Dava, Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemlerin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı işlemin iptali istemine ilişkindir. Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK'nın 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu açık olup mahkemenin bu açıklığa rağmen İİK'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılan tasarrufun iptali davası olarak nitelemesi isabetli değildir. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar....
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davacı tarafın dava dilekçesi içerikleri dikkate alındığında hem aile konutu hukuksal nedenine dayalı (TMK,194), hem de muvazaa hukuksal nedenine dayalı (TBK,19) tapu iptal ve tescil talebinde bulunduğu, taşınmazın aynından kaynaklı dava açtığı anlaşılmaktadır. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesi, Türk Medeni Kanununun ikinci kitabından, üçüncü kısım hariç olmak üzere, (TMK md. 118- 395) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesinde bakılacağını hükme bağlamıştır. TMK'nın 194.maddesine dayalı tapu iptal ve tescil davasında Aile Mahkemeleri görevlidir. TBK'nın 19.maddesine dayanılarak muvazaa sebebiyle açıldığına göre, muvazaa iddiasına dayalı tapu iptali ve tescile yönelik istek bakımından uyuşmazlığın çözüm yeri genel muvazaa kapsamında HMK'nun 1 ve devamı maddeleri uyarınca Asliye Hukuk Mahkemeleridir....
Dava BK'nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere ve bozmaya uygun olarak karar verilmiş bulunmasına göre davalılar vekilinin aşağıda yazılı bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-BK'nun 19.maddesine dayalı olarak açılan davada, davacının amacı alacağını tahsil etmek olduğundan davanın kabulü halinde İİK'nun 283. maddesinin kıyasen uygulanarak tapunun iptali ve tesciline gerek olmadan alacak ve ferileri ile sınırlı olarak satış isteme yetkisi verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Ne varki, yapılan yanlışlığın giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK'nun 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanması gerekmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/725 Esas sayılı dava dosyasının sonucunun beklenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuş, bozmadan sonra davanın kabulü ile taşınmazın tapusunun iptali ile davalı ... adına tesciline karar verilmiş; hüküm, ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava BK'nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere ve bozmaya uygun olarak karar verilmiş bulunmasına göre davalı ...'in aşağıda yazılı bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-BK'nun 19. maddesine dayalı olarak açılan davada, davacının amacı alacağını tahsil etmek olduğundan davanın kabulü halinde İİK'nun 283.maddesinin kıyasen uygulanarak tapunun iptali ve tesciline gerek olmadan alacak ve ferileri ile sınırlı olarak satış isteme yetkisi verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....
nun 277 ve devamı maddelerine göre tasarrufun iptali olmadığı takdirde TBK'nın 19.maddesine dayalı muvazaalı işlemlerin iptali isteğine ilişkin olduğunu, bu tür davalarda görevli mahkemenin genel mahkemeler olduğunu, ikame edilen davanın aile hukukundan kaynaklanan bir dava olmayıp borçlunun alacaklılarının icra takibini karşılıksız bırakmak amacı ile yaptığı tasarrufun iptaline yönelik olduğundan uyuşmazlığın bu niteliği itibarı ile aile mahkemesi değil genel mahkemelerin görevli olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. HMK'nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda; Somut uyuşmazlıkta davacı vekili, dava dilekçesinde davalılardan T3'nın davacının, boşandığı eşi olduğu, davalı Yusuf'un evlilik içerisinde alınan taşınmazları muvazaalı olarak davalılara devir ettiği iddiası ile İİK'nın 277 vd. maddeleri, olmadığı takdirde HMK'nın 19....
Dava BK'nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işemin iptaline ilişkindir. HMK'nin 33.maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur. Somut olayda, dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla BK'nun 19 dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkindir. Öte yandan davacı tarafından aynı davalılar aleyhine aynı taşınmazla ilgili olarak tasarrufun iptali istemi ile ......
D)İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın TBK 19 maddeye göre muvazaa nedenine dayalı tasarrufun iptali davası olduğunu, bu davalarda İİK'nın tasarrufun iptali davalarındaki hükümlerin kıyasen uygulandığını, bu davalar için özel yetkili yada görevli mahkemenin belirtilmediğini, görev ve yetki yönünden genel hükümlere tabi olduğunu, davanın ticari dava olmadığını, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu, görevsizlik kararının yerleşik içtihatlara açıkça aykırı olduğunu beyanla görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. E)DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, TBK'nın 19.maddesine dayalı muvazaalı tasarruflun iptali ile cebri icra yetkisi verilmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince görevsizlik nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir....
Davalılar, haksız açılan davanın reddini savunmuştur, Mahkemece, iptali istenilen işlemin, borcun doğumundan önce yapıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, anılan kararı davacı vekili temyiz etmiş ve istem dairemizin 25.01.2016 tarih 2014/8812 Esas ve 2016/921 Karar sayılı ilamı ile temyiz dilekçesinin süresinde olmadığından bahisle reddine karar verilmiş, davalı alacaklı vekili tarafından anılan kararının hatalı olduğundan bahisle karar düzeltme isteminde bulunulmuştur. Dosyanın yeniden incelenmesi sonucunda, temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldığından esasına girilmiştir. Dava BK’nun 19.maddesine dayalı olarak açılan mavazaalı işlemin iptali istemine ilişkin olup yazılı yargılama usulüne tabidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 137-147 maddelerinde belirtildiği üzere yazılı yargılama usulünde ilk derece yargılaması beş aşamadan oluşmaktadır....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Davanın aynı zamanda TBK 19 maddesi gereğince açılmış muvazaalı işlemin iptali davası olduğundan ihtiyati tedbir kararı verilebileceğini, tasarrufun iptali davalarında İİK 281/ll cümlesi gereğince ihtiyati tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz kararı verilebileceği gibi TBK 19 madde gereğince açılmış davada Yargıtay kararları ışığında ihtiyati tedbir kararı, ihtiyati haciz hükmünde olması nedeniyle 03.11.2022 tarihli ihtiyati tedbire itirazın kabulü ile tedbirin kaldırılmasına yönelik kararın kaldırılmasını istinaf yolu ile talep etmiştir....
Bu hali ile, davanın terditli açıldığı, talebin TBK.nun 19 maddesi muvazaa hükümlerine dayandırıldığı açıktır. Dava, TBK 19 maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali ile, İİK 277 maddesine dayalı tasarrufun iptali davası olup, bu tür davalar sonucu verilen hüküm ve kararları inceleme görevi, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, Hukuk Daireleri arasındaki iş bölümünü belirleyen ve 01/09/2020 tarihinden itibaren uygulanması gereken, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun 25/06/2020 tarih ve 564 sayılı kararı uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, 1. Hukuk Dairesi'nin görev alanına girdiği anlaşıldığından, aşağıdaki şekilde görevsizlik kararı verilmiştir....