ....

            Yoksulluk nafakası, bir bakıma evlilik birliği devam ettiği sürece söz konusu olan karşılıklı bakım ve geçindirme ödevinin devam ettirilmesi anlamını taşımaktadır (Akıntürk, T./Ateş, D., Aile Hukuku, C. 2, İstanbul 2019, s. 302). 17. Yoksulluk nafakasıyla, boşanma sonucunda yoksulluk içine düşen eşin asgari yaşam gereksinimlerinin karşılanması düşünüldüğünden, yoksulluk nafakasının amacı hiçbir zaman nafaka alacaklısını zenginleştirmek olamaz. Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için nafaka talep eden eşin boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olmasının yanı sıra, nafaka talep edilen eşin de nafaka ödeyebilecek ekonomik gücünün bulunması gerekmektedir. Bu açıdan bakıldığında, yoksulluk nafakasının sosyal ve ahlaki düşüncelere dayanması özelliği, sadece nafaka talep eden tarafa nafaka verilmesinde değil, aynı zamanda nafaka talep edilen tarafın nafaka ödeyebilecek ekonomik gücünün bulunması koşulunda da kendisini göstermektedir....

              Kanunda öngörülen şartlar davacı lehine gerçekleştiği takdirde, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına ve hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekir. Anılan yasal düzenlemelere göre, iradın artırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır....

                Halıcılık İnşaat Emlak Turizm Sanayi ve Ticaret Limited şirketinin üzerine kayıtlı taşınmazlarda birçok haciz bulunduğu, söz konusu şirketin 66.509,47 TL vergi borcu bulunduğu, davacının aylık 2.000 TL geliri olduğu, 15.660,43 TL Bağ-Kur prim borcunun bulunduğu, 274,21 TL vadesi geçmiş vergi borcu bulunduğu, nafaka borcunu ödeyemediği için hakkında icra takibi yapıldığı, nafaka borcu nedeniyle İcra ceza Mahkemesinde yargılandığı, tanık beyanlarına göre, davacının işlerinin kötü gittiği, davalının çalışıyor olması ve davacının ekonomik durumuna göre yoksulluk nafakasının devamının ve müşterek çocuklar için ayrı ayrı 500 TL iştirak nafakası ödemesinin mümkün olmadığı, gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalıya ödenen 300 TL yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren kaldırılmasına, müşterek çocuklar için ödenen aylık 500'er TL iştirak nafakasının ayrı ayrı 250 TL'ye indirilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1- Yoksulluk nafakasının...

                  UYAP Entegrasyonu