nın Polonya vatandaşı olup, 14.09.1950 tarihinde Türk Vatandaşı olarak kayıtlara geçerken, soyadının "..." olarak yazıldığı ve Polonya vatandaşı da olan davacının, annesinin bu ülkedeki mal varlığı ile diğer yasal hakları kullanamadığı ileri sürülerek, davacının annesinin nüfus kaydında "..." olan soyadının "..." olarak düzeltilmesini istemiş, mahkemece aktif husumet ehliyeti yönünden davanın reddine karar verilmiştir. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Yasasının 36. maddesine göre; ilgililer nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme ve tespit davası açmak hak ve yetkisine sahiptirler. Bir kimsenin ölmesi sonucu kaydı kapalı hale geleceğinden, bu kişilerle ilgili sadece tespit davası açılabileceği Yargıtay uygulamaları ile kabul edilmiştir. Davacı hernekadar murisi ...'ın nüfus kaydının düzeltilmesini istemiş ise de, çoğun içinde azın da bulunacağı ilkesi gözetilerek, düzeltme davası içinde tespit istemi de mevcuttur....
Dosya arasında bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinde; nüfus kaydının düzeltilmesi istenen davalı ... ile yargılama sırasında davaya dahil edilen dahili davalı ... arasındaki evliliğin mevcut nüfus kayıtlarına göre dayı-yeğen ilişkisinden dolayı 4723 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 129/1, 145/4 ve 146. maddeleri gereğince mutlak butlan davası açılması ve ilgilisi tarafından nüfus kayıtlarının düzeltilmesi davası açılması halinde bu davanın eldeki dava açısından bekletici mesele yapılarak sonuçlanmasının beklenmesi, bundan sonra işin esası hakkında toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken Cumhuriyet Savcısı tarafından bu şekilde kayıt düzeltim davası açılamayacağı gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir....
Bu türden yanlış ve yanıltıcı beyan ve işlemle yasaya aykırı olarak yapılan kayıtların düzeltilmesinin nüfus kaydının düzeltilmesi davası olduğu ve görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu açıktır (Hukuk Genel Kurulu 2013/18-354 E. 2013/1554 K. 13.11.2013 T.). Şu halde dava, bu niteliğiyle bir nesep davası olmayıp, hatalı yapılan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkindir. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesi uyarınca nüfus kaydının düzeltilmesine yönelik olan ve Türk Medenî Kanununun 282 ve devamı maddelerinde düzenlenen soybağı kurulmasıyla ilgisi bulunmayan davanın genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 20/11/2015 gününde oy birliği ile karar verildi....
D.. arasında soybağının tespitine karar verilmiş, davanın nüfus kayıt düzeltime ilişkin olan kısmına ilişkin ise görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. Bu türden yanlış ve yanıltıcı beyan ve işlemle yasaya aykırı olarak yapılan kayıtların düzeltilmesinin nüfus kaydının düzeltilmesi davası olduğu ve görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu açıktır. ( Hukuk Genel Kurulu 2013/18-354 E. 2013/1554 K. 13.11.2013 T.) Bu durumda, dava bu niteliğiyle bir nesep davası olmayıp, hatalı yapılan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkindir. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesi uyarınca nüfus kaydının düzeltilmesine yönelik olan ve Türk Medenî Kanununun 282 ve devamı maddelerinde düzenlenen soybağı kurulmasıyla ilgisi bulunmayan davanın genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Torbalı 1....
nın nüfusa tesciline dair belgelerin (doğum tutanağı vs. belgeler) ilgili nüfus müdürlüğünden getirtilip denetlenmemesi, 4-Kabule göre de; Davacı ...'ın 05.07.2013 tarihinde Türk Vatandaşlığını kaybettiğinden nüfus kaydı kapatılmıştır. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesine göre, ilgililer nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme ve tespit davası açmak hak ve yetkisine sahiptirler. Bir kimsenin nüfus kaydının kapalı olması halinde, bu kişilerle ilgili sadece tespit davası açılabileceği Yargıtay uygulamaları ile kabul edilmiştir. Davacı her ne kadar anne-baba adı yönünden nüfus kayıtlarının düzeltilmesini istemiş ise de, çoğun içinde az da vardır ilkesinden hareketle, düzeltme davası içinde tespit isteminin de bulunduğu dikkate alınarak mahkemece, davacı ...'ın anne ve babasının ... kızı ... ve ... olduğunun tespitine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken davanın kabulü doğru görülmemiştir....
nin .../....-.../... sayılı ilamı) 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesinin 1/a bendinde, nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının düzeltmeyi isteyen şahısların yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılacağı hükme bağlanmıştır. Somut olayda istek niteliği itibarıyla bir nesep davası olmayıp, yanlış ve yanıltıcı beyanla nüfus kütüğüne hatalı yazılan ana adının eş söyleyişle nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkindir. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesi uyarınca nüfus kaydının düzeltilmesine yönelik olan ve Türk Medenî Kanununun 282 ve devamı maddelerinde düzenlenen soybağı kurulmasıyla ilgisi bulunmayan davanın genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Şanlıurfa 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 23/02/2016 gününde oy birliği ile karar verildi....
İşte bu noktada, nüfus kütüğünde yer alan doğru olmayan kayıtlar, ilgilileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından açılacak olan kayıt düzeltme davası ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada nüfus kaydının düzeltilmesi davası olarak adlandırılmakta olup zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabilir (YHGK, 11.02.1998, 2-87/77). Soybağının reddi davası ile kayıt düzeltme davası,sonuçları (hane dışına çıkarmak) bakımından benzerlik göstermekte ise de, içerik ve yargılama kuralları açısından kendi özel hükümlerine bağlıdır. Soybağının reddinde, kişisel duruma ilişkin nüfus kaydında yer alan bilgi doğru olarak meydana gelmiş ve kütüğe tescil edilmiştir. Ancak bu doğru daha sonra soybağının reddi davası ile teknik anlamda bir yanlışlığa dönüştürülmüştür....
İşte bu noktada, nüfus kütüğünde yer alan doğru olmayan kayıtlar, ilgilileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından açılacak olan kayıt düzeltme davası ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada nüfus kaydının düzeltilmesi davası olarak adlandırılmakta olup zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabilir (YHGK, 11.02.1998, 2-87/77). Soybağının reddi davası ile kayıt düzeltme davası, sonuçları (hane dışına çıkarmak) bakımından benzerlik göstermekte ise de, içerik ve yargılama kuralları açısından kendi özel hükümlerine bağlıdır. Soybağının reddinde, kişisel duruma ilişkin nüfus kaydında yer alan bilgi doğru olarak meydana gelmiş ve kütüğe tescil edilmiştir. Ancak bu doğru daha sonra soybağının reddi davası ile teknik anlamda bir yanlışlığa dönüştürülmüştür....
HD'nin 2013/15948 E.-2014/175 K. sayılı ilamı) 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesinin 1/a bendinde nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının düzeltmeyi isteye şahısların yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuku mahkemesinde açılacağı hükme bağlanmıştır. Somut olayda istek niteliği itibarıyla bir nesep davası olmayıp, yanlış ve yanıltıcı beyanla nüfus kütüğüne hatalı yazılan ana adının eş söyleyişle nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkindir. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesi uyarınca nüfus kaydının düzeltilmesine yönelik olan ve Türk Medeni Kanunu'nun 282 ve devamı maddelerinde düzenlenen soybağı kurulmasıyla ilgisi bulunmayan davanın genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir....
Somut olaya; davacı, daha önce resmi nikahlı olmayan eşi... ile birlikteliğinden müşterek çocukları Murat'ın dünyaya geldiğini, resmi nikahlarının olmaması nedeniyle küçüğün nüfus kaydının davalı olan abisi ... ile eşi Hülya'nın nüfüsuna kaydedildiğini, küçük ...'ın kendi oğlu olduğunu bu nedenle küçüğün nüfüsunun kendi nüfusuna tescil edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Dosya içinde mevcut nüfus kayıtlarından, davacının doğum tarihinde, iddia edilen genetik annenin evli olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda dava, anne adının silinip genetik anne adının yazılması ve kayden baba olan kişinin isminin silinmesi talepleri yönünden “gerçeğe aykırı beyana dayalı oluşturulan nüfus kayıtlarının düzeltilmesi” davası olmakla birlikte,nüfus kaydına genetik baba isminin yazılması yönünden soybağı davası niteliğindedir....