Mirasçıları ..., ..., ..., ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Davacının eldeki davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir....
dayalı olarak TBK nun 19.maddesi kapsamında iptaline, icra takibine konu alacak ve fer'ilerini karşılamaya yetecek miktarda haciz konulmasına ve dava konusu taşınmazın davacı tarafından satışlarının istenebilmesi yönünde davacıya yetki tanınmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Gerçekten, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun TBK 19. maddesi hükmünde genel muvazaa düzenlenmiş olup, “…..tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır” hükmü getirilmiştir. Mirasçı sözleşmenin tarafı olmadığından sözleşmenin muvazaalı olarak yapıldığı iddiası her türlü delille kanıtlanabilir. Özellikle, resmi sicillere bağlı tutulan malların muvazaalı devrinde TBK'nın 19. maddesinin uygulanabileceği ve muvazaa iddiasının araştırılacağı yasal ve yargısal uygulama gereğidir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.05.2009 günlü ve 1999/4- 286 esas, 1999/293 karar sayılı kararında da aynı görüş benimsenmiştir. Dava muris muvazaası kapsamında değil TBK'nın 19. Maddesi kapsamında incelemek gerekmektedir. Tavşanlı 2.Noterliği'nin 02 Mayıs 2012 tarihli 4453 yevmiye numaralı Hisse Devri Sözleşmesi incelendiğinde; T9 Tic. Ltd. Şti.'...
Taraflarca tanzim edilen yazılı araç satış vaadi sözleşmesi araç satış sözleşmesinin ön sözleşmesi olması nedeniyle TBK 29. maddesi uyarınca ileride kurulacak araç satış sözleşmesinin şekline bağlı olup bu durumda satış vaadi sözleşmesinin Noterde yapılmamış olması nedeniyle geçersiz olduğu anlaşılmaktadır. Cezai şart; asıl borca ilişkin fer'i bir hak olup, geçersiz sözleşmelerde yer alan cezai şartlar da geçersizdir. Adi yazılı araç satış vaadi sözleşmesine dayanak taraflar birbirlerinden cezai şart isteyemezler....
(TBK m. 614 (BK) m. 514)). Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18))....
İlk Derece Mahkemesi tarafından; "Davacı tarafından davalıya ödenen bedelin TBK177. maddesi anlamında bağlanma parası mı, yoksa TBK 178....
Bu tür savunmaların kanıtlanması halinde BK.m. 18 uyarınca muvazaa sebebiyle geçerli kabul edilmesi mümkün olmayan satış vaadi sözleşmesine dayanılarak tescil hükmü kurulamaz. Ancak satış vaadi sözleşmesinin ödünç paranın teminatı olmak üzere düzenlendiği iddia edilerek iptali dava edilmiş veya açılan ferağa icbar suretiyle tescil davasına karşı böyle bir dava açılmışsa sözleşmenin iptaline karar verilmemelidir. Çünkü görünürdeki satış vaadi sözleşmesi muvazaa nedeniyle geçersiz olsa da bu sözleşme arkasında gizlenen alacak-borç ilişkisi bakımından hüküm ve sonuç meydana getirir. Bu gibi durumlarda mahkemece “satış vaadi sözleşmesinin verilen borç paranın teminatı olarak yapıldığının tespitine” karar vermekle yetinilmelidir. Somut olaya gelince; Davacı, davada dayanılan satış vaadi sözleşmesinin davalının oğluna verilen borç karşılığı teminat amacıyla düzenlendiğini, hakkındaki şikayet üzerine jandarmada verdiği 06.02.2009 tarihli ifadesinde kabul etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 03.03.2009 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi ve birleştirilen davada davacı vekili tarafından ise muvazaa nedeni ile satış vaadi sözleşmesinin iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine ve birleştirilen davanın ise kabulüne dair verilen 10.04.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, birleştirilen dava ise muvazaa nedeniyle satış vaadi sözleşmesinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davanın reddine, satış vaadi sözleşmesinin iptali isteğine ilişkin birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir....
Dava konusu ... plakalı traktörle ilgili temlike gelince; 01.04.1974 tarihli, ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, bizzat mirasbırakanın üzerinde tapuda kayıtlı olan taşınmazların mirasbırakan ya da vekili (temsilcisi) tarafından aslında bağış olduğu halde satış biçiminde temlik edilmesi durumunda uygulama olanağı bulur. Olay bu açıdan değerlendirildiğinde, dava konusu...plakalı traktörle ilgili temlikin anılan İçtihadı Birleştirme Kararı kapsamında mütalaa edilmesine olanak yoktur. Bir başka deyişle muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı trafik sicil kaydının iptali ve tescil isteğinde bulunulması mümkün değildir. Ancak; Türk Borçlar Kanununun 19. maddesi hükmünde genel muvazaa düzenlenmiş olup, “…..tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradelerinin esas alınması gerektiği” öngörmüştür. Sözleşmenin bu biçimde yapıldığı iddiası her türlü delille kanıtlanma olanağına sahiptir....
Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19. maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar....