Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davalı tarafın zamanında tapu devri yapmaması nedeniyle davacının ... müsbet zararının doğduğu manevi tazminata ilişkin koşulların bulunmadığı gerekçesiyle, maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir. Dosya kapsamından, taraflar arasındaki sözleşmenin 02.06.2008 tarihinde yapıldığı, yapı ruhsatının 23.10.2008 tarihinde alındığı, kat irtifakının 06.01.2009 tarihinde tesis edildiği, iskân ruhsatının ise alınmadığı, sözleşme uyarınca yapı ruhsatından itibaren 15 gün içinde verilmesi kararlaştırılan 8 bağımsız bölüm tapusunun yargı kararı ile verildiği, kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacı taraf, 8 adet bağımsız bölüm tapusunu sözleşme ile kararlaştırılan tarihte devretmemeleri nedenine dayalı olarak tazminat isteminde bulunmuştur....

    ile Avukatın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. KARAR 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlerle temyiz edenin sıfatına temyiz kapsam ve nedenlerine göre, davalılar ...ve ... Nuri'nin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava, sigortalının iş kazası sonucunda vefatı nedeniyle yakınlarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davalılar ...ve...dışındaki tüm davalılar açısından maddi manevi tazminat istemlerinin reddine, davalılar ...ve...açısından ise davacı eşin maddi tazminat isteminin kabulüne, davacı çocuk ...'in maddi tazminat istemi ile tüm davacıların manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne karar verilmiştir....

      Mahkemece, tapu iptal tescil talebinin reddine, dairenin dava tarihi itibariyle raiç bedeli olan 100,000 TL'nin davalılardan müteselsilen tahsiline, konut teslim edilmesi gereken tarih olan 1.10.2010 tarihinden dava tarihine kadar geçen süre için 13400 TL kira tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacı eldeki davada, dairenin raiç bedelini ve ayrıca geç teslim nedeniyle kira kaybını istemektedir. Davacının dairenin raiç değerini istemesi menfi zarar, geç teslim nedeniyle kira kaybını istemesi ise müsbet zarar kapsamında değerlendirilmesi gereken talep niteliğindedir. Oysaki sözleşmesel bir ilişkide menfi ve müsbet zarar birlikte istenemez....

        Gerek mülga B.K'nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddesi hükmüne göre Hakim: ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebilir. Hakimin manevi zarar adı ile ölenin yakınlarına verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir....

          Bir kısmı rücu edilemeyen miktar dahi denkleştirilemeyeceği gibi, zarar görenin kusuruna (müterafık kusura) yansıyan sosyal güvenlik ödemeleri, tahsis tarihinden sonra meydana gelen sosyal güvenlik ödemelerindeki artışlar, kısmi kaçınılmazlık ve teknik arıza halindeki ödemeler ve benzerleri rücu edilemediğinden bu miktarlar dahi denkleştirilemez.” Öteyandan, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanunun 2. maddesine göre “Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları, gerçekleştirildikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanır”.Dairemizin ve giderek Yargıtay'ın yerleşmiş görüşleri, Kurumca bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerinin ve geçici işgöremezlik ödeneklerinin hesaplanan zarardan indirilmesi, Kurumun rücu hakkının korunması ve mükerrer ödemeyi önleme ilkesine dayandığından, kamu düzenine ilişkin olarak kabul edilmiştir....

            Bendi (16) Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra sigorta şirketi sigorta acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde ediyor ve hakkaniyet gerektiriyorsa, sigorta acentesi, sigorta şirketinden tazminat talep edebilir/' hükmü gereğince davacı acentenin ----geçmemek kaydıyla tazminat talep etme hakkının bulunduğu, şeklinde görüş bildirilmiştir. Davacı vekili --- tarihli Dilekçesi ----olan talebini, -- arttırdığını bildirerek------ denkleştirme tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkememiz ----- tarihli duruşmasında, dosyanın ---Mali müşavir, -- bayilik ve acentelik uzmanı ve ----sigorta uzmanı bilirkişiye verilerek, rapor alınmasına karar verilmiştir....

              Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, manevi tazminatın takdirinde yanılgıya düşülerek, manevi tazminatın az takdiri ve özellikle maddi tazminat belirlenirken, ilk peşin sermaye değeri yerine tüm peşin sermaye değeri indirilmek suretiyle ... şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine, aşağıda ... temyiz harcının temyiz edenlerden davalıya yükletilmesine, 21.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Maddesinin; "Her ne sebeple olursa olsun, bu sözleşme feshedilir veya sona ererse Acente, Şirket'ten herhangi bir hak veya tazminat, maddi-manevi zarar karşılığı veya kar kaybı istemeyeceğini ve herhangi bir iddiada bulunmaya hakkı olmayacağını beyan, kabul ve taahhüt eder" şeklinde olduğunu, her iki tarafı da tacir olan ve tarafların özgür iradesi ile imzalanan Acentelik Sözleşmesi'nin 26....

                  Mahkemece davacıların maddi tazminat istemlerinin bir bölümünün kabulüne bir bölümünün ise kısmen kabulüne, manevi tazminat istemlerinin ise kısmen kabulüne karar verilmişse ve bu karar süresinde taraflar vekillerince temyiz edilmiştir. Davacılar murisinin ölümüyle sonuçlanan iş kazasında sigortalının % 25, davalı işverenin % 50 ve davalı ... ...’ın % 25 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Gerek mülga B.K'nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddesi hükmüne göre Hakim: ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebilir. Hakimin manevi zarar adı ile ölenin yakınlarına verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir....

                    Kaldı ki, 6098 sayılı Kanunun 55. maddesi de emredici bir hükme yer verdiğinden gerçekleştiği tarihe bakılmaksızın tüm fiil ve işlemlere uygulanmalıdır. Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, Kurumca bağlanan gelirlerin ilk peşin değerinin rücu edilebilecek kısmının hesaplanarak, bilirkişi raporunda belirlenen zarar tutarından indirilmesi gerekirken, yazılı şekilde fazla indirim yapılarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. 2- Manevi tazminatın takdirinde gerek mülga B.K'nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddesinde hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi zarar adı ile ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır....

                      UYAP Entegrasyonu