İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; Tasarrufun iptali davalarında genel yetkili mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu, dava konusu muvazaalı işlemin dayanağı kıymetli evrak olsa da dava konusu tasarrufun hukuki mahiyetine bakılmaksızın görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu, Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatlarına göre de tasarrufun iptali davasında işleme alınacak hususun, borçlu ya da hak sahibi üçüncü kişi arasındaki işlem olduğu, borçlu ya da hak sahibi ile 3. Kişi arasındaki işlemin, müvekkili şirketi alacak hakkından mahrum etmek amacıyla yapılan muvazaalı işlem olduğundan bu işlemin iptal edilmesi amacıyla açtıkları davada görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu belirtilerek kararın kaldırılması talep edilmiştir. Dava, Türk Borçlar Kanunu’nun 19. maddesi (Borçlar Kanunu’nun 18. maddesi) kapsamında muvazaa hukuksal nedenine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir....
Dava BK’nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkindir. HMK'nin 33.maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden doğru bulup uygulamakla sorumludur. Davacı vekili, dava dilekçesinde davalılar arasında yapılan danışıklı satış işleminin iptali istemiştir. Dava dilekçesindeki açıklamalarda İİK’nun 277.maddesinden bahsetmiş ise de konu bölümünde davanın TBK’nun 19.maddesinin göndermesi ile İİK’nun 283.maddesinin uygulamasını istediğini, yargılama sırasında verdiği 27.08.2014 tarihli yazılı açıklamalarında da davanın TBK 19. maddesine dayanarak açtıklarını açıkça belirtmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, BK'nun 19. maddesine dayalı olarak davalılar arasında yapılan muvazaalı işlemin iptali isteminden ibarettir. Talep ise; tasarrufa konu taşınmaz üzerine ilk derece mahkemesince konulan 02.02.2022 tarihli ihtiyati haciz kararına yönelik yapılan itirazın reddi kararına yönelik davalı vekilinin istinaf başvurusudur. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları zarara uğratılanlar, tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Çünkü, danışıklı olan bir hukuki işlem haksız eylem niteliğindedir. Muvazaalı muamele (danışıklı işlem) ile hakkın zarar gördüğünün benimsenebilmesi için danışıklı işlemde bulunandan bir alacağın olması ve bu alacağın ödenmesini önlemek amacıyla danışıklı işlemin yapılması gerekir. Satışın danışıklı olduğu kanıtlanırsa davacı, satışa konu edilen maldan alacağını almak için yararlanabilecektir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi SAYISI : 2020/68 E., 2021/19 K. HÜKÜM/KARAR : Reddine Taraflar arasındaki muvazaalı işlemin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; muris ...'nun 29.12.2008 tarihinde vefat ettiğini, murisin geride kalan yasal mirasçılarının çocukları ..., ... ve davacı müvekkili ......, ..... (.......) olduğunu, 04.12.2009 tarihinde Sarıyer 2....
, banka hesaplarına haciz ve bloke işlenmediğini, menkul (ev) haczine gidilmediğini, yalnızca borçlu gözüken T4'ün maaşına haciz işlenmek suretiyle borcun tahsiline girişildiğini, muvazaalı takip çıkışı, istenilen faiz miktarı ve davalı/borçlunun asgari ücretle çalışıyor olması, dolayısıyla maaşından yapılacak tek cebri icra işlemi olarak başvurulan 1/4'lük kesintinin dosya borcunu yıllarca bitirebilmesinin mümkün olmadığını, maaş haciz işlemin gerçekle borcun tahsiline ilişkin olmadığının açık olduğunu, TBK m.19'a göre; "Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır.”...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki muvazaalı işlemin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalı borçlu şirket hakkında takip başlatıldığını, takibin semeresiz kaldığını, borçlunun dava konusu ... plakalı aracı 13.11.2013 tarihinde borçlu şirket yetkilisi ...'ın babası ...'ye sattığını belirterek, muvazaalı işlemin iptalini talep etmiştir. Mahkemenin, verdiği görevsizlik kararı Dairemizin 20.03.2014 tarih 2014/3659 Esas 2014/3866 karar sayılı ilamı ile bozulmuş, bozma sonrasında davacı tarafından aciz belgesi sunulmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava BK'nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali davasına ilişkindir....
D)İSTİNAF NEDENLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece eksik ve hatalı incelemeye dayalı olarak davanın reddedildiğini, murisin tüm mal varlığını ömür boyu bakım için sözleşmeye konu etmesinin hukuki ve insani olmadığını, insan ömrü dikkate alındığında iptali istenen taşınmazların değeri ile yaşam boyu bakım sağlanabileceğini, yapılan işlemin muvazaalı ve mal kaçırma amaçlı olduğunu, murisin Bağ-Kur emeklisi olup, eşinden de SGK'dan maaş aldığını, kimsenin maddi desteğine ihtiyacı olmadığını, bilirkişi raporunda hatalar bulunduğunu, murisin Alzheimer hastası iken hiç bir doktor raporu almadan işlem yaptığını, işlemin murisin gerçek iradesini yansıtmadığını, raporda gösterilen değerlerin düşük olduğunu beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını, yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....
Aile Mahkemesi ise, açılan davanın davacının dayanağının muvazaalı işleme dayalı satışın iptali olup görevli mahkemenin Aile Mahkemesi olmadığı, genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı vermiş, her iki karar da istinaf edilmeksizin kesinleşmiş olduğundan dosya merci tayini için dairemize gönderilmiştir. Dosyadaki bilgi, belgeler ve anlatımlara göre dava, katılma alacağına ilişkin olmayıp TBK 'nın 19. maddesinde düzenlenen muvazaalı işlemin iptali iddiasına ilişkindir. O halde, uyuşmazlığın genel görevli mahkeme olarak Asliye Hukuk Mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerekir. Bu nedenle, davaya bakmakla görevli ve yetkili mahkemenin Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşıldığından 6100 sayılı HMK'nın 21, 22 ve 23. maddeleri gereğince Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin yargı yeri olarak belirlenmesine ve dosyanın yargı yeri olarak belirlenen mahkemeye gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, TBK 19.maddesine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali davaları 6098 sayılı TBK 19'a ve İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılabilir. Somut olayda; davacı vekilinin, davalılar arasında yapılan tasarrufun muvazaalı yapıldığı iddiasıyle iptalini talep ettiği, yerel mahkemece yapılan yargılama sonunda; muvazaalı olduğu iddia edilen takibin kasım 2015 tarihinde başlatıldığı, davanın 5 yıl içinde açıldığı, ön koşulların oluştuğu, davalı tarafından iptali istenen tabibe dayanak kambiyo senedinin dayanağının ispatlandığı, banka havalesinin açıklamasında borç ve ödünç yazdığı anlaşıldığından davanın reddine karar verildiği, verilen kararın davacı vekili tarafından istinafa taşındığı görülmüştür. ** Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur....
Bozmadan sonra mahkemece, iddianın ileri sürüş biçimine göre davanın yasal dayanağının Borçlar Kanunu'nun 19.maddesi olduğu muvazaya dayalı tapu iptali tescil davası olduğu, son maliklerin davanın tarafı olmasının yeterli olduğu ve davalıların taşınmazı muvazaalı olarak satın aldıklarının ispatlanmadığı gerekçesi ile davanın reddi yönünde direnme kararı verilmiştir. Dairemizce yeniden yapılan değerlendirme sonucu, davacının talebinin ileri sürülüşe göre BK'nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkin olduğu ve davanın esası yönünden davalı ...'ya yapılan satışın muvazalı olduğunun ispatlamadığının anlaşıldığıdığı ancak davalı ...'a yapılan hisse satışının borçlu konumundaki ...'...