Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Borçlar Kanunu’nun 19. maddesi gereğince muvazaa nedenine dayalı tasarrufun iptali istemli davada görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi mi, Asliye Ticaret Mahkemesi mi olduğu noktasında toplanmaktadır. Uyuşmazlığın çözümünde ele alınması gereken muvazaa kavramı, tasarrufun iptali davası ve göreve ilişkin yasal düzenlemelere yönelik açıklamalara yer verilmesinde yarar görülmektedir. 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu'nun 18. maddesi; (6098 sayılı TBK m. 19) “Bir akdin şekil ve şartlarını tayininde, iki tarafın gerek sehven gerek akitteki hakiki maksatlarını gizlemek için kullandıkları tabirlere ve isimlere bakılmıyarak, onların hakiki ve müşterek maksatlarını aramak lazımdır. Tahriri borç ikrarına istinat ile alacaklı sıfatını iktisabeden başkasına karşı, borçlu tarafından muvazaa iddiası dermeyan olunamaz” hükmü ile genel muvazaa düzenlenmiştir....
Hemen belirtmek gerekir ki, muvazaa hukuki sebebine dayanarak açılan tasarrufun iptali davaları İİK'nin 284 üncü maddesinde öngörülen 5 yıllık hak düşürücü süreye tâbi değildir. Gerek İİK'nin 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali davasında, gerekse muvazaa hukuki olgusuna dayanılarak açılan tasarrufun iptali davası İİK’nin 283 üncü maddesinin 2 nci fıkrasına göre maddesine göre, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Yani dava konusunun borçludan satın alan şahıs tarafından elden çıkarılması (devredilmesi) halinde davacı alacaklı dördüncü kişiyi davaya dahil etmeden üçüncü kişi yönünden bedele dönüştürmek veya dördüncü kişiyide davaya dahil ederek her iki tasarrufun da iptalini istemek gibi ihtiyari bir hakka sahiptir....
Mahkemece, borçluların borcun doğumundan sonra, taşınmazlarını kardeşlerine devrettiklerinden İİK'nun 277 ve devamı maddelerinde yer alan tasarrufun iptali davası koşullarının somut olayda oluştuğu, Yargıtay içtihatlarına göre tasarrufun iptali davası açabilecek durumda olanların mavazaa nedeni ile tapu iptali ve tescil davası açılmasına engel olunmadığından bahisle dava konusu parsellerdeki tapunun iptali ile davalı borçlular adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Muvazaa nedeni ile açılan bu tür davalarda, davanın kabulüne karar verilmesi halinde kıyasen uygulanan İİK'nun 283/1 maddesi gereğince, alacaklının icra dosyasındaki alacak ve ferileri ile...
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; Tasarrufun iptali davalarında genel yetkili mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu, dava konusu muvazaalı işlemin dayanağı kıymetli evrak olsa da dava konusu tasarrufun hukuki mahiyetine bakılmaksızın görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu, Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatlarına göre de tasarrufun iptali davasında işleme alınacak hususun, borçlu ya da hak sahibi üçüncü kişi arasındaki işlem olduğu, borçlu ya da hak sahibi ile 3. Kişi arasındaki işlemin, müvekkili şirketi alacak hakkından mahrum etmek amacıyla yapılan muvazaalı işlem olduğundan bu işlemin iptal edilmesi amacıyla açtıkları davada görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu belirtilerek kararın kaldırılması talep edilmiştir. Dava, Türk Borçlar Kanunu’nun 19. maddesi (Borçlar Kanunu’nun 18. maddesi) kapsamında muvazaa hukuksal nedenine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir....
İstinaf nedenleri; Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın dayanağının İİK 277 vd maddelerine dayalı tasarrufun iptali davası değil, davalılar arasında yapılan taşınmaz devirlerinin muvazalı olduğu iddiasına dayanan BK 19. maddesine dayalı tasarrufun iptali davası olduğunu, yerel mahkemece davanın hukuki nitelendirilmesinin hatalı yapıldığını, icra takibi ve aciz vesikasına gerek olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava, tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamına göre, davacı tarafça davanın ilk olarak T5 Anadolu 24. İş Mahkemesi'nin 2016/489 Esas sırasında işçilik alacaklarının tahsili ile muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali ve tüzel kişilik perdesinin aralanması istemiyle açıldığı, akabinde 15.03.2017 tarihli celsede verilen ara karar ile tasarrufun iptalinin istendiği davalılar ( devir yapılan 3. kişiler) T11 Kaya Müteahhitlik...AŞ, T14 Sağlığı...Tic....
un dava konusu taşınmazı aldıktan sonra tamirat yaptırdığı, taşınmazın halen davalıların annesi ve intifa hakkı sahibi ....tarafından kullanıldığının anlaşıldığı, bu durumda taraf delillerinin yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda Türk Borçlar Kanununun 19 .maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine göre değerlendirmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın İİK'nun 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davası olarak değerlendirilmesinin doğru olmadığı;kabule göre de, dava konusu 2010/14036 takip dosyası içeriğinden dava koşulu olan aciz belgesi bulunmadığı anlaşıldığından davanın önkoşul yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken davanın İİK 278/3-2 madde gereğince kabulünün isabetli görülmediği; tasarrufun iptali davalarında harç ve vekalet ücreti takip konusu alacak miktarı ile iptali istenen tasarrufun tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak düşük olan değer üzerinden hesaplanması gerektiği, somut olayda iptali istenen tasarrufun...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılardan ... tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili davalılardan ...’in müvekkiline olan borcu nedeniyle hakkında yaptıkları icra takibi sırasında alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile kendisine ait olan taşınmazları muvazaalı olarak diğer davalıya sattığını öne sürerek yapılan tasarrufun iptalini talep etmiştir. Davalılardan ... satışta muvazaa bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiş diğer davalı cevap vermemiştir....
Asliye Ticaret Mahkemesi ile İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesi ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava; TMK 19. ve devamı maddeleri uyarınca açılan muavazaa nedenine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesince, "..Dava, bonodan dolayı açılan İİK 72. maddeye göre açılan itirazın iptali ve bononun iptali ile haczin kaldırılması talebine ilişkin olduğu ..." gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesince ise, "... davacı, davalı ...’in haksız eylemi nedeniyle uğradığı zarar nedeniyle tazminat alacağına ilişkin haklarını korumak gayesi ile davalılar arasındaki muvazaalı işlemin iptalini talep ettiğinden dava, HGK kararı ve Yargıtay 17....
Bu durumda mahkemece dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali yerine dava konusu taşınmazın davalılar arasındaki satış işlemine ilişkin tasarrufun iptali ile davacı alacaklıya..İcra Müdürlüğünün 2006/256 sayılı dosyasındaki alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak haciz ve satış yetkisi verilmesine karar verilmesi gerekirken tapu kaydının iptali ile davalı borçlu adına tesciline karar verilmesi doğru değil bozma nedeni ise de yapılan yanlışlığın giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK'nun 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....
Mahkemece; davacının beyanına göre öncelikle muvazaa nedeniyle tapu iptali tescili talep edildiği bu olmadığında talebin tasarrufun iptali olduğu açıkça belirtilmiş olduğundan muvazaa nedeniyle tapu iptali tescil davasının konusunu oluşturan gayrimenkullerin ... İlçesi Tapu Sicil Müdürlüğünün ..., aynı köy 237 ada, 1 nolu parsel, aynı köy, 237 ada, 2 nolu parsel, aynı köy 237 ada, 7 nolu parsel ve ..., 630 ada, 17 parselin 1/2 hissesine isabet eden kısımların iptali ile ilgili olması nedeniyle Mahkememizi 6100 Sayılı HMK 'nun 12. Maddesi gereğince bu tür davalarda gayrimenkulün bulunduğu yer Mahkemeleri yetkili ve görevli olduğundan Mahkememizin yetkisizliğine ve görevsizliğine, yetkili ve görevli Mahkemenin gayrimenkullerin çoğunun bulunduğu yer Mahkemesi olan ... Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna, karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir. Dava, İİK.nun 277 ve devamı maddelerine göre açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir....