Davalı tarafından yerel mahkeme kararına karşı nafaka miktarının fahiş olduğu, davanın yanlış açıldığını ve yardım nafakasına dönüştürülmesinin iddianın genişletilmesi kapsamında olduğu yönünde istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de: yerel mahkemece toplanan deliller neticesinde, üniversite eğitimine devam eden ve kendisine ait bir geliri bulunmayan davacı lehine tarafların ekonomik ve sosyal durumları, paranın satın alma gücü ve hakkaniyet ilkesi çerçevesinde yardım nafakasına hükmedilmesinde usul ve esas yönünden herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı gibi, hükmedilen yardım nafakası miktarının yerinde olduğu ayrıca her ne kadar dava dilekçesinde dava iştirak nafakasının artırılması şeklinde açılmış ise de; usulüne uygun ön inceleme tebliğine rağmen, ön inceleme duruşmasına katılmayan davalının, yokluğunda yerel mahkeme hakimi tarafından HMK 31.maddesi kapsamında açıklama yapması konusunda davacı vekiline süre verildiği, davacı vekili tarafından talep açıklama dilekçesi ile müvekkilinin...
Davacı kadın vekili istinaf dilekçesi ile; ilk derece mahkemesince belirlenen nafaka miktarının az olduğunu, yine davalının yurt dışıyla bağlantılı olan ve yanında 30 kişi çalıştırdığı şirketine ilişkin şirket hesap döküm, muhasebe kayıtları ve banka kayıtlarını istedikleri halde bu konuda araştırma yapılmadığını belirterek kararın kaldırılmasına, davanın kabulüne, nafakanın her yıl ÜFE-TÜFE oranında artırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı erkek vekili istinafa cevap dilekçesi vermemiştir. Dava, iştirak ve yoksulluk nafakasının artırılması davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davacı kadın tarafından reddedilen nafaka miktarları yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....
Davacı-karşı davalı kadının, ekonomik ve sosyal durumunun tespiti, nafakaların tayin ve miktarlarında önem arzettiğinden, davacı-karşı davalı kadının ekonomik ve sosyal durumu araştırılarak sonucu uyarınca iştirak nafakası hakkında karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir."...
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 18/06/2020 NUMARASI : 2018/986 ESAS, 2020/245 KARAR DAVA KONUSU : NAFAKANIN ARTIRIMI KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen kararına karşı, davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353.madde uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA, SAVUNMA İLE YARGILAMA SÜRECİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların Kocaeli 3.Aile Mahkemesinde boşandıklarını, davalının nafaka ödememek için işten ayrıldığını, nafaka bağlandıktan sonra da kendi mesleğine geri döndüğünü, gemi 2.mühendisi iken gemi baş mühendisliğine yükseldiğini ve maaşının 20.000- 32.000 TL arasında olduğunu, nafaka bağlanma tarihinden itibaren davalının maddi durumunda olağanüstü bir artış olduğunun apaçık ortada olduğunu, ancak kendisine ödenen nafakanın 350 TL olduğunu, bu güne kadar hiçbir artış...
GEREKÇE : Asıl dava, yoksulluk nafakasının kaldırılması, karşı dava ise, yoksulluk nafakasının ve iştirak nafakasının arttırılması talebine ilişkindir....
AİLE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 01/04/2021 NUMARASI : 2020/392 ESAS - 2021/167 KARAR DAVA KONUSU : NAFAKANIN ARTIRIMI (YOKSULLUK) KARAR : Taraflar arasındaki davada mahkemece yapılan yargılama sonucunda verilen hüküm aleyhine süresi içerisinde istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmuş olmakla, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların Samsun 1. Aile Mahkemesinin 2011/367 Esas 2012/381 Karar sayılı dosyası ile boşandıklarını ve akabinde Trabzon Aile Mahkemesi 2013- 317 Esas, 2015/802 Karar sayılı dosyası ile davalı tarafından davacıya ödenmek üzere 650,00.-TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, yoksulluk nafakasının açıldığı tarihin üzerinden 6 yıl geçtiğini, taraflar arasında ekonomik ve sosyal durumlarında değişiklikler olduğunu, hükmedilen nafaka günümüz ekonomik şartlarında çok düşük kaldığını, davalının vermiş olduğu nafaka davacının mevcut giderlerini karşılamadığını belirterek, davacının 650,00....
GEREKÇE : Asıl davanın yoksulluk ve iştirak nafakasının artırılması davası, birleşen davanın ise yoksulluk nafakasının kaldırılması davası olduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesi tarafından yoksulluk ve iştirak nafakalarının artırımına ilişkin verilen karar, 6100 sayılı HMK'nun 341/2 maddesi gereğince, kabul ve reddedilen kısım yönünden miktar itibariyle kesin nitelikte olup, bu durumda, davalı vekilinin kesin nitelikteki bir karara karşı istinaf yoluna başvurduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin asıl davanın kısmen kabul kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nun 352/1.maddesi gereğince usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir....
Dava; iştirak ve yoksulluk nafakasının artırımı talebine ilişkindir. 1- a-)Davalı tarafın arttırılan iştirak nafakasının miktarına dair yapmış olduğu istinaf başvurunun incelemesinde; TMK'nın 182. maddesine göre; boşanma kararı ile velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. TMK'nın 330. maddesindeki düzenleme, nafaka miktarının çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçlerine göre belirlenir şeklindedir. TMK'nın 331. maddesi uyarınca da; durumun değişmesi halinde hâkim, nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırabilir. TMK'nın 328/1. maddesinde “Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder.” Aynı yasanın 2. fıkrasında ise, “Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere,eğitim sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.” hükmü mevcut bulunmaktadır....
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır. Dava; iştirak ve yoksulluk nafakalarının artırılması talebine ilişkindir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06/04/2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında kanun yolu başvurusunda, yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Yerel mahkemelerce verilen kararlar aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulabilir. Ancak; yerel mahkeme tarafından hükmün verildiği 26/11/2020 tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK'nın 341/2. maddesinde; "Miktar veya değeri Üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir." hükmü mevcuttur....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde davacı olarak tarafların müşterek çocuğu Dilara Tokuç gösterildiğini, T4 davayı velayeten açtığını, iştirak nafakası davasında davacı sıfatı velayet hakkı kendisine verilen eşe ait olduğunu, müşterek çocuğun taraf sıfatı bulunmadığını taraf sıfatının dava şartlarından biri olduğunu, davacı tarafça talep edilen nafaka miktarının fahiş olduğunu, hakkaniyete uygun olmadığını belirterek açılan davanın usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; "Açılan davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine" karar verilmiştir. Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde, mahkemece aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verildiğini ancak lehlerine vekalet ücreti verilmediğini belirterek kararın vekalet ücreti ve yargılama masrafları yönünden kaldırılarak lehlerine yargılama masrafı ve vekalet ücreti verilmesine karar verilmesini talep etmiştir....