Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacının iddiasına göre bu davadaki amacı alacaklarını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. İİK'nın 277. ve devamını izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Somut olayda mahkemece davanın İİK 277 ve devamında düzenlenen tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilerek davalı ... yönünden, borçlunun trafik kazasından 4 gün sonra tüm taşınmazlarını yakın akrabası olan davalıya gerçek değerinin çok altında satması nedeni ile iptali gerektiği gerekçesi ile davanın kabulüne, davalı ... yönünden ise davalının kötüniyetli olduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, BK'nın 18. maddesi gereğince muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olarak yapılacak değerlendirmede de davalı ...'...

    'ya satışına ilişkin muvazaalı olduğu kabul olunan işlemin davacı açısından iptaline ve davacı yönünden dava konusu taşınmaz üzerine cebri icra yetkisi tanınmasına,Muvazaa nedeniyle ipotek kurulmasına ilişkin tasarrufun, davacı bakımından iptaline, karar verilmiş; hüküm, davalı .... vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava, Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemlerin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı işlemin iptali istemine ilişkindir. Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre davanın niteliği itibarıyla TBK'nın 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu açıktır. Davacı vekili, dava dilekçesi ile hem davalı borçlu ...’nın oğlu davalı ...’ya sattığı taşınmaz yönünden 26/08/1999 tarihli satışın hem de davalı ...’nın anılan taşınmaz üzerine davalı .... lehine 17/10/2006 tarihinde koydurduğu 162.588,00 TL ipoteğin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....

      sebebi ile ikame edilen davalarda devir işlemi kesin hükümsüz olduğundan tasarrufun ne zaman yapıldığının öneminin olmadığını, TBK m.19 muvazaa hukuksal nedenine bağlı açılan tasarrufun iptali davalarında, tasarruf işleminin zamanının değil, tasarruf işleminin gerçek olup olmadığının incelenmesi gerektiğini, davalarının TBK m.19'a dayalı muvazaalı tasarruf işleminin iptali davası olduğunu ileri sürerek 05.10.2022 tarihli kararın kaldırılarak davaya konu taşınmazlar üzerine ihtiyati haciz tesis edilmesine, kararın infazı için dava konusu İstanbul 18....

      Davalı T3 vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça dosyaya sunulan haciz tutanaklarının, aciz vesikası hükmünde olmadığını, kaldı ki tasarrufun iptali istenen taşınmazda vekil edenin de mirastan gelen payı bulunduğunu, taşınmazın miras yolu ile intikal etmesi nedeniyle, taşınmazın başka bir yabancıya gitmemesi için davalı borçlu kardeşi T8 payını satın aldığını akabinde diğer bir mirasçı olan Ahmet Eroğuz'un da payını devraldığını dolayısı ile mal kaçırmak amacıyla yahut alacaklıyı uzrar kastıyla yapılan bir tasarrufun söz konusu olmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Diğer davalı ise yargılama oturumlarına katılmamış ve cevap vermemiştir....

      Dava, tasarrufun iptali istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK'nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dava; TBK'nın 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine, bu yöndeki talep kabul edilmezse İİK. 277 ve devamı maddelerine göre tasarrufun iptali istemiyle ve terditli olarak açılmıştır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 25/11/2019 tarih, 2017/5713 E. ve 2019/11080 K. sayılı kararında açıklandığı üzere; Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nın 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılırken, muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar....

      Hukuk Dairesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 02/06/2016 gününde verilen dilekçe ile muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın davalı ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, diğer davalılar yönünden kabulüne dair verilen 22/06/2018 günlü karara karşı davalılar ... ile ... vekilinin istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kabulüne dair verilen 28/11/2019 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalılar ... ile ... vekili tarafından istenilmekle dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali istemine ilişkindir....

        Mahkemece, davacıların davanın devamı sırasında taleplerinin öncelikle tasarrufun iptali yerinde görülmediği takdirde muvazaa hükümlerine dayandırdıklarını belirterek terditli talepte bulunmuşlar ise de dava dilekçelerinde böyle bir taleplerinin olmadığı sonradan bir ıslahta yapılmadığından talepleri yerinde görülmediği davanın İİK'nun 277 ve devamı maddelerine göre açıldığı, davanın görülebilmesi için gerekli aciz belgesinin sunulmadığından bahisle davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir....

          e devrettiğini, taşınmazın halen borçlu tarafından kullanıldığını belirterek davalılar arasındaki satış işleminin muvazaalı olması nedeniyle TBK'nun 18 ve 19 maddesi gereğince iptali ile İİK'nun 283.maddesi gereğince haciz ve satış yetkisi verilmesine, bu talebin kabul edilmemesi halinde satış tasarrufun iptali ile taşınmazın borçlu adına tesciline verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili, davanın İİK'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğunu, borçlu adına kayıtlı onbeş adet taşınmaz ve araç bulunduğundan aciz halinde olmadığını, davanın 5 yıllık hakdüşürücü süre içinde açılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur....

            Bu durumda, dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre davanın niteliği itibarıyla TBK'nın 19. maddesinde tanımlanan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince de tensip tutanağında davanın HMK'nın 118. ve devamı maddelerindeki hükümlere göre yürütülmesine karar verildiği, anılan maddenin ve devamındaki hükümlerin yazılı yargılama usulünü düzenleyen hükümler olduğu, tensip tutanağının diğer bentlerinin de bu usule ilişkin işlemleri işaret ettiği, yargılamanın da tensip tutanağındaki bu belirlemeye göre yürütülüp sonuçlandırıldığı, ön incelemenin yapıldığı 1. celsede isabetli olarak, davanın TBK 19. maddesine dayalı tasarrufun iptali davası olarak nitelendirildiği anlaşılmaktadır. Yargıtay (kapatılan)17....

            İşbu davanın konusunun 6098 sayılı TBK'nin 19. maddesi uyarınca açılmış muvazaa nedeniyle iptal davası olduğu ve davalı T8 Aykut Gıda Ambalaj Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'ndeki hisselerinin davalı T3'a devrinin muvazaalı olması nedeniyle iptali ile 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu madde 283 kıyasen uygulanarak, davacı T1 Mersin 8....

            UYAP Entegrasyonu