Maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkindir. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3. kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3. kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesini önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın aracın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1- 2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının aracın haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... ve ...vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve ... aleyhine 26/04/2013 gününde verilen dilekçe ile muvazaa nedeniyle tapu iptal ve tescil istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 11/06/2015 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, muvazaa nedeniyle tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir....
Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir....
maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. TBK'nun 19 muvazaa hukuksal nitelemesine dayalı davalarda ise; 3. kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK'nın 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir....
Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar. Bu sebeple kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Somut olayda; davacı tarafın davalı ... İnşaat Hakl. Tur. Pet. Ür. Kimyevi Mad. San ve Tic. Ltd....
İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; Danıştay Onuncu Dairesinin 23/05/2019 tarih ve E:2019/4114, K:2019/4380 sayılı bozma kararına uyularak, davalı idarece muvazaa şüphesi nedeniyle yapılan ve yaptırılan araştırma ve incelemeye dayalı olarak muvazaa bulunduğu değerlendirmesiyle davacının eczane nakil talebi reddedilmiş ve söz konusu işlem hakkında iptal kararı verilmiş ise de, söz konusu iptal kararının, davacı hakkında tesis edilen işlemin şüpheden uzak somut bilgi ve belgelerle ortaya konulamadığı, başka bir deyişle davalı idarenin mevcut tespitlerinin muvazaalı işlemin varlığını kanıtlamaya yeterli olmadığı gerekçesiyle verildiği, buna göre muvazaa iddiasından kaynaklanan olayın maddi ve hukuki yönü ile işlemin iptal sebepleri dikkate alındığında, ortada idarenin tazmin sorumluluğunu gerektirecek nitelikte ve ağırlıkta bir hizmet kusuru bulunmadığı, tazminat verilebilmesi için gerekli şartlar oluşmadığı gerekçesiyle davalı idarenin istinaf başvurusunun kabulü...
Davalı ... vekili, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, 2002-2007 yılları arasında müvekkilinin davalı ... ile birlikte yaşadığını, 2004 doğumlu coçukları olduğunu, dava konusu taşınmazın aile konutu olmadığı gibi, davacının katkısının da bulunmadığını, evin 120.000 Euro karşılığı aldığını, 80.000 TL'lik tadilat yaptırdığını,eldeki davanın davalılar arasındaki husumet nedeniyle açıldığını belirterek reddini savunmuştur. Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre; davanın BK'nun 18 maddesi gereğince açılmış muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkin olduğu, davacı ve davalı ...'nin halen evli olduğu, henüz boşanma davası ve mal tasfiyesinden doğan katkı payı katılım alacağı davasının da açılmadığı, uyuşmazlığın çözüm yerinin Aile Mahkemesi olmayıp dava değerine göre genel Mahkemelerin görevli olduğu gerekçesiyle davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, davaya bakmaya ......
Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK'nun 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK’nın 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir....
Davacı, kök muris ...’in, mirasbırakan annesi ...’tan mal kaçırmak amacıyla maliki olduğu 430 ada 2, 431 ada 2, 504 ada 1 ve 2 ile 522 ada 6 ve 9 sayılı parselleri davalı oğlu ...’e, 430 ada 3, 431 ada 4, 504 ada 1 ve 522 ada 8 sayılı parselleri davalı oğlu ... ...’e, 430 ada 4, 504 ada 1 ve 522 ada 2 sayılı parselleri davalı oğlu ...’e, 522 ada 2 sayılı parseli de davalı kızı ... ..’e satış yoluyla devrettiğini, gerçek amacın bağış olduğunu, temlikin muvazaa nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürerek çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescilini, olmadığı takdirde tenkisini istemiştir. Davalılar, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, muris ...’un dava dışı mirasçısı olduğu ve davacının miras payı oranında iptal ve tescil davası açamayacağı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı tarafından temyiz edilmiştir....
Böylece, davalı idarelerce muvazaa şüphesi nedeniyle yapılan ve yaptırılan araştırma ve incelemeye dayalı olarak muvazaa bulunduğu değerlendirmesiyle davacının ruhsatnamesi iptal edilmiş ve söz konusu işlem hakkında iptal kararı verilmiş ise de, söz konusu iptal kararının, davacı hakkında tesis edilen işlemin şüpheden uzak somut bilgi ve belgelerle ortaya konulamadığı, başka bir deyişle davalı idarenin mevcut tespitlerinin muvazaalı işlemin varlığını kanıtlamaya yeterli olmadığı gerekçesiyle verildiği ortadadır. Buna göre muvazaa iddiasından kaynaklanan olayın maddi yönünün somut bilgi ve belgelerle ortaya konulmasındaki güçlük, bu iddianın ortaya konulmasındaki bilgi ve belgelerin son derece yoruma açık olması ve işlemin iptal sebepleri dikkate alındığında, ortada idarenin tazmin sorumluluğunu gerektirecek nitelikte ve ağırlıkta bir hizmet kusuru bulunmadığından tazminat verilebilmesi için yukarıda belirtilen şartların oluşmadığı görülmektedir....