Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yukarıda Yargıtay ilamında belirtildiği gibi, davacı alacaklının borcun doğumunun, takip dayanağı bononun ve takibe konu alacağın tanzim tarihinden önce gerçekleştiğini ileri sürmediğine, TBK 19.maddeye dayanan tasarrufun iptali davalarında da borcun doğumunun tasarruf tarihinden önce olmasının ön koşul olduğuna göre davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının ise muvazaaya yönelik olduğu anlaşılmakla mahkemece borcun doğumuna ilişkin ön koşul yokluğundan davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Kabule göre, davanın borcun doğum tarihi ön koşulundan reddedildiğine göre davalılar lehine maktu vekalet ücreti verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Bu nedenlerle; davacı vekili, davalı Deniz Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. vekili ile davalı T9 vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1- b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir....

E)DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, Türk Borçlar Kanunu' nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince, tasarrufun iptali için borçlu ve diğer şahıslar arasında yapılmış bir tasarrufun menkul veya gayrimenkulün devrinin olması gerektiği, somut olayda icra müdürlüğünce konulan 1. sıra haciz işlemlerinin iptalinin talep edildiği, icra müdürlüğünün işlemlerine karşı icra mahkemesi nezdinde başvuru yapılabileceği, mahkemede tasarrufun iptali talebinde bulunmasının mümkün olmadığı, dava konusu olan 1. sıra haciz işlemlerinin iptali hakkındaki talep yönünden dava şartı bulunmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tasarrufun iptali (İİK 277 ve devamı) K A R A R Mahkemenin, İİK'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince tasarrufun iptali olarak nitelendirerek verdiği kabul kararı Yargıtay 2.Hukuk Dairesi'nin 28.06.2012 tarih 2012/12445 Esas 2012/18048 Karar sayılı ilamı ile aynı nitelendirmeye göre yapılan temyiz incelemesi sonunda bozulmuş, Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir. Red kararı üzerine davalı vekili dava konusu 266 ada 9 parsel üzerindeki ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını istemiş, Mahkemece 17.06.2013 tarihli ek karar ile tedbirin kaldırılması isteğinde reddine karar vermiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından esasa yönelik olarak temyiz edilmiştir....

    Hukuk Mahkemesi -K A R A R- Dava, öncelikle BK. 18. maddelerine dayalı olarak tapu iptali ve tescil talepli bu mümkün olmadığı takdirde İİK 277 vd maddelerine göre tasarrufun iptali şeklinde açılmış olmasına rağmen talepler tefrik edilmiş ve işbu davada davacı vekilinin 12/12/2008 tarihli dilekçesi ile davanın B.K 18. maddesine dayalı olarak yürütülmesi istenmiş, dosyaya sunulan Yargıtay ilamından da davacının icra takibinde geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmış ve de mahkemece BK 18. maddesine göre sonuçlandırılmış muvazaaya dayalı iptal davasına ilişkin olmakla; temyiz inceleme görevi 2797 sayılı Yargıtay Yasası’nın 14. maddesi uyarınca Yüksek Yargıtay 4. Hukuk Dairesine ait bulunduğundan dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE 22/11/2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının alacağının gerçek olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması gerekir. Somut olayda iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapıldığı konusunda ihtilaf yoktur. Ne varki alacağın gerçek olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir. Yukarıda sayılan bu ön koşullardan “alacaklının borçluda gerçek bir alacağının olması” koşulunun irdelenmesi, somut olayın çözümünde önem taşımaktadır. Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için davacının borçludaki alacağının gerçek olması, dava ön koşulu olup mahkemece res'en araştırılmalıdır. Dava koşulu gerçekleşmediği takdirde işin esası hakkında hüküm kurulamaz.Bu tür davalarda davalılar, alacağın gerçekte olmadığını iddia ve ispat edebilirler.Bu durumda tasarruf sahibinin öncelikle borçlu sıfatı çözümlenmelidir....

      Maddesi ve İİK'nun 277. vd maddeleri uyarınca tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğunu, davacının 20.000,00 TL bedelli, 25/01/2008 düzenleme tarihli, 15/12/2008 vade tarihli bono ile davalıya karşı Ayvalık İcra Müdürlüğü'nün 2010/197 E, sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, iptali istenen tasarrufun 05/11/2008 tarihinde davalı tarafından eşine, 08/06/2012 tarihinde ise davalının eşi tarafından kızına devredildiğini, tasarrufun iptali bakımından somut olay incelendiğinde iptali istenen tasarrufun takip konusu borcun kaynağı bononun vade tarihinden ve her halükarda icra takip tarihinden önce yapılmış olduğu, ayrıca aciz vesikasının da dosyaya sunulmadığı, dinlenen tanıkların beyanlarının da iddiaları ispata elverişli olmadığı, muvazaalı işlem bakımından somut olay incelendiğinde; davalının taşınmazı eşine, eşinin de 4 yıl sonra kızına devretmesinin muvazaalı olduğu yakın akrabalar arası işlemler olması sebebiyle düşünülse de devir tarihinin senedin vade tarihinden önce yani borcun...

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili muris ...'in mirasının iflas hükümlerine göre tasfiyesine karar verildiğini, 3.alacaklılar toplantısında alacaklılardan ....'ye İİK.245. mad. gereğince tasarrufun iptali davası açma yetkisinin verildiğini, iş bu yetkiye dayalı olarak....tarafından.......

        DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Davacı vekilinin istinaf itirazları ve HMK'nın 355. maddesi doğrultusunda yapılan inceleme sonucunda; Dava, tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince istinaf edilmiştir. Davaya konu tasarrufların 08.04.2015 ve 03.04.2015 tarihlerinde yapıldığı, bu nedenle dava tarihine kadar beş yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği tartışmasızdır. Ancak; Her ne kadar dava dilekçesinin talep sonucunda İİK'nin 277. ve devamı maddelerine dayanılmış ise de; davanın konusu olarak, "muvazaa nedeniyle TBK 19. maddesi ile İİK 277 ve devamı maddeleri uyarınca tasarrufun iptali " gösterildiği gibi, dava dilekçesi içeriğinde satış işlemlerinin danışıklı olduğu iddiasının da ileri sürüldüğü anlaşıldığından davanın terditli, yani kademeli olarak açıldığı kabul edilmelidir....

        Açıklanan bu maddi ve hukuksal olgulara göre davanın İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu yolundaki mahkemenin kabulüne katılma olanağı yoktur. Mahkemece, davacı ile borçlu arasındaki temel ilişki ve bu temel ilişkiden doğan borcun doğum tarihi araştırılarak BK'nun 18. madde gereğince danışıklı işlemin var olup olmadığı konusunda toplanan ve toplanacak delillere göre karar vermesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetli görülmemiştir. Kabule göre de; İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılan tasarrufun iptali davasının dinlenebilmesi için takip konusu borcun iptali istenen tasarruftan önce doğması ve borçlu hakkında düzenlenmiş geçiçi veya kesin aciz belgesinin bulunması dava önkoşuludur....

          İİK 97/17 madde gereğince 3.kişinin açtığı hacizden doğan istihkak davasına karşı,haczi yaptıran alacaklı ,bu yasanın 11.babı hükümlerine dayanarak karşılık dava olarak İcra Mahkemesinde tasarrufun iptali davası açabilir.Tasarrufun iptali davası karşı dava olarak açılmayıp ayrı açılırsa davaya icra mahkemesinde değil genel mahkemelerde bakılması gerekir. Somut olayda 5.5.2009 tarihinde müracata bırakılan istihkak davası hakkında 11.8.2009 tarihinde HUMK'nun 409/5.madde gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiş olmakla ortada açılmış bir istihkak davası bulunmadığından davalı alacaklı tarafından açılan tasarrufun iptali davasıyla ilgili olarak dava dilekçesinin görev yönünden reddine,karar kesinliştiğinde ve talep halinde tasarrufun iptali davası yönünden dosyanın görevli ve yetkili Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken esas hakkında karar verilmesi doğru görülmemiştir....

            UYAP Entegrasyonu