Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusunun reddine ilişkin kararın Dairemizin 11/06/2020 tarih ve E:2019/11853, K:2020/1036 sayılı kararı ile bozulması üzerine, bozma kararına uyularak, inceleme konusu olayda, muvazaa olduğu hususunun objektif bilgi ve belgelere dayandırılmadığı, başka bir anlatımla muvazaa iddiasının kanıtlanamaması karşısında, dava konusu işlemde hukuki uyarlık ve istinafa konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile Mahkeme kararı kaldırılarak dava konusu işlem iptal edilmiştir....

    Davacı bedelde muvazaa iddiasına dayanmış ve mahkemece bedelde muvazaa iddiası kabul edilmiştir. Kural olarak davacı, satış sözleşmesinin tarafı bulunmadığından bedelde muvazaa iddiasını tanık dahil her türlü delil ile kanıtlaması mümkündür. Keşif ile belirlenen bedel tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli olmayıp davacının diğer kanıtlarını doğrulamak bakımından önem taşımaktadır. Bu sebeple keşifte belirlenen bedelin tek başına muvazaa iddiası için yeterli görülmüş olması hatalı olmakla, taraflarca süresi içerinde bildirilmiş olan tanıkların dinlenerek davacının bedelde muvazaa iddiası değerlendirilmeli ve neticesine göre bir hüküm kurulmalıdır. Belirtilen deliller toplanmaksızın hüküm kurmaya elverişli olmayan mevcut delil durumu ve yazılı gerekçe ile hüküm kurulmuş olması hatalı olmakla davalının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

    ın ilk başta kendi adına olan tapunun devrini yaptıktan sonra bir daha devir silsilesi içerisinde yer almadığını, taşınmazın her defasında şeklen devredildiğini belirterek, muvazaa nedeniyle tapu kaydının iptali ile taşınmazın davalı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı ... vekili, taşınmazın alacak ilişkisinin doğduğu tarihten aylar önce şirketten alındığını, dava konusu tasarrufun borcun doğumundan önce gerçekleştiğini, aciz belgesinin bulunmadığını, iyiniyetli 3. kişi konumunda bulunduklarını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı ..., davaya cevap vermemiş duruşmada taşınmazın 22 yıl önce kendisine mirasen intikal ettiğini, 1989 yılında davalı ...'e devrettiğini, muvazaa iddiasını kabul etmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 09/03/2015 gününde verilen dilekçe ile muvazaa nedeniyle iptal istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalılardan ... aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine, diğer davalılar aleyhine açılan davanın reddine dair verilen 06/11/2015 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü....

        Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3 üncü kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3 üncü kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK'nin 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir....

        Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nun 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Bu durumda, 3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır....

        nedeniyle iptalini istemişlerdir....

          Ancak, İİK'nun 283. maddesinin kıyas yoluyla uygulanması durumu, TBK'nun 19. maddesine dayanılarak, muvaza nedeniyle açılan davanın niteliğini değiştirmez. Yani bu davayı tasarrufun iptali davasına dönüştürmez. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nun 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur....

          Muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı iptal davasında davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Ayrıca Muvazaa iddiası ile açılan tasarrufun iptali davaların zamanaşımına bağlı olmadan ileri sürülebilmektedir. Somut olayda davacı vekili eldeki davayı açıkça Türk Borçlar Kanunu'nun 19. maddesine dayalı olarak açmıştır. BK'nun 19.maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında İİK'nın 277. vd. maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan aciz belgesi şartı aranmaz....

          Noterliğinde 23.07.2008 tarihinde yapılan ölünceye kadar bakım akdiyle çekişme konusu taşınmazlarını davalı oğlu olan Cemil'e temlik ettiğini, murisin durumunun çok ağır olması sebebiyle bu durumda olan bir kimse ile yapılan sözleşmenin ahlaka ve adaba aykırı olduğundan geçersiz olduğunu, mirasçılardan mal kaçırmanın amaçlandığını ileri sürerek, sözleşmenin ahlaka ve adaba aykırılığı nedeniyle geçersizliğinin tespitine, aksi kanaatte olunması halinde muvazaa nedeniyle payları oranında iptal ve tescile veya tenkise karar verilmesi isteminde bulunmuşlardır. Davalı, davanın reddini savunmuştur....

            UYAP Entegrasyonu