TBK’nın 19. maddesine göre dava açılabilmesi için davacının kesinleşmiş bir alacağının varlığı ön koşul değildir. Ancak davacıların bu davayı açmakta hukuki yararı olması için davalıdan bir alacağının olması gereklidir. Bu halde davacının terditli taleplerinden öncelikle İİK 277 .madde koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi, aciz vesikası dışındaki diğer dava şartlarının oluşup oluşmadığının tespiti, davacı tarafça aciz vesikası sunulmaması durumunda bu kez terditli taleplerinden TBK 19 maddesi hükmüne göre Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek bulunmadığından diğer dava ön koşullarının tespiti halinde davanın esasına girilip TBK 19....
HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : İCRA TAKİBİNİN İPTALİ Yargıtaya Geliş Tarihi:18.02.2021 -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, dava; TBK.' nin 19.maddesine dayalı muvazaa nedeniyle senedin ve icra takibinin iptali istemine ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 23.01.2020 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 28.01.2020 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2020 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca bu davanın temyiz incelemesi Yargıtay 4.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 sayılı Kanun'un 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince dosyanın Yargıtay 4.Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 19/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
nun 19. maddesi kapsamında muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak açılmasına rağmen ilk derece mahkemesince İİK.'nun 276. maddesi kapsamındaki tasarrufun iptali davası olarak nitelendirildiği, kararın eksik inceleme ile verildiğini beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir. İSTİNAFA CEVAP : Davalılar vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; İİK.'nun 277 vd. maddelerinin kıyasen uygulanması gerektiği, aciz belgesi sunulmadığını beyanla istinaf talebinin reddini istemiştir. G E R E K Ç E Uyuşmazlık, TBK.'nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkindir....
Mahkemece, sözleşmeye konu taşınmazların farklı bedelde olmasına rağmen sözleşmede hepsinin aynı değerden belirlenmesinin sözleşmenin teminat amaçlı olarak düzenlendiğini gösterdiğini ve 6098 sayılı TBK’nun 19. maddesi uyarınca muvazaa nedeniyle geçerli bulunmayan sözleşmeye dayanarak tescil kararı verilmeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili ile davalılar vekili temyiz etmiştir. Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür....
A.Ş tarafından yapıldığını, artıştan herhangi bir kazanç elde etmeyip artış sebep gösterilerek satış sözleşmesinden dönülmesi açıkça menfaatler dengesini bozduğunu, davacının talebinin müvekkili tarafından anlaşmaya uygun bir şekilde zamanında tedarik edildiğini, hiçbir geçerli nedene dayanmaksızın işbu satış işleminden vazgeçildiğini, müvekkilinin operasyon maliyeti, satış primi mahrumiyeti, stok maliyetinden kaynaklanan zararları nedeniyle yapılan kesintinin usulsüz olmadığını bildirerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR Uyuşmazlık; araç satış sözleşmesinin iptali nedeniyle ödenen kaparo bedelinden yapılan kesintinin iade edilip edilemeyeceği hususuna ilişkindir....
HUKUKİ SEBEP, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava, TBK 19.maddesi uyarınca muvazaa sebebiyle tasarrufun iptali istemine ilişkin olup, istinafa konu olan karar yerel mahkemenin 05/09/2023 tarihli ihtiyati haciz kararına itirazın reddine dair ara kararıdır. Davacı, dava konusu taşınmazın dava dışı 3.kişilere devredilmesi nedeniyle davanın bedel davasına dönüştürülmesini ve dava konusu elden çıkartılan taşınmaz yönünden davalı Ayşegül Özmen adına kayıtlı menkul, gayrimenkul mallar ile 3.kişilerdeki hak ve alacaklar üzerine kıyasen uygulanacak İİK.md. 281/2 gereğince ihtiyaten haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiş, yerel mahkemece talebin kabulüne karar verilmiştir. Ara karar yukarıda açıklanan sebeplerle davalı T5 tarafından istinaf edilmiştir....
Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 01.04.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur....
Araç, ... tarafından 9.11.2004 tarihli noter satış sözleşmesi ile davalı ...'a, ... tarafından 21.2.2006 tarihli noter satış sözleşmesi ile dava dışı ... Müh. Ltd. Şti'ne satılmıştır. Mahkemece davalı ... adına yapılan 6.10.2004 tarihli tescil ile, ... tarafından ...'a yapılan 9.11.2004 tarihli satış sözleşmesinin ve davalı ... adına yapılmış tescilin iptaline karar verilmiş ise de dava konusu aracın son maliki 21.6.2006 tarihli noter sözleşmesi gereği dava dışı ... Müh. Ltd. Şti gözüktüğünden bu şekliyle hükmün infaz kabiliyeti bulunmamaktadır.O halde mahkemece İİK 282.maddesi kıyasen uygulanarak davacıya dava dışı 4.kişi ... Müh. Ltd. Şti'ni davaya dahil etmesi veya hakkında ayrı bir dava açması (ayrı dava açması halinde bu dosya ile ../......
E)DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin muvazaa nedeniyle iptali ile miras payları oranında davacılar adına tescili, tescil yapılmamış ise şerhin kaldırılması istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, karar davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir....
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; miras bırakan Turan Polat’ın 02/06/2013 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak davacı çocukları...,..,.... ile davalı oğulları ...,...ve dava dışı oğlu ...’i bıraktığı, miras bırakanın 5 parsel sayılı taşınmazının 71/100 payını 26/04/2011 tarihinde; kalan 29/100 payını ise 23/09/2011 tarihinde dava dışı ...’ye satış suretiyle devrettiği, taşınmaz üzerinde 15/11/2012 tarihinde kat mülkiyeti tesis edildikten sonra Zeki’nin 7 numaralı bağımsız bölümü davalı ...’a; 1 numaralı bağımsız bölümü miras bırakana 19/11/2012 tarihinde ; 8 numaralı bağımsız bölümü ise 27/11/2012 tarihinde davalı ...’a satış suretiyle devrettiği, davalı ...’ın 27/11/2012 tarihinde 43.000,00 TL bedelli 120 ay vadeli konut kredisi kullandığı ve miras bırakan adına temlik harici üç parça taşınmaz olduğu anlaşılmaktadır. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür....