Davacı vekili 03.06.2022 tarihli istinaf başvurusuna cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı T5'den alacaklı olduğunu, bu sebeple iş bu davanın açılmasında müvekkilinin hukuki yararı bulunduğunu, devir işleminin TBK 19. madde kapsamında iptal edilmesinde ve kıyasen İİK 283/1,2 maddesinin uygulanmasında hukuka aykırılık bulunmadığını, davalılardan T5 aleyhine, dava dışı Finansbank A.Ş. ile imzalanan kredi kartı üyelik sözleşmesine istinaden kullandırılan kredi kartı hesaplarından kaynaklanan borç üzerine borçlu aleyhinde Trabzon İcra Müd. 2020 /10713 ( Eski No: Trabzon 3.İcra 2012/10014) ve 2020/10714 ( Eski No: Trabzon 3.İcra 2012/10035 ) Esas nolu dosyaları ile icra takibi başlatıldığını, borçlu hakkında yapılan takiplerin kesinleştiğini, Trabzon İcra Müd.2020/10713 ve 2020/10714 E.sayılı icra dosyalarının alacaklı Finansbank A.Ş. tarafından müvekkilime devir ve temlik edildiğini, davalılar aleyhine TBK 19. madde uyarınca muvazaa nedenine dayalı olarak iş bu tasarrufun iptali...
Hukuk Dairesinin 03/05/2016 tarih, 2016/2431 E. ve 2016/5353 K. sayılı kararında da "... davacının davasını özellikle BK'nın 18.maddesine dayalı olarak açtığını bildirmesi ve dava açma hakkını muvazaa yönünde tercih etmiş olması karşısında mahkemece davanın BK.nun 18.maddesindeki (Yeni TBK'nın 19.maddesi) genel muvazaaya dayalı tapu iptal ve tescil istemi doğrultusunda değerlendirilmesi, iptal kararı verilmesi halinde İİK' nın 283/1 maddesinin kıyas yoluyla uygulanması, tarafların iddia, savunma ve delillerinin bu yönde incelenip sonuçlandırılması gerekir." şeklinde karar verilerek TBK'nın 19. maddesi uyarınca açılan muvazaa hukuksal olgusuna dayalı tasarrufun iptali davalarında İİK' nın 283/1 maddesinin kıyas yoluyla uygulanacağı kabul edilmiştir....
Somut olayda, davacı tacir ise de davalı ... ile arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığı gibi, uyuşmazlık davalı ... ve davalı borçlu ... arasındaki ilişkide düzenlenen senedin muvazaalı olup olmadığından kaynaklanmaktadır. 01.10.2011 tarihinden sonra açılan muvazaa nedenine dayalı iptal davaları için görevli mahkeme (alacağın miktarına bakılmaksızın ) HMK'nın 2/1. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesidir. Mahkemece, davanın niteliğinde hataya düşülmüş ise de, genel mahkeme olarak ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görevli olduğu sonucuna varılması doğru olmuştur. Öte yandan, HMK'nın 115/2. maddesi uyarınca, mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Bu durumda mahkemece, 6098 sayılı TBK'nın 19. maddesine dayalı olarak açılan genel muvazaaya dayalı iptal davasının Ticaret Mahkemesi'nin görevi kapsamı dışında kaldığı, ......
Kadastro ve Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, 12.06.1984 tarihli dilekçesi ile Asliye Hukuk Mahkemesinde ortak muristen kalan tapulu yerlere ilişkin muvazaya dayalı temliklerin iptali, mahfuz hisseye elatmanın önlenmesi ve tapunun iptali istemi ile dava açmıştır. Çekişmeli taşınmazlar hakkında 1998 yılında kadastro tutanakları düzenlenmesi ile taşınmazların davalı olduğundan ... haneleri açık bırakılarak Kadastro Mahkemesine gönderilmiştir. Her ne kadar, Kadastro Mahkemesince davanın yalnızca tenkis olduğu kabul edilerek görevsizlik kararı verilmişse de, dava dilekçesinden davanın muris muvazasına dayalı tapu iptali olduğu, öncelikle bu konunun ele alınması gerektiği, Asliye Hukuk Mahkemesindeki dava nedeniyle ... hanesi açık kaldığı anlaşılmakla, görevli mahkeme Kadastro Mahkemesidir....
Dava, Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. HMK'nun 33.maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur. Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki davacı vekilinin sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir....
Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır.Yüzelsel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277.maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır.Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar.Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir....
Maddelerinin gözetilerek (...ki bu madde hükümlerini cevap dilekçesine de yazmıştır...) sözleşmesel ilişkinin geniş anlamda sona ermeyeceğinin kararlaştırıldığını, davacının somut durumda, farkını ödeyip başka bir fuara katılma yolunun akden belirlendiğini, davacıya bu yönde öneriler yapıldığını ve fakat davacının bunlara katılmayı benimsemediğini, davacının genel işlem koşullarına dayanmasının, sözleşmenin 8. maddesi itibariyle bahis konusu olamayacağını, sözleşmeye aykırı olan davacı taleplerine göre davacı yararına hüküm kurulması imkânının olmadığını ileri sürmektedir, a) Bu noktada, evvelemirde, TBK md. 19/1 hükmünün yüce Mahkemece dikkate alınması ve buna göre bir yorumlama yapılması yoluna gidilmesi gerektiği (bkz: Reisoğlu, age. sh. 102) düşünülebilir: Bir seçenek olarak, TBK mâ. 19/1 hükmü gözetilerek yorum ve değerlendirme yaptıktan sonra, dosyada yer bulan ve davalının dayanıp yukarıda hülasa edilen hükümleri de ihata eden sözleşme içeriğine aynen uyulması sayın Mahkeme tarafından...
(Yargıtay 17.Hukuk Dairesi 2019/937E 2020/5567K) İİK 277. maddesine dayalı açılan davalarda İİK 284. madde gereği tasarruf tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde açılması gerekmekle TBK 19. maddeye dayalı açılan davalarda ise her hangi bir süre söz konusu değildir. Somut olayda ise mahkemece tapu kaydının iptaline ve borçlu adına tesciline karar verilmişse de davaya konu edilen tasarrufların TBK 19. madde gereği değerlendirilmesi ve şartları varsa İİK283/1 maddesi kıyasen uygulanarak davacıya alacak miktarı ile sınırlı olarak taşınmazda cebri icra yetkisi verilmelidir....
TBK. nin 297. maddesine göre bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde bağıştan dönme (rücu) hakkının kullanılıp kullanılmadığının araştırılması da zorunludur. Öte yandan, TBK.'nun 297/3.madde hükmüne göre; bağışlayan sağlığında geri alma sebebini öğrenememişse, mirasçıları ölümünden başlayarak bir yıl içinde bağışlamayı geri alma hakkını kullanabilir. Bu durumda davacıların mirasbırakanın payına ilişkin açtıkları bu davada mirasbırakanın ölüm tarihi gözetildiğinde 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği tartışmasızdır. Hâl böyle olunca, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir....
toplamda 1.100.000 TL Vakıfbank alacağı için taşınmaz üzerine ipotek konulduğunu, TBK 19. maddeye dayalı iptal davasında davacının iddiasını ispat zorunluluğu bulunduğu, taşınmazın müvekkili tarafından satın alındıktan sonra kiraya verilerek gelir elde edildiğini, İİK 280. madde unsurlarının oluşmadığını ifade ederek davanın reddini savunmuştur....