İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, hakkaniyete uygun bir nafakaya karar verilmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.07.2009 gün, 3- 352 esas ve 348 karar sayılı ilamında da belirttiği üzere, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının değişmesi ve hakkaniyetin gerektirdiği hallerde taraflarca her zaman nafaka artırım davası açılabilir. Yapılan inceleme ve toplanan delillerden, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik sosyal durumları, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları, özel okul giderleri ile hakkaniyet ilkesi nazara alındığında mahkemece hükmedilen iştirak nafakası miktarı azdır. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b.2. maddesi uyarınca hükmün düzeltilmesi cihetine gidilmiş ve yeniden esas hakkında hüküm tesis edilmiştir....
Dava iştirak ve yardım nafakası talebine ilişkindir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak müşterek çocuk ....lehine hükmedilen nafaka iştirak nafakası, davacı ... lehine hükmedilen nafaka yardım nafakası olmasına rağmen mahkemece hüküm kısmında tedbir nafakasına karar verilmiş olması doğru görülmemiş ise de; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm fıkrasının 2 nolu bendinde yer alan "tedbir" ifadesinin çıkarılarak yerine "iştirak" ifadesinin yazılmak suretiyle hükmün düzeltilmesine, hüküm fıkrasının 3 nolu bendinde yer alan "tedbir" ifadesinin çıkartılarak yerine "yardım" ifadesinin yazılmak suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 11.09.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Ancak; önceki iştirak nafakası çocuğun ergin olması ile yasa gereği (TMK. Madde 328/1) kendiliğinden son bulur. Ergin olan çocuğun eğitiminin sürmesi halinde ise, TMK’nın 328/2 ve 364. maddeleri kapsamında anne-babanın bakım yükümlülüğü yardım nafakası olarak devam eder. Somut olayda da; müşterek çoçuk ..., dava tarihi itibariyle ergin olup, karşı dava ile eğitiminin devam ettiğini ileri sürerek 250 TL nafakanın 750 TL'na çıkarılmasını istediğine göre davanın, iştirak nafakasının artırılması değil, yardım nafakası olduğunun kabulü gerekir. Mahkemece, 2 nolu bendde hüküm altına alınan nafakanın yardım nafakası olarak belirtilmemeside doğru değildir....
(karar başlığında dava , nafaka (nafakanın artırımı) şeklinde yazılmıştır ) Davalı vekili istinaf dilekçesinde, gerekçeli kararda başlıkta nafaka artırım davası, içerikte davanın iştirak nafakası olarak nitelendiğini, yine gerekçeli kararda davanın nitelemesinin yanlış yapıldığını, iştirak nafakasının yardım nafakasına dönüştürülmesi diye bir davanın olmadığını, hukukta böyle bir dava çeşidinin olmadığını, davanın baştan beri yanlış açıldığını, mahkeme kararının gerekçesiz olduğunu, tanıklarının beyanının hükme esas alınmadığını, delilleri toplanmadan eksik inceleme ile karar verildiğini, adil yargılama ilkesine aykırı olduğunu, belirlenen nafaka miktarının da yüksek olduğunu, yardım nafakası koşullarının oluşmadığını belirterek kararın kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
nin ''İstinaf yoluna başvurulabilen kararlar'' başlıklı 6763 sayılı yasayla değişik 341. maddesinin 2. fıkrasındaki kesinlik sınırı dikkate alındığında uyuşmazlık konusu değerin 17.830,00 TL.yi geçmediği anlaşıldığından, davalının müşterek çocuk Mehmet Selim yararına hükmedilen iştirak nafakasına yönelik istinaf isteminin esastan incelemeye geçilmeksizin, HMK 346. ve 352. maddeleri gereğince USULDEN REDDİ gerektiği, 2- Davalının, davacı tarafından müşterek çocuk Sema için iştirak nafakası talebinin reddedilmesi nedeniyle lehine vekalet ücreti hükmedilmemesine yönelik istinaf isteminin incelenmesinde; Davacının dava dilekçesinde; müşterek çocuklar Sema ÇORUMLU ve Mehmet Selim ÇORUMLU için ayrı ayrı aylık 1.500,00'er TL iştirak nafakasına hükmedilmesi talebinde bulunduğu, mahkemece "Tarafların müşterek çocukları olan Sema Çorumlu için talep edilen iştirak nafakası talebinin REDDİNE," karar verildiği, davacının müşterek çocuk Sema için nafaka talebinin reddedilmesi nedeniyle kendisini vekille...
Mahkemece, tarafların TMK 166/3 maddesi gereğince boşanma, velayet ve boşanmanın fer'i niteliğinde bulunan nafaka, maddi ve manevi tazminat hususlarında anlaşarak boşandıkları, arafların duruşmada alınan beyanlarında iştirak nafakası ve çocuğun okul giderlerinin karşılanması dışında nafaka talepleri olmadığını açıkça ifade ettikleri, mahkemenin de buna istinaden belirtilen iştirak nafakası dışında nafaka konusunda karar verilmesine yer olmadığına dair karar verdiği, takibe konu alacağın dayanağının ara karar olup bu konuda esas hakkında hüküm oluşturulmadığından ara kararından sarfinazar olunarak verilen hükmün kesinleştiğinin kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir....
Somut olayda kabul edilen iştirak nafakası miktarı aylık 3.300,00 TL ve bir yıllık tutarı 39.600,00 TL olup karar tarihindeki kesinlik sınırı 107.090,00 TL'yi aşmayıp 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362. maddesi gereğince temyiz sınırı altında kaldığından davalı yönünden iştirak nafakası miktarına ilişkin karar kesindir. Açıklanan sebeple, davalının, iştirak nafaka miktarı yönünden temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; 2-a) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-b) Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuk 2012 doğumlu ...’nin ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası azdır....
Küçüğün nafaka ihtiyacı tarafların iradesine tabi kılınmamıştır. Dolayısıyla anlaşmalı boşanma davası sırasında iştirak nafakası istenmemiş olsa bile sonradan bu istem dava konusu yapılabilir. Velayetin eşlerden birine verilmiş olması diğer eşin bakım borcunu ortadan kaldırmadığı gibi ana ve babanın bakım borcu çocuklar ergin oluncaya kadar devam eder. Bu hususu hakim görevi gereği kendiliğinden dikkate almalıdır. Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise; tarafların 08.09.2020 tarihinde kesinleşen karar ile anlaşmalı boşandıkları, 2014 doğumlu Ali Ayaz Zincidi'in velayetinin anneye bırakıldığı, çocuk yararına iştirak nafakasına hükmedilmediği, eldeki bu dava ile davacı annenin müşterek çocuğun barınma, beslenme gibi giderleri bulunduğunu belirterek çocuk için aylık 1.500,00 TL iştirak nafakası talebinde bulunduğu tartışmasızdır. Boşanma davasında iştirak nafakası istenmemesi sonradan istenmesine engel değildir....
Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir. Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuk yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir. Somut olayda dosyadaki bilgi ve belgelerden; tarafların ... 2....
Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir.(TMK. nun 329/1. maddesi) Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun giderleri de göz önünde bulundurulur. (TMK. nun 330/1. maddesi) TMK.'nın 331.maddesine göre; durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler. Tüm bu maddeler doğrultusunda mahkemece iştirak nafakası miktarı belirlenirken; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır....