Dava; velayet hakkına sahip annenin ortak çocuğun soyadını kendi soyadı ile değiştirilmesi talebine ilişkindir. Dosyanın incelenmesinde; davacı Emin Murat'ın davalı T3 ile olan gayriresmi birlikteliğinden doğan müşterek çocuk 03/01/2013 doğumlu Ecrin Naz'ın nüfusta baba tarafından tanınarak babanın soyadını aldığı, davacı annenin çocuğu nüfusta baba ile tanınmasından dolayı kazandığı baba soyadını annenin soyadı ile değiştirilmesini talep ettiği, davalının cevap dilekçesi sunarak davayı kabul ettiği, ilk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulü ile tarafların müşterek çocuğu 03/01/2013 doğumlu T5 olan soyisminin "Murat" olarak değiştirilmesine karar verildiği, karara karşı Nüfus Müdürlüğünün kararın kaldırılması talebiyle istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır....
Bu itibarla mahkemece, velayet hakkına sahip anne tarafından açılan küçüğün soyadının değiştirilmesi davasının reddi yerine kabulüne karar verilmesi usül ve yasaya aykırı bulunmuştur. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 14.05.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Velayet hakkının kapsamı Türk Medeni Kanunu'nun 339. maddesinde düzenlenmiş olup buna göre velayetin kapsamında yer alan çocuğun adının ana ve babası tarafından konulacağı belirtilmiştir. Somut olayda, dava dilekçesinde küçük olup velayeti annede bulunan İnci'nin "Noyin" olan soyadının "Kabacaoğlu" olarak değiştirilmesi istenmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Dava, evlilik birliği içinde doğan çocuğun doğumla kazandığı "Noyin" aile soyadının velayet hakkı kapsamında annenin boşanma sonrası edindiği "Kabacaoğlu" soyadı ile değiştirilmesi talebidir ve dava velayet hakkına dayanılarak açılmıştır. Başka bir ifade ile, soyadının değiştirilmesi talep edilen İnci ergin olmayıp, davacı annenin velayeti altındadır. Buna göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, evlilik birliği içinde doğan, boşanma sonucu velayeti anneye verilen çocuğun, evlilik içinde doğumla kazandığı soyadının, davacı annesinin soyadı ile değiştirilmesinin mümkün olup olmadığı noktasındadır....
Velayet hakkının kapsamı Türk Medeni Kanunun 339. maddesinde düzenlenmiş olup buna göre velayetin kapsamında yer alan çocuğun adının ana ve babası tarafından konulacağı belirtilmiştir. Somut olayda, dava dilekçesinde küçük olup velayeti annede bulunan .... olan soyadının "...." olarak değiştirilmesi istenmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Dava, evlilik birliği içinde doğan çocuğun doğumla kazandığı .... aile soyadının velayet hakkı kapsamında annenin boşanma sonrası edindiği "..." soyadı ile değiştirilmesi talebidir ve dava velayet hakkına dayanılarak açılmıştır. Başka bir ifade ile, soyadının değiştirilmesi talep edilen Buse ergin olmayıp davacı annenin velayeti altındadır. Buna göre, taraflar arasındaki uyuşmazlık, evlilik birliği içinde doğan, boşanma sonucu velayeti anneye verilen çocuğun, evlilik içinde doğumla kazandığı soyadının, davacı annesinin soyadı ile değiştirilmesinin mümkün olup olmadığı noktasındadır....
Anayasa Mahkemesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 321. maddesindeki “Çocuk, ana ve baba evli ise ailenin soyadını taşır." hükmünün Anayasaya aykırı olmadığına karar vermiş, buradaki “aile soyadı” deyiminden babanın soyadının anlaşılacağını belirtmiştir (AYM, 02.07.2009, 2005/114 E. -2009/105 K.). Velayet hakkının kapsamı Türk Medeni Kanunun 339. maddesinde düzenlenmiş olup buna göre velayetin kapsamında yer alan çocuğun adının ana ve babası tarafından konulacağı belirtilmiştir. Somut olayda, dava dilekçesinde küçük olup velayeti annede bulunan ...'ın "..." olan soyadının "..." olarak değiştirilmesi istenmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Evlilik birliği içinde doğan çocuğun doğumla kazandığı "..." aile soyadının velayet hakkı kapsamında annenin boşanma sonrası edindiği "..." soyadı ile değiştirilmesi talebidir ve dava velayet hakkına dayanılarak açılmıştır. Başka bir ifade ile, soyadının değiştirilmesi talep edilen Belinay ergin kişi değil, çocuktur....
Yukarıya alınan yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalar dikkate alındığında mahkemece, davanın, ergin kişinin haklı sebeple soyadının değiştirilmesi niteliğinde değil, evlilik içinde doğan ve baba ile soy bağı kurulan çocuğun, doğumla kazandığı "aile soyadının" velayet hakkı kapsamında değiştirilmesi talebine ilişkin bulunması ve buna ilişkin değerlendirmenin aile mahkemesi tarafından yapılması gerektiğinden davanın görev yönünden reddine kararı verilmesi gerekirken bu isteğin esastan incelenerek kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden bozmayı gerekir. Taraflar arasındaki dava, ad ve soyad değiştirilmesi istemine ilişkindir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile çocuğun dava tarihinde yaklaşık 3,5 yaşında olduğu, davacı ve müşterek çocuğun ... ilinde birlikte yaşadıkları, davalı ...’in ise ... ilinde ikamet ettiği, alınan sosyal inceleme raporu nazarında çocuğun "İNCİ" soyadını kullanmakta herhangi bir rahatsızlığının olmadığı ve soyadı olarak kabul ettiği, tanıkların beyanlarından müşterek çocuğun annesi ile kendisinin soyadının farklı olması durumunun çocuğun ruh sağlığını olumsuz yönde etkilediğine ya da soyadının arkadaşları arasında alay konusu olduğuna dair başkaca bir delilin bulunmadığı, davalı tanıklarının beyanlarından davalı babanın çocuk ile ilgilendiği, nafakasını ödediği, çocuğun davalı babasının soyadını kullanmasının çocuğun yüksek menfaatine ters düşmediği, çocuğun soyadının annenin soyadı ile değiştirilmesinde çocuğun üstün yararı olduğu hususunun da kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir IV....
Somut olayda, ilk derece mahkemesince, "davacı ile davalı Fatmanur'un evlilik dışı birlikteliklerinden müşterek çocuğun dünyaya geldiği, müşterek çocuğun baba hanesinde davacının adının yazdığı, fakat soy adı olarak annesinin nüfusuna kayıtlı olduğu, tarafların 29/05/2014 tarihinde evlendikleri, kısa bir süre sonra şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşandıkları, müşterek çocuğun baba hanesinde görülmediğinden bahisle şahsi ilişki tesis edilmediği, müşterek çocuğun davacının çocuğu olduğu hususunun davalı Fatmanur'un gerek bu dosyada gerekse boşanma davasındaki beyanlarıyla sabit olduğu, babanın nüfusta çocuğu tanımasının tarafların ortak iradeleri ve beyanları ile yapılabileceği, davacının tek başına bu işlemi gerçekleştiremeyeceği birlikte değerlendirilmiş, davacının davasını ispatladığı anlaşılmakla davanın kabulü ile soybağının tespiti ile nüfus kayıtlarına tesciline, T6'ın soy isminin düzeltilmesi talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildiği" anlaşılmıştır....
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararı, AYM bireysel başvuruya ilişkin kararları ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/2- 889 Esas, 2015/2011 Karar sayılı 30/09/2015 tarihli kararı dikkate alındığında Türkiye'nin taraf olduğu ve öncelikle dikkate alınması gereken uluslararası sözleşmeler kapsamında kadının evlendikten sonra da sadece kızlık soyadı kullanmasına engel bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesinin davanın reddine dair kararının yerinde olmadığına kanaat getirildiğinden istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile davacı kadının "Çalışkan Dinçer " olan soyadının değiştirilerek sadece kızlık soyadı olan '' Çalışkan'' soyadını kullanmasına izin verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Kişinin adı ve soyadı üzerindeki hak, kişilik haklarının bütün özelliklerini taşır ve mutlaktır; şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardan olup bir başkasına devredilemez. Soyadı, nesilden nesile intikal eden ve bir kişinin bir soya bir aileye bağlılığını ifade eden addır ve ya nesep bağı ile ya evlenme ile ya da evlat edinme yolu ile yahut da idari kararla kazanılır. 24 Haziran 1934 tarihinde kabul edilen, 2 Temmuz 1934 günü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren, 2525 sayılı Soyadı Kanunu ile kişiye seçerek soyadı kazanma hakkı tanınmıştır. Soyadı, nüfus kütüğüne yazılmakla belirlenmiş olur. Bir kimse zorunlu olarak taşıdığı soyadını dilediği gibi ve dilediği zaman değiştiremez. Çarpışmakta olan toplumsal yararla kişisel yararın bağdaştırılması için soyadının değiştirilmesi ancak haklı bir sebep bulunması halinde mümkündür....