WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, ortak mirasbırakanları ...'ın 621 ada 2 parsel sayılı taşınmazı davalı oğluna satış göstermek suretiyle temlik ettiğini, işlemin kızlardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı şekilde yapıldığını, mirasbırakanın mal satmaya ihtiyacı olmadığı gibi davalının o tarihte öğrenci olup taşınmazı alacak ekonomik durumunun da bulunmadığını ileri sürerek tapunun iptali ile pay oranında adlarına tescilini istemişlerdir. Davalı, satış işleminin gerçek olduğunu, evin tamamlanması için murise öğrenci kredisiyle birlikte bankadan kredi çekip ödemede bulunduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, işlemlerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, düşüncesi alındı....

    Somut davamızda davacılar vekaleten yapılan muvazaalı kira sözleşmesinde taraf olduklarından muvazaalı kira sözleşmesi tarafların gerçek iradesini yansıtmadığından "butlan" söz konusudur. Yani başından itibaren geçersizdir. Bu nedenle "muvazaalı," "görünürdeki işlem olan"; kira sözleşmesine dayanılarak alacak ve zarar talep edemezler....

      Bir başka ifadeyle katılma alacağı davasında, TMK'nin 229/1 ve 2. madde hükmü fıkraları uyarınca karşılıksız kazandırmalar ve katılma alacağını azaltmak maksadıyla yapılan devir işlemlerine konu menkul/gayrimenkul mallara ilişkin katılma alacağına dair hesap yapılabilmesi için elden çıkarılan malvarlığı değerlerinin, eş adına tesciline/eşin malvarlığına döndürülmesine lüzum bulunmamaktadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali davasında ise, davacının bu davadaki amacı, açmış olduğu boşanma ve katılma alacağının tahsili davası sonucu hak kazanacağı alacaklarını alabilmeye yönelik olarak danışıklı olduğunu ileri sürdüğü hukuki işlemin kendisi yönünden geçersizliğini sağlamaktır. Bu davayı açabilmek için de davacının karşılanması gereken boşanmadan kaynaklı katılma alacağı tazminat vs. bir alacağı bulunup bulunmadığı, giderek hukuki yararının bulunması gerekir....

      "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... ...... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... vd. aleyhine 06/03/2012 gününde verilen dilekçe ile muvazaalı işlemin iptali istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; sıfat yokluğu nedeniyle reddine dair verilen .../07/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, sıfat yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz olunmuştur. Davacının ortağı bulunduğu şirketin, davalıların muvazaalı işlemleri ile borçlandırıldığı ileri sürülmüştür. Kural olarak, hakları zarara uğratılan üçüncü kişiler, muvazaalı işlemin geçersizliğini ileri sürebilirler....

        Dava BK'nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali davasına ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere ve davacı ve davalı ...’ın boşanmış olmalarına, boşanmadan doğan alacaklarının bulunmasına, davalıların Viyana’da mukim olup, ...’da satışa çıkan taşınmaz ile ilgili olarak, satış ilanında belirtilen kişilerle irtibata geçilmeden, satışın gerçekleşmiş bulunması tanışkılığın varlığını göstermesine göre davalılar vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-BK'nun 19. maddesine göre açılan davada amaç alacaklının alacağına kavuşmasını temin olduğu için, İİK'nun 283/1. fıkrasının kıyasen uygulanması sonucu muvazaalı işlemin alacak ve ferileri ile sınırlı olarak iptali ile davacıya haciz ve satış isteme yetkisinin verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır....

          "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki muvazaalı işlemin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, müvekkilinin davalı ...’dan boşanma aşamasında olduğunu boşanma davasının devam ettiğini, davalının müvekkilinden mal kaçırma amacı ile dava konusu taşınmazı muvazaalı olarak abisine sattığını belirterek bu satışın iptalini talep etmiştir. Davalı vekili, davanın Asliye Hukuk mahkemesinde bakılması gerektiğini, ayrıca davacının iddialarının gerçek olmadığını belirterek davanın reddine istemiştir....

            Gerek, tasarrufun iptali davaları gerekse BK'nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali davalarında, diğer dava koşullarının yanında iptali istenilen işlemin borcun doğumundan sonra yapılmış olması gerekmektedir. Borcun doğumundan kasıt ise borçlu hakkında başlatılan takibin tarihi değil, takibe esas olan borcun doğduğu tarihtir. Somut olayda, davacı alacaklı idare borçlu hakkında 1997-1999 dönemine ait vergi alacağı nedeniyle 2002 yılında takip başlatmış ve ödeme emri 30.09.2002 tarihinde tebliğ edilmiştir. Buna göre borcun doğumu 1997-1999 yılına ait vergi borcunun yasa uyarınca ödeme zamanı olup ilk tasarruf ise bundan sonra 30.05.2000 tarihinde yapılmıştır. Mahkemece,işin esasına girilerek, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....

              Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmesi nedenleri ile .....’nin muvazaalı işlemin tarafı kabul edilmesi hatalıdır. Muvazaalı işlemin tarafı olduğundan davacının sadece baştan itibaren ... Genel Müdürlüğü işçisi olduğunun kabulü gerekir. İzmir’de ulaşım hizmetlerinin ..... tarafından yerine getirilmesi nedeniyle davacının husumette yanılarak davayı ... Genel Müdürlüğü yerine .....’ne yönelttiği, hasımda yanılmanın kabul edilebilir nitelikte olduğu anlaşılmakla dava dilekçesi ... Genel Müdürlüğü’ne tevcih edilerek yargılamaya onun hakkında devam edilmelidir. Mahkemece davacının davalı ....’un taraf olduğu toplu iş sözleşmelerinden yararlanması için gerekli diğer koşulların mevcut olup olmadığı ile talep ettiği alacaklara hak kazanıp kazanmadığı ayrıca değerlendirildikten sonra sonucuna göre davacının talepleri hakkında karar verilmelidir. Eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeye dayalı kararın bozulması gerekmiştir....

                'nün 2014/4471 esas sayılı dosyası üzerinden takibe başlanıldığını, ancak müvekkil bankanın alacak hakkını sürüncemede bırakmak amacıyla akrabası veya yakını davalı ile muvazaalı bir borçlanma oluşturup kendisi hakkında tarsus 1. İcra Müd.'nün 2013/2918 esas sayılı icra takibini başlattırdığını, maaşına haciz koydurarak müvekkili bankayı zarara uğrattığını, bu takibin muvazaalı olduğunu, be nedenlerle tarsus 1 İcra Müd'nün 2013/2918 esas sayılı icra takibinin muvazaa nedeni ile iptali ile müvekkil bankaya ait ve maaş haczinde 2. Sırada bulunan dosyalarının 1. Sıraya konulmasına, karar tarihinden itibaren haciz kesintilerinin 1. Sıra olarak Mersin 5. İcra Müd'nün 2014/4471 esas sayılı dosyasına ödenmesine, yargılama harç ve giderleri ile ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

                Mahkemece, bu davanın görülebilmesi için davacının hukuki yararının olması gerektiği, bunun içinde mal rejiminin tasfiyesine ilişkin olarak Aile Mahkemesi'nde görülen dava neticesinde alacak hakkında verilen kararın infazı aşamasında davalının alacak miktarını karşılayacak malvarlığının bulunmaması halinde doğacağından ve taraflar arasındaki mal rejimi tasfiyesi henüz sona ermemiş ve mal rejiminden kaynaklı davacı lehine doğmuş bir alacak hakkı bulunmadığı davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığından bahisle, davanın 6100 sayılı HMK 114/1-h uyarınca dava şart olduğundan usulden reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava BK'nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkindir. BK'nun 19. maddesine göre dava açılabilmesi için davacının İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasından farklı olarak davacının kesinleşmiş bir alacağının varlığı ön koşul değildir....

                  UYAP Entegrasyonu