Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) istemine ilişkindir. Somut olayda; davacı vekilinin, Seyhan ilçesi, Sarıyakup mahallesi, 100 ada, 11 parselde kayıtlı kargir ev niteliğindeki taşınmazın 1/4 hissesinin davalı T6'ye ait iken 25/04/2012 tarihli 13360 yevmiyeli devir senedi ile T5 devredildiğini, yapılan işlemin muvazaalı olduğunu, taşınmaz üzerinde yapılan tasarrufun iptali ile belirtilen dava konusu taşınmaz yönünden ilgili Adana 6. İcra Müdürlüğü'nün 2014/1724 Esas sayılı dosyası İİK 283/1 vd. maddeleri gereğince cebri satış yetkisi verilmesini talep ettiği, yerel mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verildiği, verilen kararın davalı Yücel vekili tarafından istinafa taşındığı görülmüştür. ** Tasarrufun iptali davaları 6098 sayılı TBK 19'a ve İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılabilir....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalı borçlu şirket aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunmadığını ileri sürerek davalı borçlu şirketin üzerine kayıtlı taşınmazını mal kaçırma amaçlı davalılar ... ve ...'na sattığını belirterek tasarrufun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı şirket vekili, aciz halinin oluşmadığını, taşınmazın gerçek değerinden satış gerçekleştiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalılar ... ve ... vekili, davanın reddini savunmuştur....

    a devrettiğini, davalılar arasında yapılan taşınmaz devrine ilişkin satış işlemlerinin gerçek iradelerini yansıtmadığını ve davalılar arasında yapılan taşınmaz devrinden dolayı müvekkillerinin zararı oluştuğunu belirterek; her bir davacı için 40.000,00'er TL olmak üzere toplam 200.000,00 TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiş, 14/07/2020 günlü ıslah dilekçesinde ise istemini tasarrufun iptaline çevirmiş ve davalılar arasında gerçekleştirilen taşınmaz satışına ilişkin tasarrufun İİK 277 ve devamı maddeleri uyarınca iptali ile davacılara taşınmaz üzerinde miras hisseleri oranında cebri icra ile satış yetkisi tanınmasını istemiştir. Davalılar; davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, ortada bir alacağın varlığı bulunmadığı gibi muvazaaya konu mahkeme kararının da davacılar aleyhine olacak şekilde sonuçlanarak kesinleştiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir....

      Muvazaaya dayalı iptal davasında davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Ayrıca Muvazaa iddiası ile açılan tasarrufun iptali davaların zamanaşımına bağlı olmadan ileri sürülebilmektedir. Somut olayda davacı vekili eldeki davayı açıkça Türk Borçlar Kanunu'nun 19. maddesine dayalı olarak açmıştır. BK'nun 19.maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında İİK'nın 277. vd. maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan aciz belgesi şartı aranmaz. Dava, Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir....

      Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali davalarında, HUMK'nun 9 ve devamı maddelerinde düzenlenen yetki kuralları geçerlidir. İptal davaları ayni hakka değil, kişisel hakka dayanan davalardır. Bu nedenle davanın konusu taşınmaz olsa bile taşınmazlara ilişkin kesin yetki kurallarını düzenleyen HUMK'nun 13. maddesi hükmü bu davalarda uygulanmaz. Ayrıca icra takibinin dayanağı olan sözleşmede taraflarca İstanbul Merkez ve Kadıköy mahkemelerinin yetkili kılındığı görülmektedir. HUMK'nın 22. maddesi gereğince, kamu düzeni ile ilgili bulunmayan hallerde taraflar, yetkili mahkemeyi sözleşmeyle belirleyebilirler. Genel yetkili yerde dava açma hakkı olan davacının tercihini, özel yetkili yer olan İstanbul mahkemeleri yönünde kullanmasında yasaya uymayan bir durum söz konusu değildir....

        Dava İİK.nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. Bu tür davalar ayni değil, şahsi hakka dayanan davalardır. Bu nedenle HMK. 6. maddesi uyarınca davalının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir. Yetki sözleşmesinin düzenlendiği HMK'nın 17. ve 18. maddelerinde kesin yetki kuralından bahsedilmemiştir. Somut olayda ise davacı alacaklı davasını yetki sözleşmesinde ... kararlaştırılan yer mahkemesinde de açmamış, dolayısıyla bu husustaki seçimlik hakkını kaybetmiştir. Diğer yandan genel yetki kurallarına tabi eldeki tasarrufun iptali davasının icra takbinin yapıldığı yer mahkemesinde açılmasını gerektirir bir yetki kuralı bulunmamaktadır. Davalı borçlu da yetki sözleşmesine dayanarak yetki itirazında bulunmamıştır. Ayrıca davalı üçüncü ve dördüncü kişiler süresi içerisinde yaptıkları yetki itirazında açıkça İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesinin yetkili olduğuna dair bir beyanda bulunmamışlar, aksine .......

          İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır....

            Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Hükmüne uyulan Dairemizin bozma ilamında özetle; davanın İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu, tasarrufun iptali davalarında HUMK'nun 9 ve devamı maddelerinde düzenlenen yetki kurallarının geçerli olduğu,iptal davalarının ayni değil kişisel hakka dayanan davalar olması nedeniyle dava konusu taşınmaz olsa bile taşınmazlara ilişkin kesin yetki kuralların düzenleyen HUMK'nun 13.maddesinin uygulanamayacağı, bu nedenle yetki itirazının reddedilerek davanın şartları mevcut ise davanın esasının incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yetkisizlik kararı verilmesinin doğru olmadığı gereğine değinilmiştir....

              Tasarrufun iptali davalarında; dava değerinin, takip konusu alacak ile iptali istenilen tasarruf konusu malın değerinden hangisi az ise, o değerin dava değeri olarak dikkate alınacağı ve dava delikçesinde belirtilen dava değeri bedeli hususu gözetilerek yargılama gideri, vekalet ücreti hesaplaması yapılmış, belirtilen tüm hususlar doğrultusunda; Davanın KABULÜ ile; Düzce ili, Merkez ilçesi, Dokuzpınar mahallesi, 147 ada 7 parsel sayılı taşınmaza ilişkin davalılar arasında yapılan tasarruf işlemlerinin davacı yönünden İPTALİ ile; Düzce ili, Merkez ilçesi, Dokuzpınar mahallesi, 147 ada 7 parsel sayılı taşınmaz yönünden, İstanbul 14. İcra Müdürlüğü'nün 2003/17386 Esas sayılı icra dosyasındaki asıl alacak ve fer'ilerin tahsili amacıyla mezkur icra dosyalasındaki asıl alacak ve fer'ileri ile sınırlı olmak üzere, davacı alacaklıya cebri icra yetkisi tanınmasına" şeklinde hüküm kurulmuştur....

              ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 17/09/2020 NUMARASI : 2011/791 ESAS- 2020/164 KARAR DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali KARAR : Elbistan 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 17/09/2020 tarih ve 2011/791 esas ve 2020/164 karar sayılı kararı aleyhine davacı vekili istinaf başvurusunda bulunduğundan dosyanın yapılan incelemesi sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Elbistan 2....

              UYAP Entegrasyonu