WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Muvazaa nedeni ile tapu iptal ve tescil davası Uyuşmazlık, alacağın tahsilini sağlamaya yönelik olarak alacaklı tarafından açılan muvazaa nedeni ile tapu iptali ve tescil istemidir. Uyuşmazlığın bu niteliği gereği, temyiz incelemesi Yargıtay 4. Hukuk Dairesine aittir. Bu durumda temyiz incelemesi için, dosyanın görevli Yargıtay 4. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 21.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Somut olayda davacı ilama dayalı alacağının tahsilinin sağlamak amacıyla davalı borçlunun davalı ...’ye onun da ...’ye yaptığı taşınmaz satışının muvazaa nedeniyle iptali ile İİK’nun 283/1 maddenin kıyasen uygulanarak haciz ve satış yetkisi verilmesini istemiştir. Dava,taşınmazın aynına ilişkin olmayıp alacağın tahsiline yönelik şahsi nitelikte olduğundan davanın HMK’nun 6 maddesi gereğince davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde açılması gerekir. Aynı yasanın 7/1 maddesi gereğince de birden fazla davalının varlığı halinde davanın bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılması gereklidir. Somut olayda davalıların ikametgahı ... sınırları içinde olmakla birlikte dava Zonguldak’ta açılmıştır....

      Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK'nun 283/1,2. maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Somut olayda davacı vekilinin, eldeki davayı, Aralık İcra Müdürlüğünün 2010/2 sayılı dosyasında mevcut alacağının ve davacı tarafından davalı ... ... ve ... ... aleyhine, Aralık Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/12 sayılı dosyasında, ecrimisil istemli olarak açmış olduğu dava sonucu hükmedilecek tazminat alacağının tahsiline yönelik açtığı, beyana göre davanın henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır....

        iddianın, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Somut olayda mahkemece dava İİK'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilmiş ise de Mahkemenin bu nitelendirmesine katılma olanağı bulunmadığından Mahkemece davacı tarafından davalı borçlu .... aleyhine açılan .... Hukuk Mahkemesinin .... Hukuk Mahkemesinin 2007/40Esas) sayılı dava dosyalarının sonucu beklenerek alacağın kesinleşmesi halinde mevcut delillerin TBK'nun 19 maddesi gereğince değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken hukuki nitelendirmede yapılan hata sonucu davanın reddi isabetli görülmemiştir....

          Bölge Adliye Mahkemesince; davacının muvazaaya dayalı takibin iptaline yönelik iddiasının sabit olduğu gözetilerek davanın kabulüne karar verilmiş olmasının kural olarak doğru olduğu ancak davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak davacıya icra takibindeki alacak ve ferileriyle sınırlı olmak üzere tahsil yetkisi verilmesi yönünden hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davalı ...’ın istinaf talebinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2. maddesi gereğince kabulüne Eskişehir 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18/06/2020 tarih, 2012/383 Esas, 2020/168 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, esas hakkında yeniden karar verilerek davanın kabulüne, Eskişehir 6. İcra Müdürlüğünün 2012/6390 sayılı dosyasında yapılan icra takibinin muvazaa sebebiyle iptaline, davacıya Eskişehir 2....

            Mahkemece davanın kısmen kabulü ile 1500 TL alacağın davalılardan müteselsilen tahsiline, 4.500 TL'lik kısım ödeme nedeniyle konusuz kaldığından bu miktarla ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm, davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili dilekçesinde, davacı ile davalılardan ..., ... ve ...'...

              Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nun 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır....

                Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK'nun 283/1,2. maddesi kıyasen uygulanarak yapılan kesintilerinin davacının alacak ve ferilerini geçmeyecek biçimde öncelikli ödenmesi gerekir. Bilindiği üzere, muvazaa, kısaca irade ve beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluk şeklinde tanımlanabilir. Muvazaada taraflar üçüncü kişileri aldatmak amacıyla gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak için anlaşarak bazan aslında bir sözleşme yapma iradesi taşımadıkları halde görünüşte bir sözleşme yapmaktadırlar (mutlak muvazaa). Veya gerçek iradelerine uygun olarak yaptıkları sözleşmeyi iradelerine uymayan görünüşteki bir sözleşme ile gizlemektedirler ( nisbi muvazaa)....

                Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK'nin 283 üncü maddesinin 1 inci fıkrası kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Hemen belirtmek gerekir ki, muvazaa hukuki sebebine dayanarak açılan tasarrufun iptali davaları İİK'nin 284 üncü maddesinde öngörülen 5 yıllık hak düşürücü süreye tâbi değildir. TBK'nin 19 uncu maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında; hak düşürücü zamanaşımı süresi uygulanmaz ve İİK'nin 277 vd. maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan icra takibine geçilmesi ve aciz belgesi alınması koşulu muvazaaya dayanan iptal davalarında aranmaz....

                Yüzeysel bakıldığında İİK 277 ve devamında düzenlenen iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nun 277.maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır....

                  UYAP Entegrasyonu