"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, miras bırakanı ...’nin maliki olduğu 289 parsel sayılı taşınmazdaki payını 1961 yılında davalıların murisi Ayşe’ye satış göstermek suretiyle adına tescilini sağladığını, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, miras payı oranında tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemiştir. Davalılar, muvazaa koşullarının bulunmadığını, zamanaşımı süresinin geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, çekişme konusu taşınmazdaki temliki işlem nedeniyle muvazaa iddiasının dinlenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
a devrettiğini ileri sürerek muvazaa nedeniyle tapu kaydının iptali ile önceki malik diğer davalı eş .... adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı eş .... vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuş, diğer davalı ..... usulüne uygun tebligata rağmen yargılama oturumlarına katılmadığı gibi, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, tapu iptali ve tescil davasına yönelik isteğin reddine, alacağa ilişkin talebin kabulü ile 30.600,00 TL katkı payı ile 6.000,00 TL katılma alacağı olmak üzere toplam 36,600,00 TL'nin davalıdan alınmasına karar verilmesi üzerine, davacı vekili tarafından hükmün iptal ve tescile yönelik bölümü temyiz edilmiştir. Asıl dava, mal rejiminin tasfiyesi ile öncelikle katılma alacağı karşılığı olarak tapunun yarı payının iptali ile tescil, olmazsa alacak isteğine, birleşen 2010/418 Esas, 2010/1070 Karar sayılı dava dosyasında ise davalı eş ... .. tarafından diğer davalı....'...
"İçtihat Metni" Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Uyuşmazlık ve hüküm Türk Borçlar Kanununun 19. maddesine dayalı muvazaa nedeniyle tapu iptal ve tescil-olmadığında eşler arasındaki mal rejiminden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece tapu iptal ve tescil davası reddedilmiş, alacak davası kısmen kabul edilmiş, hüküm taraflarca her iki dava yönünden temyiz edilmiş bulunduğundan öncelikle, inceleme görevi Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 24.01.2014 tarihli 2014/1 sayılı iş bölümü kararı gereğince Yargıtay 17. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Yukarıda belirtilen sebeple dosyanın görevli Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi.02.06.2014(Pzt.)...
Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır. BK 19 muvazaa hukuksal nitelemesine dayalı davalarda ise; 3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir....
Davacı, satış sözleşmesinin tarafı bulunmadığından bedelde muvazaa iddiasını tanık dahil her türlü delil ile kanıtlaması mümkündür. Somut olayda dinlenen davacı tanıkları, davalı ile pay satanların pay bedelinin ödenmesine ilişkin bilgi ve görgüleri bulunmaksızın sadece dava konusu taşınmazın dönüm değerinin ne kadar olabileceği konusunda fikirlerini beyan etmişlerdir. Hükme esas alınan 24.11.2015 tarihli bilirkişi raporunda çekişme konusu payın değeri dava tarihi itibariyle 191.100,00 TL olarak tespit edilmiş, bu değer önalım bedeli olarak kabul edilerek davacıya depo ettirilmiştir. Keşif ile belirlenen bedel tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli olmayıp, davacının diğer kanıtlarını doğrulamak bakımından önem taşımaktadır. Davacı tanıklarının davalı ile pay satanlar arasındaki ilişkiye dair herhangi bir bilgileri olmaması nedeniyle bedelde muvazaa iddiası kanıtlanamamıştır....
İcra (Hukuk) Mahkemesinin 16.02.2011 gün ve 2010/1106 E., 2011/169 K sayılı kararı ile iptal edildiği, mahkemenin sıra cetvelini iptal gerekçesinin eldeki dosyanın da davacısı olan ... ... Taş. San. Tic. Ltd. Şti'nin alacaklı olduğu ... 3. İcra Dairesinin 2009/13598 sayılı takip dosyasının sıra cetvelinde gösterilmediği ve iptal üzerine düzenlenecek yeni sıra cetvelinde bu dosyanın da gösterilmesi gerektiğine ilişkin olduğu, bu iptal kararının özellikle hakkında muvazaa iddiası ileri sürülen davalı dosyasının durumunu, davacıların muvazaa iddialarını konusuz bırakacak şekilde değiştirmediği, dosya yeni sıra cetvelinde de birinci derecede olduğu ve davacıların muvazaa iddialarının devam ettiği, İptal kararı ile davacı dosyası sıra cetvelinden çıkartılsa ya da alt sıralara indirilse idi, o zaman eldeki dava bakımından da etki yaratacağı, Yargıtay da bozma kararında sırf bu nedenle davanın konusuz kaldığı ya da reddinin gerektiği tespitinin yapılmadığı, ... 3....
Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3 üncü kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3 üncü kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK'nin 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Muvazaa Nedenli İle Tapu İptal Tescil Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacı tarafından Borçlar Kanunu 19. madde kapsamında muvazaa nedeni ile tapu iptal tescil davası açıldığının, Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesi kapsamında aile konutuna ilişkin usulune uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığının ve mal rejimi kapsamında doğacak haklara ilişkin açılan muvazaa hukuki nedenine dayalı eldeki davada davacının subjektif hakkının bulunmadığından bahisle usulden red kararı verildiğinin anlaşılmasına göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın...
Ayrıca, iptal davası şahsi bir dava olup, İİK m. 284’te belirtilen sürede açılması gerekli olmasına karşın; muvazaa davası ayni bir dava olduğundan, muvazaa kanıtlanırsa dava konusu mal, borçlunun malvarlığından hiç çıkmamış hale gelir. Buna ilaveten muvazaa iddiasının zamanaşımına bağlı olmadan ileri sürülebileceği belirtilmelidir. Diğer bir fark da İptal davasında aciz hali (kesin ya da geçici aciz vesikası) aranmasına karşın muvazaa davasında ise borçlunun aciz halinde olması aranmamaktadır. Yukarıda da belirtildiği gibi kural olarak iptal davasına konu edilen tasarruflar, muvazaalı akitlerden farklı olarak hukuken geçerlidir. Başka bir ifade ile muvazaalı akitlerde, görülen akit değil tarafların gerçek iradelerine uygun bulunan akit tarafları bağlayıcı olduğu halde, İcra ve İflas Kanununun 277. ve bunu izleyen maddelerinde düzenlenen tasarruflar özel hukuk ilişkisi açısından geçerliliğini korumaktadır....
HUKUK DAİRESİ Dava, kesinleşmiş mahkeme kararı ile lehine tapu iptal- tescil kararı verilen taşınmazın kayıt maliki davalı tarafından diğer davalılara muvazaalı olarak devredildiği iddiasıyla açılan tapu iptal- tescil, olmazsa tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davalılar arasındaki temliki tasarrufu mutlak muvazaa nedeniyle geçersiz olduğu kabul edilerek davacı lehine tapu iptal- tescil kararı verilmiş, aynı yöndeki gerekçe ile istinaf başvurusu bölge adliye mahkemesince reddedilmiştir. Davanın bu niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 4. Hukuk Dairesinindir. Dosya, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin görevsizlik ilamı ile Dairemize gönderilmiş olduğundan, 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 sayılı Yasanın 21. maddesi ile değiştirilen 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 60/3 maddesi uyarınca temyiz incelemesini yapacak daire belirtilmek üzere dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na gönderilmesine, 25/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi....