Dava İİK’nın 277 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davacı tarafından borçlu ve 3. kişi aleyhine taşınmazın satışına yönelik olarak açılan tasarrufun iptali davasının kabul ile sonuçlanıp Yargıtay 17....
Mahkemece, dava tasarrufun iptali davası olarak değerlendirilmiş, tasarrufun iptali davası için gerekli şartlar oluşmadığından davanın reddine karar verilmiş olup hüküm, davacılar vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmiştir. Mahkemece yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Dava, BK’nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkindir. HMK'nin 33. maddesine göre hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hakime aittir. Dava dilekçesindeki açıklamalarda TBK 19. maddesine dayanarak açtıkları anlaşılmaktadır. Davacı kendisinin alacağını akim bırakan bir işleme karşı, BK 18.(yeni 19.) maddeye dayalı olarak bir dava açabilir....
nun 22 yıl önce evlendiklerini, her ikisinin de doktor olup tasarrufta bulunarak çok değerli üç adet taşınmaz satın aldıklarını, daha sonra eşler arasında geçimsizlik başladığını ve davacının evden uzaklaşarak ailesinin yanına sığınmak zorunda kaldığını, davacı tarafından davalı aleyhinde boşanma davası açıldığını ve tüm taşınmazlar tapuda davalı eş adına kayıtlı olduklarından çok kısa aralıklarla muvazaalı şekilde elden çıkarıldığını öğrendiklerini, dava konusu olan Üsküdar 70 ada 140 parseldeki 18 nolu mesken niteliğindeki konutun, davalı ... tarafından diğer davalı kardeşi ...'ya satıldığını, bu devrinin gerçek bir satış olmayıp muvazaalı olduğunu belirterek davalı ...'ya yapılan tasarrufun iptali ve taşınmazın davalı ... adına tescili doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir....
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 18. maddesinde düzenlenen biçimi ile dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine mi yoksa İİK’nın 277 vd. maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine mi ilişkin olduğu, burada varılacak sonuca göre mahkemece davanın hak düşürücü süre yönünden reddine dair verilen kararın yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. III. GEREKÇE 12. Dava; mahkemece, İİK’nın 277 vd. maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilmiştir. Özel Daire ise, davanın, mülga 818 sayılı BK’nın 18. maddesinde düzenlenen biçimi ile muvazaa iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğunu belirtmiştir. Bir davada öne sürülen maddi olguların hukuki nitelendirmesini yapmak ve uygulanacak yasa maddelerini belirlemek hâkimin doğrudan görevidir....
TBK’nın 19. maddesinde açıkça vurgulandığı üzere bu davanın amacı, tarafların gerçek ve ortak iradelerinin esas alınmasını temindir, bu ise hukuka aykırı işlemin iptali ile mümkün olabilecektir, hâlbuki tasarrufun iptali davasının koruduğu hukuki yarar alacağın tahsili ile sınırlıdır. Aksi takdirde İİK’da düzenlenen tasarrufun iptali davasını açabilmek için aranan şartların bir anlamı kalmayacaktır.Ayrıca belirtmek gerekir ki bu şekilde bir yorumda Yargıtay 1., 4. ve 15. Hukuk Dairelerinin içtihatlarında yer verildiği üzere, kişinin seçimlik hakkı elinden alınmamaktadır. Kişi, sonucu belli olduğu hâlde icra yolunu kullanmaya, aciz vesikası almaya zorlanmamakta, doğrudan genel muvazaa davası açabilmektedir. Ancak bunun sonucunda ulaşılacak sonuç da işlemin hükümsüz hâle gelmesidir ki bu da ancak tapunun iptali ile borçlu üzerine geri dönmesi ile olacaktır....
Mahkemece, İİK.nun 278. maddesinde öngörülen 2 yıllık sürenin "iptale tabi tasarrufun sınırını gösteren süre” İİK.nun 284 maddesindeki 5 yıllık sürenin ise “hacizden veya acizden önceki 2 seneyi geçmeyen ve iptale tabi olan tasarrufların dava açma süresi" olduğu, somut olayda ise tasarrufun tarihinin 08.08.2012, davacının geçici aciz vesikası niteliğindeki haczinin 01.07.2015 olduğu anlaşıldığından, hak düşürücü süre nedeni ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İİK'nun 284. maddesi gereğince tasarrufun iptali davasının batıl tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren beş yıl içinde açılması gerekir. Anılan süre hakdüşürücü süre olduğundan mahkemece davanın süresinde açılıp açılmadığı re'sen araştırılmalıdır. Somut olayda tasarruf 08/08/2012 tarihinde yapılmış, dava ise 14/05/2015 tarihinde açılmıştır....
taşınmazın satış işleminin muvazaalı olduğunun tespiti ile taşınmazın haciz ve satışını isteyebilmelerine, iddialarının kabul edilmemesi halinde tasarrufun iptali ile satışa konu taşınmaz üzerinde taraflarınca icra takibindeki alacak ve tüm ferileri hakkında haciz isteme yetkisinin tanınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı şirket vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalı borçlu ...'un bir dönem müvekkili şirketin avukatlığını yaptığını, şirket adına yapılan tahsilatların ödenmemesi nedeniyle davalı borçlu ... aleyhine açılan alacak davasının kabulü üzerine ... takibi başlattıklarını, alacaklılardan mal kaçırma amacı ile davalılardan ...'in davalı borçlu ... aleyhine muvazaalı takip yaptığını belirterek, muvazaalı takibin iptaline karar verilmesini istemiştir....
Dava, İİK'nun 277.vd.maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali davalarında kural olarak tasarrufun iptal edilebilmesi için borcun doğum tarihinin iptali istenilen tasarruf tarihinden önce olması gerekir. Somut olayda davacı alacaklı Konya 13.İcra Müdürlüğü'nün 2010/6867 sayılı dosyası ile icra takibine girişmiş olup takibin dayanağı olduğu anlaşılan senedin keşide tarihi 18.02.2010'dur, başka bir anlatımla borcun doğum tarihi 18.02.2010'dur. Bu husus borcun dayanağını oluşturan aynı tarihli kredi sözleşmesinden de anlaşılmaktadır. Davaya konu edilen taşınmaz ise borçlu tarafından davalı üçüncü kişi A. K.'e 27.01.2010 tarihinde satılmıştır. Bu durumda tasarruf tarihi borcun doğum tarihinden önce olduğundan davacının davasının reddine karar verilmesi gerekirken bu husus gözden kaçırılarak davanın kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin görevsizliğine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalı ...'nın müvekkiline olan borcu nedeniyle hakkında yaptıkları ... takibi sırasında alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile muvazaalı olarak eşi olan ...'ya tedbir nafakası bağlattığını öne sürerek yapılan muvazaalı nafakanın iptalini veya indirilmesini talep etmiştir. Davalılar davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece davanın İİK.nın 277 ve devamı maddelerinde yazılı tasarrufun iptali isteğine ilişkin olması nedeniyle mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....