Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 19/10/2022 NUMARASI : 2020/1086 ESAS, 2022/587 KARAR DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (TBK 19,İİK 277 Ve Devamı) KARAR : İDDİA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, vekil eden ile davalı şirket arasındaki ilişkiye istinaden daire karşılığı para verildiği ve 07/09/2015 tanzim tarihli 07/09/2016 vade tarihli senet düzenlenip borçlu tarafında vekil edene verildiğini, daireler yapılıp teslim edilmediğinden senedin icraya konulduğunu, takibin kesinleştiğini ve borçlu taşınmazlarına haciz konulduğunu, taşınmazların birleştirilmesi ile 27/11/2017 tarihinde haciz yenilenerek tekrar haciz konulduğunu, haciz devam ederken 30/03/2018 tarihinde haciz konulan taşınmazları hacizli şekilde T3'a satış yolu ile devrettiğini, 07/12/2018 tarihinde haciz yenileme talebinde bulunulduğunu ancak davalıya devir nedeni ile sadece 231 parsel sayılı bağımsız bölüm üzerine haciz konulduğunu, 26/02/2020 tarihli haciz tutanağı ve bilirkişi raporunun aciz vesikası hükmünde...

şartlara uygun olarak iptali, olmadığı takdirde TBK'nun 19. maddesi gereğince muvazaa nedeniyle iptali ve müvekkili bakımından dava konusu taşınmaz üzerinde alacak ve tüm fer’ilerine yeter miktarda cebr-i icra yetkisinin verilmesine karar verilmesini talep etmiştir....

Konunun aydınlatılması bakımından genel olarak 818 sayılı BK’nın 18. maddesinde (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 19) düzenlenen genel muvazaa ile 2004 sayılı İİK’nın 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarına değinilmesinde yarar bulunmaktadır. 818 sayılı BK’nın 18. maddesinde; (6098 sayılı TBK m. 19) “Bir akdin şekil ve şartlarını tayininde, iki tarafın gerek sehven gerek akitteki hakiki maksatlarını gizlemek için kullandıkları tabirlere ve isimlere bakılmıyarak, onların hakiki ve müşterek maksatlarını aramak lazımdır. Tahriri borç ikrarına istinat ile alacaklı sıfatını iktisabeden başkasına karşı, borçlu tarafından muvazaa iddiası dermeyan olunamaz.” hükmü ile genel muvazaa düzenlenmiştir. Bilindiği üzere “tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacı ile gerçek durumu onlardan gizleyerek kendi gerçek iradelerine uymayan ve kendi aralarında geçerli olmayan bir hususta anlaşmalarına” muvazaa ve bu şekilde yapılan işlemlere de muvazaalı işlemler denilir....

    Davacı vekilinin dava dilekçelerindeki açıklamalarına ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre, TBK'nın 19. maddesinde öngörülen genel muvazaa hukuksal sebebine dayalı olarak iptal talebinde bulunulduğu görülmektedir. İhtiyati tedbire ilişkin dosyada karar veren İstanbul BAM 9 HD 2018/3528-2018/1340 E.K. sayılı kararında da dava, bu şekilde nitelendirilmiştir. Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde öngörülen muvazaa hukuksal sebebine dayalı tasarrufun iptali davasında, davacının bu davadaki amacı, alacağının tahsili amacıyla danışıklı olduğunu ileri sürdüğü hukuki işlemin kendisi yönünden geçersizliğini sağlamaktır. Bu dava, borçlunun yaptığı tasarrufun gerçekte hiç yapılmamış olduğunun tespitini amaçlar. Muvazaa nedenine dayalı açılan davalarda aciz vesikası aranmaz, hak düşürücü süre de söz konusu değildir. Davanın kanıtlanması durumunda tapu iptal tescil talebinde bulunulsa dahi, kıyasen İİK 283. maddesi doğrultusunda karar verilir....

      İstinaf nedenleri; görülmekte olan dava TBK'nın 19.maddesi uyarınca muvazaa hukuksal nedenine dayanarak açılan iptal davası olduğu ve bu gibi davalarda herhangi bir hak düşürücü süre ya da zaman aşımı süresi mevcut bulunmadığı halde, yazılı biçim ve şekildeki gerekçeyle, ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması gerektiğine yöneliktir. Dava; ileri sürülüş biçimine göre TBK'nın 19.maddesinde tanımını bulan, muvazaa hukuksal nedenine dayanarak açılmış tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. Bilindiği üzere; tasarrufun iptali davaları, tasarruf konusu malların aynı ile ilgili olmayıp, alacaklıya alacağının temini imkanı sağlayan nispi nitelikteki bir dava türü olup, ihtiyati haciz İİK'nın 281/2 maddesinde ayrıca ve açıkça düzenlenmiştir. Bu gibi davalarda, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için davanın tam olarak kanıtlanması beklenemez....

      Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından davanın İcra ve İflas Kanunu'nun 277 vd. maddesi uyarınca açılmış olduğu değerlendirmesinde bulunulduğunu, halbuki davanın Türk Borçlar Kanunu 19. maddesinde tanımlanan muvazaa davası olduğunu, esasen ortada bir muvazaa bulunduğunun ispatlandığını, bu konuda açtıkları diğer bir davanın kabul edildiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri gözetilerek Dairemizce yapılan incelemede; Dava, Türk Borçlar Kanununun 19. maddesi uyarınca muvazaa hukuksal nedenine dayalı tasarrufun iptaline ilişkindir. Bursa 2....

      Dava; ileri sürülüş biçimine göre İİK'nın 277 ve devamı madde hükümlerine dayalı tasarrufun iptali, olmadığı taktirde de TBK'nın 19.maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal isteğine ilişkindir. (Terditli Dava) Yüzeysel bakıldığında İİK 277 vd maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davaları ile TBK 19. (BK 18) maddesine dayalı genel muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar....

      İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan değerlendirme sonucu 05.07.2021 tarihli ara karar ile; davanın TBK'nın 19.maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayanılarak üçüncü kişi tarafından açılmış, davalılar arasında yapılan şirket hisse ve taşınmaz devrinin iptali ve hisselerin ve taşınmazın eski haline getirilmesi isteğini içeren tasarrufun iptali davası olduğu, gerek TBK.m.19'da düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayanılarak açılan tasarrufun iptali davaları gerekse İİK.m.277 ve devamı madde hükümleri uyarınca açılmış iptal davaları, tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmayıp, alacaklıya alacağını temin imkanı sağlayan nispi nitelikteki bir dava türü olduğunu, tasarrufa konu mallar üzerine ihtiyati haciz konulabileceğinin İİK'nun 281/2 maddesinde ayrıca ve açıkça düzenlendiğini, ancak ihtiyati tedbir kararı verilmesine imkan bulunmadığını gerekçe göstererek davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir....

      Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur. Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19. maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277.maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. ... muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar....

        Tasarrufun iptali davası, borçlunun tasarruf işlemlerinden zarar gören ve elinde aciz belgesi bulunan alacaklılar tarafından açılabilir. Ne var ki, tasarrufun iptali davası, borçlu tarafından geçerli olarak yapılan tasarruf işlemlerin davacı bakımından hükümsüz olduğunu tespit ettirmek için açıldığı halde, muvazaa davasında borçlunun yaptığı tasarruf işleminin gerçekte hiç yapılmamış olduğunun tespiti istenir. Yani yapılan işlemin geçersizliği ileri sürülür." şeklinde açıklanmıştır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatlarında ise TBK 19.maddesinde tanımlanan muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek bulunmadığı kabul edilmiştir....

        UYAP Entegrasyonu