Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu saptama yapılırkende aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir. 1-Düzeltilecek tapu kaydı tüm dayanakları ile birlikte getirtilmelidir. 2-Nüfus Müdürlüğünden, kayıtta geçen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişinin kaydının bulunup bulunmadığı sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişinin nüfus kaydı, tapu ve dayanakları ile bağlantı oluşturacak şekilde incelenmeli, gerekirse kök kayıtlar da istenmelidir. 3-Cumhuriyet Savcılığı aracılığıyla, taşınmazın bulunduğu mahalde kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. 4-İstem konusunda tanık dinlenmelidir. 5-Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise, tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri de taşınmaz başında dinlenerek keşif yapılmalıdır. Açıklanan bu hususlar çerçevesinde inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir....

    Dava, nüfusta kayıtlı olan ...'ın öldüğünün tesbiti ve nüfusta kayıtlı olmayan davacının, kardeşi ...ile ikiz olduğunun tesbit ve tesciline ilişkindir. Davacının talebi mirasçılarının hukukunu da etkileyecek nitelikte olup, husumetin onlara yöneltilmesi gerekmektedir. Mirasçıların duruşmada tanık sıfatıyla dinlenilmeleri husumetin yöneltilmesi sonucunu doğuramaz. Açıklanan bu nedenlerle ...davacının babası... ile annesi ...'ye yöneltilmesi ve gösterdikleri takdirde onların delillerinin de toplanması ve sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken eksik hasımla yargılamaya devamla yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. S O N U Ç : Temyiz edilen kararın açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair yönlerin incelenmesine yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 23.11.2006 (Prş.)...

      Uygulamada; adın yetersizliği, elverişsizliği, karışıklığa yol açması, kötü, iğrenç, gülünç, incitici ve küçük düşürücü bir anlam taşıması, alay ve utanç konusu olması, ya da bazı yeni durumlarla oluşan bir zorunluluk bulunması, örneğin bir kimsenin nüfusta yazılı adından başka bir adla bilinip tanınması gibi nedenler, adın değiştirilmesi için haklı neden olarak kabul edilmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 04.04.2012 tarih ve 2012/18- 183- 2012/275 E K sayılı kararında da belirtildiği üzere; toplum içinde bir kişiyi diğerinden ayırmaya, o kişinin ferdi ailevi ve siyasi durumunu tayine yarayan birçok özellikleri vardır. Adı, yaşı, cinsiyeti, evlilik durumu gibi… İşte bu özelliklerin tümü, kişinin halini (statüsünü) belirtir. Kişinin hali ve bunları meydana getiren unsurlar o kimsenin özellikleri olduğundan başkasına devredilemezler. Bir kişinin hüviyetinin tespitinde ilk bakılacak unsur ise o kişinin adı ve soyadıdır....

      KARAR Davacı, dava dilekçesinde, nüfusta ana-baba bir kardeşi olarak görünen davalı ...'in annesinin Şekere Dana olduğunu bildirerek,...'in .... üzerindeki kaydının iptali ile gerçek annesi.... üzerine tescilini istemiştir. Mahkemece, nüfus kayıtlarında düzeltim davası açma yetkisinin, nüfus kayıtlarında halen sağ olarak gözüken ...'e ait olduğu, kişiye sıkı sıkıya bağlı bulunan dava konusu ad üzerinde hak sahibi bulunmayan davacı ...'un eldeki davada aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Dava, anne yönünden nüfus kaydının düzeltilmesi istemine ilişkindir. Kayıtların düzeltilmesinde hukuki yararı olan her kişi tek başına bu davayı açma hakkına sahiptir. Dosyada mevcut nüfus kayıtlarına göre, kaydının mevcut haneden iptali istenilen davalı, davacının öz kardeşi durumundadır. Bu kişinin kaydının talep gibi iptali durumunda davacının hukuku etkileneceğinden davayı açmakta yararı bulunmaktadır....

        Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı dava dilekçesinde, nüfusta ... ad ve soyadı ile kayıtlı olmasına karşın ... olarak tanındığını bildirerek .... olan adının “...”, ... olan soyadının "...." olarak değiştirilmesini istemiştir. Mahkemece adın değiştirilmesi isteminin kabulüne, soyadın değiştirilmesi isteminin ise, ilgilinin kendisini büyüten kişinin soyadını almak istemesinin yasal mevzuat önünde haklı bir neden olmadığından reddine karar verilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Yasası'nın 27. maddesi hükmüne göre adın ve soyadın düzeltilmesi haklı nedenlere dayanılarak hakimden istenebilir....

          Ancak mahkemece veraset ilamındaki ... ile nüfusta kayıtlı davacının murisi olan ...'nın aynı kişi olduğuna karar verilmiştir. Davacının talebi olmayan bir konuda hüküm kurulmuştur. Oysa HUMK'nun 74. maddesi hükmüne göre hakim davacının talebi ile bağlıdır. Davacının talebine uygun şekilde karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kurulan hükmün bozulması gerekmiştir. Davacının ikinci talebi olan dava konusu taşınmazın tapu maliki ... (... oğlu) ... kızının mirasçıları adına tesciline ilişkin talep ilk kararda reddedilmiştir. Bu hükmü davacı temyiz etmemiştir. Davacının temyizi olmadığına göre bu talebin kabulü yönünde karar verilemez. Hükmün bu nedenle de bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 08.10.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

            Kimlik numaralı Vildan Türeyen (Tancan)'ın aynı kişiler olduğunu, ancak iki ayrı kayıt bulunduğundan mükerrerlik söz konusu olduğunu, Vildan'ın T7 T3 ile resmi olarak evliliğinden önce Halime'nin birlikte olduğu T8 olma çocuğu olduğu, gerçek annenin Halime, gerçek babanın ise Rafet olduğu, bunlara rağmen Vildan Konya kaydı ile Halime ve Mehmet çocuğu olarak Vildan Türeyen kaydı ile Neşadiye ve Rafet çocuğu olarak iki ayrı kaydının olduğunu iddia ederek eldeki davayı açmıştır. T.C. Kimlik numaralı Vildan Konya'nın nüfus kaydı incelendiğinde; Mehmet ve Halime çocuğu olarak kaydının bulunduğu, bekar olduğu, 17/04/1973 doğum tarihli olarak nüfusta gözüktüğü, Mehmet ve Halime'nin resmi evliliğinden sonra Vildan Konya'nın nüfusa tescilinin 27/10/1976 tarihinde yapıldığı görülmektedir. T.C....

            Davacı nüfusta ...adında iki ayrı çocuğu gözüktüğünü, gerçekte ise bunların aynı kişi olduğunu bildirdiğine göre mükerrer kaydın iptalini istemekte hukuki yararı vardır. Nüfus kaydı düzeltim davaları kamu düzeni ile yakından ilgili olup, hakim istemle bağlı olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorundadır. Bu nedenle, verilecek karar ...'ın da hukukunu etkileyeceğinden, ...'ün davaya dahil edilmesi suretiyle yargılamaya devam edilip bir karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.09.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Dava, nüfusta davacı ile davalı ...'ın müşterek çocukları olarak gözüken ...,...,... 'ün gerçekte ... ile ...'ın çocukları olduğu iddiasıyla nüfusta baba olarak gözüken davacı ...'ın baba olduğuna ilişkin kaydın iptali istenmiştir. Davada Türk Medeni Kanununun 285. ve devamı maddeleri uygula- ../... - 2 - 2012/10824 2012/11121 nacağından bu maddeler de Türk Medeni Kanununun 2.Kitabında düzenlendiğinden, görevli mahkeme Aile Mahkemesidir. Bu durumda uyuşmazlığın Mersin 2.Aile Mahkemesince görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince Mersin 2.Aile Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 16.10.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Bor İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından yapılan araştırmada; 1580- 2227- 2090- 2224 parsel sayılı taşınmazlarda malik olarak görünen "Hasan oğlu Kadir Atabey" adlı kişinin ve " Hasan Hüseyin oğlu Abdulgadir" adlı kişinin aynı kişiler olduğu, köy halkı tarafından Hasan oğlu Kadir Atabey olarak bilindiği, fakat kimlikte Hasan Hüseyin oğlu Abdulgadir olarak bilindiği, bu taşınmazlarda "Hasan Hüseyin oğlu Abdulgadir" adlı başkaca kimsenin olmadığının bildirildiği görülmüştür. Davacının murisinin aile nüfus kaydı ve murisine ait veraset ilamı ve nüfusu kaydı dosyada mevcuttur. Mahkemece, Bor İlçe Nüfus Müdürlüğü ve Bor İlçe Jandarma Komutanlığının cevabi yazısına istinaden hüküm kurulmuştur. Duruşmada dinlenen tanık beyanını hükme esas alındığı gerekçede belirtilmiş ise de, duruşma tutanaklarında dinlenen bir tanık beyanına rastlanmamıştır....

                UYAP Entegrasyonu