WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 22.02.2013 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 23.06.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı şirket vekili ve ihbar olunan ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Daval, önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı şirket vekili ile ihbar olunan ... vekili temyiz etmişlerdir. 1-Dava, ...'...

    Dava dilekçesinde dava İİK 277 ve devamı maddelerine göre ve BK 19 hükümlerine göre davanın değerlendirilmesi ile davanın kabulü talep edilmiştir. Mahkemece İİK.277 ve devamı maddeleri gereği şartları oluşan davanın kabulüne karar verilmiştir. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3. kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler....

    İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali davaları ile TBK'nun 19.maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayanan iptal davalarının yargılama usulleri, ispat vasıtaları ve dava şartlarının birbirinden farklı olması nedeniyle, ilk derece mahkemesince öncelikle görülmekte olan davanın hangi hukuksal nedene dayanıldığının, gerekirse davacı tarafın konuya ilişkin beyanı da alınarak açıkça tespit edilmesine çalışılması ve ondan sonra taraflar arasındaki uyuşmazlığın sonuçlandırılması gerekirken bunun yapılmamış olması hatalıdır. Ayrıca; gerek İİK.m.277 ve devamı madde hükümleri uyarınca açılmış tasarrufun iptali davalarında gerekse TBK'nın 19.maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayanılarak açılan iptal davalarında, davanın görülebilirlik şartlarından birisi alacağın varlığı diğer söyleyişle tasarrufta bulunan kişinin borçlu olması gereğidir....

    Bu hali ile, davanın terditli açıldığı, ilk talebin TBK.nun 19 maddesi muvazaa hükümlerine dayandırıldığı açıktır. Davalı T8 vekili, aciz belgesi ibraz edilmediğinden dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddini talep etmişse de Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarında BK. 19. Maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında hak düşürücü zamanaşımı süresinin uygulanmadığı ve İİK'nın 277 vd. Maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan aciz belgesinin muvazaaya dayanan iptal davalarında aranmadığı açıktır. Dava, TBK 19 maddesinden kaynaklanan muvazaaya dayalı tasarrufun iptali davası olup, bu tür davalar sonucu verilen hüküm ve kararları inceleme görevi, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, Hukuk Daireleri arasındaki iş bölümünü belirleyen ve 01/09/2020 tarihinden itibaren uygulanması gereken, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun 25/06/2020 tarih ve 564 sayılı kararı uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, 1....

    Defterinin incelemeye sunulmadığından raporumuzun 4.5 maddesinde bahsi geçen hisse devirlerinin pay defterine işlenip, işlenmediği tarafımızdan tespit edilmemekle birlikte ilgili hisse devirlerin Sayın Mahkemeniz tarafından pay defterine işlendiği yönünde karar verilmesi durumunda ise davaya konu pay devrine ilişkin davalı şirket'in 16.07.2019 tarih ve 2019/3 Karar sayılı Yönetim Kurulu kararının eşit işlem ilkesine ve dürüstlük kuralına aykırı olduğu bildirilmiştir....

      Dava, Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. 1-HMK'nin 33.maddesine göre Hakim, Türk Hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur. Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK'nın 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir....

        Davalı yazılı sözleşmeyi doğrulamakla birlikte bu miktar ücret ödenmesi üzerinde bir anlaşma olmadığını, imzanın kendisine ait olmadığını aksi halde bile, sözleşmenin kandırılarak imzalandığını, masraf adı altında 50.000 TL ödendiğini, üstelik işin tamamlanmadığını, bir kısım taşınmazlarda hisse devirlerinin tamamlanmadığını, ayrıcı dava dışı bir taşınmazla ilgili olarak davacının sattığı taşınmazın bedelini kendisine ödemediğini savunmuştur. Taraflar arasında imzalanan sözleşmedeki davalı imzasının davalı tarafa ait olduğu Adli Tıp Kurumundan alınan rapor ile sabittir. Davalı, bu sözleşmede yazılı işler için davacıya ödeme yaptığını yasal delillerle ispatlayamamıştır. Sözleşme içeriğinde, davalıya murisinden kalacak olan taşınmazların intikal ve hisse devirlerinin davalı adına vekil sıfatıyla davacı tarafından yapılması karşılığı ... bedeli ve masraf olarak 48.015 TL ödenmesi kararlaştırılmıştır....

          nın 277 ve devamı maddeleri gereğince iptali ile cebri icra yetkisi verilmesine, bu talepleri yerinde görülmez ise tasarrufun TBK.'nın 19. Maddesine göre iptalini karar verilmesi talep edilmektedir. Davacı tarafça terditli olarak TBK.'nın 19. Maddesine göre tasarrufun iptali talebinde bulunulduğundan öncelikle ilk talep olan İİK.'nın 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davası ile ilgili değerlendirmenin yapılması gerekmektedir. İİK.'nın 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davaları ile ilgili olarak dairemizin görevi yoktur. Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi'nin 01/09/2022 tarihinden itibaren geçerli 1047 sayılı İş Bölümü Kararı gereği, 3. Hukuk Dairesi iş bölümünün 10. maddesinde; "İcra İflas Kanunu ve 6183 sayılı Kanun'dan kaynaklanan tasarrufun iptali davaları sonucu verilen hüküm ve kararlar ," şeklindeki düzenleme yer almıştır. Bu düzenleme karşısında istinaf talebini inceleme görevi Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3....

          , davacı ile T3 arasında yapılan ve diğer davalı şirketin sözleşmenin tarafı olması ve ödemeyi gerçekleştirmesi nedeniyle müdahil olduğu hisse devir sözleşmesinde aşırı yararlanma nedeniyle TBK'nun 28/1.maddesi uyarınca davalıların devir esnasında elde ettiği kazanımın bedeli ile davacıya verilen bedel arasındaki oransızlığın giderilerek aşırı yararlanma konusu olan bedelin faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir....

          Ticaret A.Ş. hisselerini davalı eski eşine muvazaalı olarak devrettiğini, yapılan devir işleminin muvazaa sebebiyle geçersiz olduğunu belirterek davacının miras payı (1/4) oranında bu devir işleminin iptali ile davacı adına şirket pay defterine kaydını ve ticaret siciline tescilini , olmadığı taktirde terditli olarak tenkise karar verilmesini istemiştir. Davacı taraf müteveffanın devrettiği payları üzerinde miras hakkına dayalı terekeyi ilgilendiren bir istekte bulunmaktadır. (Müteveffanın paylarının ve paylardan elde edilebilecek hakların aslında terekede kalması gerektiğini öne sürmektedir). Davacı, müteveffanın ölümünden evvel yaptığı hisse devirlerinin muvazaalı olduğunu, bu bağlamda tereke üzerinden miras payının zedelendiğini ileri sürerek hak iddia etmektedir....

            UYAP Entegrasyonu