Bu nedenlerle, iş mahkemesince tasarrufun iptali istemi yönünden taşınmazların devredildiği şirket ve kişiler yönünden dosya tefrik edildiğinden, başka bir deyişle iş mahkemesindeki dava işçi alacaklarının tahsili olarak devam ettiğinden, iş mahkemesinde aynı konuda açılmış bir derdest bir davadan bahsedilemeyecektir. Bu durumda yerel mahkemece yapılması gereken, muvazaaya dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasında işveren Trend Mağazacılık İnternet...Dış. Tic. AŞ''nin ve muvazaaya dahil oldukları iddia edilen grup şirketlerinin ve yöneticilerinin ( Gold Tekonolji ...AŞ, Gold İnternet Tekonolojileri AŞ, Gold Bilişim Kurumsal Hiz........
Maddesine Dayalı Tasarrufun İptali KARAR : İzmir 3....
İcra Müdürlüğü’nün ... sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun adına kayıtlı malvarlığına rastlanmadığını, ... parselde bulunan taşınmazdaki 17/40 hissesini 20.10.2006 tarihinde, 15/240 hissesini ise 13.11.2006 tarihinde ivazsız olarak davalı ...’a devrettiğinin tespit edildiğini beyan ederek taşınmaz hisse devrine ilişkin tasarrufun iptaline, bu talep kabul edilmemesi durumunda muvazaa nedeni ile hisse devrinin iptaline, bu talep kabul edilmemesi durumunda muvazaa nedeni ile hisse devrine ilişkin tasarrufun iptaline, taşınmaz hissesinin borçlu ... adına tesciline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ... vekili, tasarrufun iptali yönünden hak düşürücü 5 yıllık sürenin geçtiğini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir. Davalı ... vekili davanın reddini talep etmiştir....
Muvazaa iddiasına dayalı tasarrufun iptali davaları her zaman açılabilecek olup, muvazaa iddialarında hak düşürücü süre ya da zamanaşımı süresi söz konusu olmaz. Bu, hükümsüzlüğün doğal bir sonucudur. Tasarrufun iptali davasında tasarrufun, borcun doğum tarihinden sonra yapılması dava açılabilmesinin sebeplerinden biriyken, muvazaa davalarında işlemin ne zaman yapıldığının bir önemi yoktur. Nitekim, kesin hükümsüz sayılan bir işlemin ne zaman yapıldığının bir önemi de bulunmamaktadır. Zira işlem, yapıldığı andan itibaren geçersiz sayılır. Davaya konu edilen muvazaalı işlem, borcun doğumundan önce veya sonra yapılmış olsa da butlan yaptırımına tabidir. Temlik eden kişinin yaptığı bir bağış ya da ivazsız tasarruf ancak gerçek iradeye uygun değilse iptal edilebilir. " belirlemesinde bulunmuştur....
Hukuk Dairesini 2018/1003 Esas 2020/3005 Karar sayılı ilamı) Somut olayda Mahkemece davanın nitelemesi karar başlığında tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) olarak gösterilmişse de İİK 277 maddesi anlamında dava şartlarının mevcut olup olmadığına ilişkin bir değerlendirme yapılmamış, hükmün gerekçe kısmında taraflar arasında devrin muvazaalı olduğunun tespit edildiği belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir. İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Yargıtay 17....
un dava konusu taşınmazı aldıktan sonra tamirat yaptırdığı, taşınmazın halen davalıların annesi ve intifa hakkı sahibi ....tarafından kullanıldığının anlaşıldığı, bu durumda taraf delillerinin yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda Türk Borçlar Kanununun 19 .maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine göre değerlendirmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın İİK'nun 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davası olarak değerlendirilmesinin doğru olmadığı;kabule göre de, dava konusu 2010/14036 takip dosyası içeriğinden dava koşulu olan aciz belgesi bulunmadığı anlaşıldığından davanın önkoşul yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken davanın İİK 278/3-2 madde gereğince kabulünün isabetli görülmediği; tasarrufun iptali davalarında harç ve vekalet ücreti takip konusu alacak miktarı ile iptali istenen tasarrufun tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak düşük olan değer üzerinden hesaplanması gerektiği, somut olayda iptali istenen tasarrufun...
Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur.Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Somut olayda Mahkemece dava İİK'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilmiş ise de Mahkemenin bu nitelendirmesine katılma olanağı bulunmamaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki yapılan tasarrufun iptali davası yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalı ... hakkında takip yaptıklarını, takibin semeresiz kaldığını, borçlunun alacaklılarından mal kaçırma amacı ile 20 parça taşınmazını 16.04.2012 tarihinde davalı ...’e, onun da 07.06.2012 tarihinde davalı ... ’a devrettiğini belirterek, davalılar arasındaki tasarrufun iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ... vekili, müvekkilinin iyiniyetli olduğunu, alacak -borç ilişkisinden haberdar olmadığını, haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Davalı ... vekili, dava koşullarının oluşmadığını, müvekkilinin iyiniyetli 4.kişi olduğunu, taşınmazların bedelini ödeyerek satın aldığın belirtmiştir....
Mahkemece davanın İİK.nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkin olduğu, davacı vekilinin son celsede davasını BK.nın 18. maddesine dayandırmasının doğru olmadığı gibi davacı tarafından aciz vesikası da ibraz edilmemesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de verilen karar dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Davacı vekili dava dilekçesinde borçlu davalı ... tarafından yapılan muvazaalı temliklerin iptali ile icra dosyasının eski hale getirilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı taraf ne dava dilekçesinde nede yargılama sırasında İİK.nın 277 ve devamı maddelerine dayanmadığı gibi ön incelemeden sonraki ilk duruşmada davasının BK.18. Maddesine dayalı muvazaalı işlemin iptali isteğine ilişkin olduğunu açıklamıştır....
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre davanın İİK'nun 280 maddesi gereğince açılmış tasarrufun iptali davası olduğu, davanın açıldığı tarih itibarıyla davacının alacaklı olduğunu belirttiği 2012/132 ve 2012/175 Esas sayılı davaların derdest olup davacının varlığını iddia ettiği alacağın muaccel hale gelmediği, 2012/132 Esas sayılı dosyadan verilen 18.4.2012 tarihli ihtiyati tedbir kararının da alacağı muaccel hale getirmediği gibi aciz vesikasına da bağlanmadığı, davanın açıldığı tarihte aciz belgesine bağlanmış muaccel ve talep edilebilir davacı taraf alacağı bulunmadığı, tasarrufun iptali davası açma şartlarının oluşmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle sabit olmayan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava Türk Borçlar Kanununun 19.maddesi gereğince muvazaa hukuksal sebebine dayalı temlik işleminin iptali istemine ilişkindir....