Yukarıdaki açıklamalar ve tüm dosya kapsamı uyarınca; müşterek çocuklar lehine nafaka hüküm tarihinden dava tarihine kadar geçen süre içinde paranın değerini yitirmesi, alım gücünün düşmesi ve müşterek çocukların yaşları ile orantılı olarak artan ihtiyaçları göz önüne alındığında, mahkemece iştirak nafakalarının arttırılmasına karar verilmesinde isabetsizlik yoktur. Ancak, tarafların tespit edilen ve gerçekleşen ekonomik sosyal durumları, nafaka yükümlü sünün gelir durumu, çalışma süresi ve SGK hizmet dökümü dikkate alındığında, hükmedilen nafaka miktarları yüksektir. Tarafların sosyal ekonomik durumlarının gözetilmesi suretiyle daha uygun miktarda nafaka arttırımına hükmedilmesi gerekirken, nafaka yükümlüsünün gelir durumu dikkate alınmadan hüküm kurulması yerinde görülmemiştir....
Davalı cevap dilekçesinde özetle; Davacı vekilinin her ne kadar nafakanın arttırılması davası açmış ise de işbu davayı açma hak ve yetkisi bulunmadığını, nafaka alacaklısı olmadığı halde nafakanın arttırılması davasını açtığını, nafaka alacaklıları Ayşe Hiranur ve Senanur Esila AYDEMİR olduğunu, davacı T1 hiçbir nafaka hak ve alacağı bulunmadığını, dava dilekçesinden de nafaka alacaklıları olan Ayşe Hiranur ve Senanur Esila adına velayeten açıldığında dair bir ibare bulunmadığından, davacının nafaka alacaklısı olmamasına rağmen kendi adına işbu davayı açma hak ve yetkisi bulunmamakta olduğunu, iş bu nedenle dava açma hak ve yetkisi bulunmadan kendi adına açılan işbu davanın reddine karar verilmesini, davacı vekilinin iddia ettiği gibi bir durumun asla söz konusu olmadığını, kendisinin çocuklarına her ay düzenli bir şekilde ve hiç aksatmadan ve her yıl da arttırım yaparak eksiksiz bir şekilde ve düzenli olarak ödeme yaptığını, hiçbir nafaka borcunun da da bulunmamakta olduğunu, nafaka...
Yargıtay HGK'nın 06/04/2005 tarih ve 2005/3- 169 Esas-235 karar sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltme incelemelerinde yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Davalı davacı erkek , kadın lehine verilen ve kesinleşen 300 TL yoksulluk ve 300 TL iştirak nafakasının kaldırılmasını olmadığı takdirde indirilmesini dava etmiş, davası reddedilmiş, karar davalı davacı tarafından istinaf edilmiştir. Kaldırılması ya da indirilmesi talep edilen iştirak ve yoksulluk nafakası miktarı yıllık 5.880,00 TL nin altında olduğundan karar davalı açısından HMK'nın 341/4. maddesi hükmü gereği kesin niteliktedir. Davacı tarafından aylık 300 TL iştirak nafakasının 750 TL ye 300 TL yoksulluk nafakasının aylık 1000 TL ye yükseltilmesi talep edilmiş, mahkeme tarafından iştirak nafakasının aylık 460 TL sına yükseltilmesine, yoksulluk nafakasının ise 500 TL sına yükseltilmesine hükmedilmiş, karar davalı tarafından artışa yönelik olarak da istinaf edilmiştir....
GEREKÇE : Dava; iştirak nafakasının arttırılması isteğine ilişkindir. İştirak nafakası aidiyetleri, nitelikleri itibariyle ayrı nafakalar olup, bu nedenle çocuklar ihtiyari dava ortağıdır. Her nafaka ayrı ayrı değerlendirilir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2011/22147 Esas, 2012/4699 Karar ve 27.02.2012 tarihli kararı- Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2012/4119 Esas, 2012/7991 Karar ve 26/03/2012 tarihli kararı) Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında kanun yolu başvurusunda, yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Karar tarihi itibarıyla miktar veya değeri 5.390,00 Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir (6100 sayılı HMK m.341/2). Davada, müşterek çocuklar için aylık 150,00 şer TL olan iştirak nafakalarının aylık 350,00 şer TL arttırılarak, aylık 500,00 er TL'ye yükseltilmesine karar verilmiş olup, ayrı ayrı yıllık nafaka miktarları 5.390,00 TL'yi geçmemektedir....
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, aylık 255,00 TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 145,00 TL arttırılarak 400,00 TL'ye yükseltilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalının iştirak nafakasını ödeyecek gücünün olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. GEREKÇE : Dava; iştirak nafakasının arttırılması isteğine ilişkindir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında kanun yolu başvurusunda, yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Karar tarihi itibarıyla miktar veya değeri 5.880,00 Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir (6100 sayılı HMK m.341/2)....
Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir. İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, hakkaniyete uygun karar verilmelidir. Dosya içeriğinden; tarafların sosyal ekonomik durum araştırmasına göre; davacının öğretmen olduğu ve kendisine ait evde yaşadığı, davalının da yine öğretmen olduğu, maaşından yapılan icra ve nafaka kesintilerinden sonra aylık 1200 TL gelirinin bulunduğu, annesine ait evde yaşadığı ve kira ödemediği, müşterek çocuğun ise 1999 doğumlu olup, lise öğrenimine devam ettiği anlaşılmıştır....
Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir. Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir....
Hukuk Dairesinin son içtihatlarında, nafaka borçları yönünden yapılan ödemelerin, aylık nafaka miktarına ve bu miktarın katlarına denk gelecek şekilde düzenli olarak yapılması durumunda, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi, bu ödemelerin nafaka borcundan mahsubunun hakkaniyet kurallarına uygun düşeceği kabul edilmektedir. Zira, işleyen nafaka borcu bulunan bir borçlunun yaptığı ödemelerin bu borç dışında ahlaki bir ödeme olduğunu kabul etmek hak kaybına neden olacaktır. Aksi düşünce, aşırı şekilcilik olup, hak zayiine ve mükerrer ödemelere neden olacağından kabulü mümkün değildir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, müvekkilinin davalı taraf ile anlaşarak davalının ev kirasının nafaka borcuna mahsuben ödediğini, başka harcamalar da yaptığını, bu miktarların da nafaka borcundan indirilmesi gerektiğini, müvekkilinin borcunun bulunmadığını belirtmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Davacı dilekçesinde; boşanma davasında hüküm altına alınmış olan yoksulluk ve iştirak nafakalarının yetersiz kaldığını ileri sürerek; yoksulluk nafakasının 250 TL den 400 TL ye, iştirak nafakalarının ise 150’şer TL den 300’er TL ye artırılmasını talep etmiştir....
davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk ve iştirak nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır....