WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacının babası ... 27.09.1980 tarihinde ölmüş olup, nüfus kaydı kapalı konumdadır. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesine göre; ilgililer nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme ve tespit davası açmak hak ve yetkisine sahiptirler. Bir kimsenin ölmesi sonucu kaydı kapalı hale geleceğinden, bu kişilerle ilgili sadece tespit davası açılabileceği Yargıtay uygulamaları ile kabul edilmiştir. Davacı her ne kadar murisi ...'nın nüfus kayıtlarının düzeltilmesini istemiş ise de, çoğun içinde az da vardır ilkesinden hareketle, düzeltme davası içinde tespit isteminin de bulunduğu dikkate alınarak, nüfus kayıt düzeltme davalarının diğer kayıt düzeltme davaları gibi kamu düzeni ile yakından ilgili bulunduğundan; hakim doğru sicili oluşturmak zorundadır. Açıklanan bu durum karşısında, doğum tarihi düzeltilmek istenen ...'...

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU KAYDININ DÜZELTİLMESİ Taraflar arasında görülen davada; Davacı, miras bırakanının kayden maliki olduğu 13 adet taşınmazda " ... " yazan adının "...", 1845 parsel sayılı taşınmazda ise " ..." yazan adının "..." olarak düzeltilmesini istemiştir Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, bir kısım taşınmazlar yönünden iddiaların ispatlandığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verelmiştir. Karar, davalı vekilince süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi ...’nın raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davalının temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13. maddesinin j. Bendi gereğince davalı ......

      Beldesi/..." olduğunun tespit edildiği, bu nedenle ... Asliye Hukuk Mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle yetksizlik kararı verilmiştir. ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce, nüfus kaydının düzeltilmesi istenen ...'ün ölmeden evvel son yerleşim yerinin ... ilçesi olduğu gerekçesi ile yetkisizlik kararı verilmiş ise de, madde metninde yetkili mahkemenin düzeltmeyi isteyen şahısların yerleşim yeri olduğunun belirtildiği ve davacının yerleşim yerinin .../... olduğu, bu nedenle ... Asliye Hukuk Mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. ... 27. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce ise, nüfus kaydının düzeltilmesi davalarında kaydın düzeltilmesi istenen kişinin yerleşim yeri adresinin bulunduğu yer mahkemesi yetkili olup bu yetkinin kesin olduğu, ...'ün nüfus kaydının düzeltilmesi istemli davada yetkili mahkemenin ...'ün ikametgahının bulunduğu yer olan ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir....

        Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Dava konusu taşınmazın kadastro tutanağının incelenmesinde, taşınmazın 480/1536 payı tapu kayıtlarına dayanılarak “... kızı ...” adına tespit ve tescil edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, tespite dayanak tapu kayıtları getirtilmemiş, tutanağın edinme sebebi bölümün tapu maliki olduğu yazılan “..., ... ve ... ”la ismi düzeltilmesi istenen “... kızı ...” arasındaki bağlantı nüfus kayıtları getirtilerek kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmemiş, davacı tanığının beyanı nüfus kayıtları ile denetlenmemiştir....

          Bu nedenle mahkemece, öncelikle kaydının düzeltilmesi istenen kişinin yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri gereğince doğum ve ölüm kaydının nüfus kütüğüne işlenmesi hususunda davacıya önel verilerek, tapu ve nüfus kaydı arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandıktan sonra, davacının mirasçılığını gösteren veraset ilamı veya nüfus kaydı da alındıktan sonra davanın esası incelenerek neticesine göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu nüfus kaydı bulunmayan murisin baba isminin düzeltilmesine ve tespit kararı verilmesi doğru görülmemiştir. Hüküm açıklanan nedenlerle bozulmalıdır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı velinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 25.01.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

            DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava nüfus kaydının iptali davasıdır. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 36/1. maddesine göre kişisel durum, bu amaçla tutulan resmi sicille belirlenir. Aynı Kanun'un 39. ve Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 35/1. maddesi uyarınca ''Kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz. Ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir.'' Kişisel durumlardaki değişikliklerin nüfus kaydında belirtilmesi ve doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi ile “nüfus kayıtlarının düzeltilmesi” anlaşılır. “Kayıt düzeltilmesi”, aile kütüğüne düşürülmüş nüfus kaydının bir kısmının “düzeltilmesi” veya “değiştirilmesi”dir....

            Dava konusu yapılan 272 ada 19 parsel sayılı taşınmaza ait kadastro tespit tutanağı celbedilmiştir. Tutanağın edinme sütünunun incelenmesinde taşınmazın dava dışı aynı ada 20 parselle bütün olarak kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak tespit ve tescil edilmiştir. ...'nin zilyetliğinde iken 1939 yılında ölümü ile çocukları ... ..., ... ..., ... ..., ... ... ve ... ...'ye kaldığı bunlarında aralarında yaptıkları ifraz ve taksim sonucunda 19 parsel sayılı taşınmazın ... ...'a kaldığı, onunda taşınmazı oğlu ... ...'ye hibe ettiğinden bahisle dava konusu parsel 1948 doğumlu ... oğlu ... ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Mahkemece davacıya ait nüfus kaydı nüfus müdürlüğünden celp edilmemiş olup, tapu maliki olduğunu iddia eden davacı ...'ın dosyaya sunmuş olduğu nüfus cüzdanının suretinin incelenmesinde, ... ve ... oğlu 1949 doğumlu ... olduğu anlaşılmıştır. Oysa dava konusu parselin edinme sütununda; ... ...'ın oğlu ... ...'...

              Bu açık hükümler karşısında; ölen kişinin nüfusta kayıtlı bulunmaması durumunda, önce doğum, sonrada ölüm olayının nüfus aile kütüğüne işlenebileceği kuşkusuzdur. Sonuç itibariyle; tapuda isim düzeltilmesi davalarında, nüfusta kaydı bulunmayan kişinin doğum ve ölüm bilgilerinin ancak nüfusa kaydedilmesinin sağlanmasından sonra, tapu ve nüfus kaydı arasında bağlantı ve tutarlılık sağlanması mümkün olabileceğinden; bu koşul gerçekleştikten sonra, yukarıda sıralanan diğer şartların da varlığı halinde davanın kabulü yoluna gidilebilecektir…” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2009/14-279 Esas, 2009/354 sayılı kararı) Hal böyle olunca; Yerel Mahkemece, kayıt düzeltilmesi istenen ... oğlu ... ’ın doğum ve ölüm kaydının nüfus kütüğüne işlenmesi hususunda davacılara önel verilerek, tapu ve nüfus kaydı arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandıktan sonra hasıl olacak sunuca göre karar verilmesi gerekir. Karar açıklanan bu nedenle bozulmalıdır....

                numaralı Sevil Yılmaz ile T.C. kimlik numaralı Sevhi Yılmaz'ın kayıtların sehven yapıldığını belirterek; bu kayıtların nüfus kütüğünden silinmesi ile nüfus kayıtlarının bu şekilde düzeltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

                Dava, sicil kaydının düzeltilmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 101 ada 240 parsel sayılı taşınmazın 24.08.2004 tarihinde kadastro komisyonunca S... O... ve A... K... adına tespit edildiği, A... O... tarafından Kadastro Mahkemesine açılan dava neticesinde Demre Kadastro Mahkemesinin 2008/8 E. 2008/11 sayılı kararı ile A... O... davasının reddine ve taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilerek kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır. Ne varki, tapu müdürlüğünce mahkeme kararı gözardı edilerek hataen A... O... adına sicil oluşturulduğu görülmektedir. Davacı, mahkeme kararının hatalı olarak sicile yansıtıldığını ileri sürerek, Türk Medeni Kanununun 1025 ve 1007. maddesine dayanarak eldeki davayı açmıştır....

                  UYAP Entegrasyonu