İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin 13/06/2018 tarihli ve 2017/113 Esas, 2018/113 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazla ilgili kadastro öncesi dayanılan muhtar senedinin geçerli bir devir işlemine sebebiyet verecek şekilde şekil unsurları taşımadığı, tek başına muhtarlık senedi ile mülkiyet ... iktisap edilemeyeceği, dava konusu taşınmazın kadastro öncesinde senetsiz niteliğinde olduğu, taşınır mülkiyeti hükümlerine tabi olan taşınmazla ilgili senedin geçersiz olmasının taşınır mülkiyetinin devrine neden olan satış işlemini tek başına geçersizliği sonucunu doğurmayacağı, davacının dava konusu taşınmazı üzerinde taşınır mülkiyeti hükümlerine göre devralma olgusunun ve bu devralmayı tamamlar mahiyette zilyetliğinin tartışılması gerektiği, davacı tarafından dayanılan senet dışındaki diğer delillerin takdiri ile davacı ...'nın tapu dışı yoldan kadastro ile üzerine mülkiyet tesis edilen ... ...'...
Aynı Kanunun 13. maddesinin 3. fıkrasında da “Tüketici onarım hakkını kullanmışsa, garanti süresi içerisinde sık arızalanması nedeniyle maldan yararlanamamasının süreklilik arz etmesi veya tamiri için gereken azami sürenin aşılması veya tamirin mümkün bulunmadığının anlaşılması halinde, 4. maddede yer alan diğer seçimlik haklarını kullanabilir” hükmü bulunmaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi _K A R A R_ Dava, mülkiyet hakkından değil, taşınır hükümlerine tabi gecekondu niteliğindeki yer üzerinde zilyetlik hükümleri uyarınca muarazanın giderilmesi istemine ilişkin olup, 2797 sayılı Yargıtay K.nun 14.maddesi gereğince temyiz incelemesi 8.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen nedenle dosyanın görevli sözü edilen Yüksek Daire Başkanlığına gönderilmesine, 09.05.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 01/12/2020 NUMARASI : 2019/370 ESAS, 2020/398 KARAR DAVA KONUSU : Mülkiyet (Taşınır Maldan Kaynaklanan) KARAR : Sivas 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 01/12/2020 tarih, 2019/370 Esas, 2020/398 Karar sayılı kararına karşı davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili T1 Sivas ve Erzurum Kongreleri'nde alınan kararlar ile 14 Eylül - 15 Aralık 1919 tarihleri arasında yayımlanan İrade-i Milliye Gazetesi'nin basımında kullanılan 1889 model JOHENNISBERG AM RHEIN marka baskı (matbaa) makinesinin sahibi olduğunu, Söz konusu makine, 1993 yılına kadar, müvekkile ait "Sivas Anadolu Gazetesi'nin" basımında kullanıldığını, söz konusu makinenin, Sivas Kongre'sinin 93....
Türk Medeni Kanunu'nun "Mülkiyet hakkının içeriği" başlıklı 683. maddesi: "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir" hükmü ile malikin mülkiyet hakkını yasal sınırlar içinde kullanabilme yetkisini düzenlemiştir. Öte yandan, anılan Kanunun taşınmaz mülkiyet hakkının kısıtlamalarını düzenleyen "komşu hakkı" bölümünde yer alan 740. maddesi ise başkasının mülküne taşarak zarar veren dal ve köklerin, zarar gören mülk sahibinin istemi üzerine uygun bir süre içinde kaldırılmaması halinde, zarar gören mülk sahibi tarafından kesilebileceği ve kendi mülkiyetine geçirilebileceği hükmünü içermektedir. Görüleceği üzere bu madde ile de mülkiyetin taşkın kullanımına kısıtlama getirilmiştir....
Suça konu araca el konulması ile araç sahibinin (borçlunun) mülkiyet ve tasarruf hakkı elinden alınmış olur. El koyma ile araç sahibinin (borçlunun) araç (eşya) üzerinde her hangi bir hakkı kalmamaktadır. Araç sahibinin mülkiyet ve tasarruf hakkı sona erdiğinden (el koyma işlemi ile) bu eşya üzerinde (araç) borçlu ile alacaklı arasındaki ilişkiden kaynaklanan bir başkasının rüçhan hakkından da söz edilemez. Zira; rüçhan hakkının varlığının devam edebilmesi için eşya (araç) üzerinde eşya sahibinin tasarruf ve mülkiyet hakkının devam ediyor olması gerekmektedir. Somut olayda, satışı yapılan araçla ilgili olarak henüz ceza mahkemesince verilen ve 17/06/2018 tarihinde kesinleşmiş bir müsadere kararının bulunduğu, ... 2....
Dava, 3.kişinin İİK’nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davasına ilişkindir. 1.Dava konusu haciz 21.10.2009 tarihinde borçlu şirkete ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste ve borçlu şirket vekilinin huzurunda haczedilmiştir.İİK’nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu dolayısı ile davalı alacaklı yararınadır.Bu yasal karine aksinin davacı 3.kişi tarafından her türlü delille ispatlanması olanaklıdır. Borç kaynağı 14.01.2008 tarihli kredi sözleşmesinin teminatı olarak verilmiş 15.01.2008 tanzim tarihli bonodur. Davacı şirket bu tarihten önce 27.02.2007 tarihinde kurulmuş ve 29.03.2007 tarihinde her türlü gemi inşası ve tadili için yatırım teşvik belgesi almıştır. Bu kapsamda haczedilen taşınır malları yurt dışından ithal ettiğine dair gümrük belgeleri, faturalar ve bu malların alımına ilişkin satıcı firma tarafından düzenlenmiş belgeler sunulmuştur....
Taraflar arasında, mülkiyet uyuşmazlığının bulunmadığı, çekişmenin, söz konusu taşınmazın kullanılma ve yararlanma biçiminin nasıl olması gerektiği noktasında olduğu kuşkusuzdur. Bilindiği üzere, 1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununda paylı mülkiyet, yasanın 688 ile 700. maddelerinde düzenlenmiş, düzenlemede, genellikle 1926 tarihli önceki yasa hükümleri dikkate alınmış, “Yönetim ve Tasarruf’a” ilişkin bazı konularda açıklık sağlanmış, bu arada 693. madde ile de önceki yasadan farklı bir yasa hükmü getirilmiştir. Sözü edilen maddede aynen “Paydaşlardan her biri, diğerlerinin hakları ile bağdaştığı ölçüde paylı maldan yararlanabilir ve onu kullanabilir. Uyuşmazlık halinde yararlanma ve kullanma şeklini hâkim belirler. Bu belirleme, paylı malın kullanılmasının zaman veya yer itibarıyla paydaşlar arasında bölünmesi biçiminde de olabilir....
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. HMK'nın 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir....
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. HMK'nin 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir. Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır....