Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

mal kaçırmak amacı ile devir edildiği gerekçesi ile tasarrufun iptali davası açtıklarını ve davanın kabul olunduğunu, esasen davalılar arasındaki borçlandırıcı tasarruf işleminin muvazaalı olup iptaline karar verilmesini istemiştir....

    Muvazaa iddiasına dayalı tasarrufun iptali davaları her zaman açılabilecek olup, muvazaa iddialarında hak düşürücü süre ya da zamanaşımı süresi söz konusu olmaz. Bu, hükümsüzlüğün doğal bir sonucudur. Tasarrufun iptali davasında tasarrufun, borcun doğum tarihinden sonra yapılması dava açılabilmesinin sebeplerinden biriyken, muvazaa davalarında işlemin ne zaman yapıldığının bir önemi yoktur. Nitekim, kesin hükümsüz sayılan bir işlemin ne zaman yapıldığının bir önemi de bulunmamaktadır. Zira işlem, yapıldığı andan itibaren geçersiz sayılır. Davaya konu edilen muvazaalı işlem, borcun doğumundan önce veya sonra yapılmış olsa da butlan yaptırımına tabidir. Temlik eden kişinin yaptığı bir bağış ya da ivazsız tasarruf ancak gerçek iradeye uygun değilse iptal edilebilir. " belirlemesinde bulunmuştur. Somut uyuşmazlıkta davacı ile davalı Mehmet arasında görülen boşanma davası sonunda Gaziosmanpaşa 4....

    Ayrıca İİK.nin 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali davalarında alacaklı tarafından yapılan ve kesinleşen bir icra takibinin bulunması, bu takip sırasında alacağını tahsil edememesi ve aciz belgesi alması ve dava açmak için 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçmemesi davanın ön koşuludur. Somut olayda; davacılar tarafından davalı ... hakkında tazminat davası açtıklarını, dava sırasında kusur raporu alındıktan sonra kendisine ait taşınmazı alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla diğer davalı ...'ya onun da diğer davalı ...'a sattığı ileri sürülerek yapılan muvazaalı satışın iptali talep edilmiş, dosyaya aciz belgesi ibraz edilmemiştir....

      Maddesinde tasarrufun iptali davasının dinlenebilmesi için tapuda devir yapıldığı tarihten 5 yıl içinde borçlu aleyhinde kesinleşmiş bir icra takibinin bulunmasının gerektiğini, 284.maddesinde de tasarrufu iptali davası hakkının batıl olduğu iddia edilen tasarrufun tapuda gerçekleştiği tarihten 5 yıl geçmekle düşeceği ve bu sürelerin hak düşürücü süreler olduğu belirtilmiştir. Bu itibarla icra iflas kanunda belirtilen hak düşürücü süreler bakımından zaman aşımına uğradığını ve süresinde açılmayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

      Somut uyuşmazlık, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; eldeki davanın TBK'nin 19'uncu maddesi uyarınca muvazaa hukuki olgusuna dayanılarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğunun anlaşılması karşısında; davacı T1 ile davalı T3 arasında İstanbul Anadolu 11'inci Aile Mahkemesinin 2020/379 (E) sayılı dosyasında görülmekte olan edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan alacak davasının bekletici sorun yapılarak, bu davada davacının alacağının bulunduğunun saptanması durumunda tarafların ileri sürdüğü kanıtlar da değerlendirilerek oluşacak sonuca göre, tasarrufun iptali istemine yönelik karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesi yerinde değildir....

        "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü. -K A R A R- Davacı vekili, davalı ... tarafından muvaazalı davalı borçlu ....aleyhine başlatılan ....İcra Müdürlüğü'nün 2014/25524 sayılı takip dosyası ve takibin dayanağı olan 10/06/2014 vadeli 115.000,00 TL bedelli bononun ve yapılan icra takibinin iptali ile bundan sonra yapılacak kesintilerin müvekkilin alacaklı olduğu dosyalardan sırası ile Aydın 3. İcra Müdürlüğü'nün 2015/5801 E, 4709 E, 3341 E sayılı dosyalara aktarılması talep ve dava edilmiştir. Davalı ... vekili davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre muvazaaya konu takipteki bononun dayanağına ilişkin herhangi bir yazılı belge olmadığı, davalı ...'...

          Mahkemece, tasarrufun iptali davalarının davalılardan birinin ikametgahı mahkemesinde açılması gerektiği, icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinin yetkisinin olmadığı ve görevsizlik kararı vermiş olan Iğdır Sulh Hukuk Mahkemesi’nin yetki itirazını reddetmesinin geçersiz bulunduğu gerekçesi ile davanın yetki yönünden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK’nın 277 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali davalarında, HUMK'nun 9. (HMK.7) maddelerinde düzenlenen yetki kuralları geçerlidir. İptal davaları aynî hakka değil, kişisel hakka dayanan davalardır. Bu nedenle davanın konusu taşınmaz olsa bile taşınmazlara ilişkin kesin yetki kurallarını düzenleyen HUMK.13 (HMK'nun 12.) maddesi hükmü bu davalarda uygulanmaz....

            Dava, ileri sürülüş biçimine göre TBK'nın 19.maddesine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. Gerek TBK.m.19'da düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayanılarak açılan iptal davaları gerekse İİK.m.277 ve devamı madde hükümleri uyarınca açılmış tasarrufun iptali davaları, tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmayıp, alacaklıya alacağını temin imkanı sağlayan nispi nitelikteki dava türleridir. Muvazaaya dayalı iptal davalarında da davanın başarıya ulaşması halinde İİK'nın 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak, davalı 3.şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan davacıya alacağını temin edebilmesi için davacıya tasarruf konusu mal varlığı üzerinden haciz ve satış yetkisi verilmesine karar verilecektir....

            Mahkemece, tasarrufun iptali davalarında İİK'nın 277/1 maddesi gereğince borç ödemeden aciz tutanağının bulunmasının dava şartı olduğunu, davacının aciz belgesi olmaması nedeniyle İİK'nun 277. maddesinde belirtilen tasarrufun iptali davasına özgü dava şartlarının gerçekleşmediğini, davacı taraf muvazaaya dayansa dahi, bu davayı açabilmesinin ancak borcun davalıdan tahsil imkanı olmadığını gösteren aciz belgesi ile mümkün olduğunu, davacının alacağını borçlunun yedinde bulunan diğer mal ve gelirlerden tahsil imkanı olmadığını gösteren belge sunmadan, dava tarihi itibarıyla borçlunun üçüncü kişilerle yaptığı tasarrrufların haklarını ihlal ettiği ve dava açma hakkı doğduğunu kanıtlayamayacağı anlaşıldığından, HMK.nun 115/2 maddesi uyarınca davanın dava şartları yokluğundan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir....

              Diğer bir anlatımla, tasarrufun iptali davalarında alacağın güvence altına alınması amacıyla kural olarak ihtiyati haciz koruma tedbirine başvurulabilecek, cebri icra yetkisi talep edilen taşınmazların davanın konusunu oluşturmaması nedeniyle ihtiyati tedbir kararı verilemeyecektir. Nitekim muvazaa nedenine dayalı tasarrufun iptali davalarında kıyasen uygulanabilecek nitelikte olan İİK'nin 281 inci maddesinin 2 nci fıkrası uyarınca iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine teminatsız ihtiyati haciz kararı verilebileceği belirtilmiştir....

              UYAP Entegrasyonu