Ltd.Şti'den işçilik alacağı tahsilini sağlamaya yönelik olarak açıldığı, bu alacağın tahsilini önlemek amacı ile yapılan ve dava konusu olan taşınmazını muvazaalı olarak diğer davalıya devrettiğinin tespitini istediği, bu tespitteki amacın aslında muvazaalı işlemin iptali ile alacağın tahsilini sağlamak olduğu anlaşılmaktadır. Mahkeme ilamında da açıklandığı üzere alacak davasından muvazaa iddiası tefrik edilerek Asliye Hukuk Mahkemesine gönderildiği anlaşılmaktadır. Olayların hukuksal açıdan değerlendirilmesi ve nitelendirilmesi hakime aittir. Bir uyuşmazlıkta maddi olayın taraflarca yanlış nitelendirilmesi hakimi bağlamaz. Hakim tarafların ileri sürdükleri maddi olay ve netice talepleri ile bağlı olup onların hukuki nitelendirmesi ile bağlı değildir....
Mahkemece, bu maddi ve hukuksal olgular dikkate alınarak, davanın, işçilik alacağının tahsiline yönelik BK'nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkin olduğu ve böylece davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü ile davanın esasına girilerek öncelikle davacının, işçilik alacağının kesinleşip kesinleşmediği veya takibe konulup konulmadığı tespit edilerek, alacağın varlığının tespiti halinde ise muvazaa koşullarının bulunup bulunmadığı araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 22/02/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Somut olayda davacı ve davalı ...’ın ... Aile Mahkemesinin 2013/951-2016/587 sayılı ilamı ile boşanmalarına, davacı yararına 100.000,00 TL maddi 50.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiği anlaşıldığından öncelikle bu kararın kesinleşip kesinleşmediği sorularak kesinleşmemiş ise kesinleşmesinin beklenmesi,yine davacı tarafından davalı koca ... aleyhine açılan dava konusu taşınmazı ilgilendiren mal rejiminin tasfiyesine yönelik açtığı dava; Büyükçekmece 1.Aile Mahkemesinin ... sayılı ilamı ile; Davacı ...'...
Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK'nun 283/1,2. maddesi kıyasen uygulanarak yapılan kesintilerinin davacının alacak ve ferilerini geçmeyecek biçimde öncelikli ödenmesi gerekir. Bilindiği üzere, muvazaa, kısaca irade ve beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluk şeklinde tanımlanabilir. Muvazaada taraflar üçüncü kişileri aldatmak amacıyla gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak için anlaşarak bazan aslında bir sözleşme yapma iradesi taşımadıkları halde görünüşte bir sözleşme yapmaktadırlar (mutlak muvazaa). Veya gerçek iradelerine uygun olarak yaptıkları sözleşmeyi iradelerine uymayan görünüşteki bir sözleşme ile gizlemektedirler ( nisbi muvazaa)....
Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK'nun 283/1,2. Maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir.( Yargıtay 17....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Tarih : 17.11.2009 Nosu : 479-785 Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -KARAR- Dava, muvazaa iddiasına dayalı sıra cetvelinin iptali istemine ilişkindir. Davalı vekili, muvazaa iddiasının gerçek olmadığını müvekkilinin alacağının ortaklık payı ve ödünçten kaynaklandığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, muvazaa iddiasına dayalı sıra cetvelindeki alacağa itiraz davalarında, alacağın varlığını ispat yükünün davalıya ait bulunduğunu, davalının alacağın varlığını kanıtlayacak hiçbir delil sunamadığı gibi takip talebine dayanak olarak gösterdiği “kefalet ve borç ödeme protokolünü” de sunamadığı ayrıca toplam 5.475.600....
Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. TBK’nun 19.maddesi gereğince açılan davada uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp çözümlenmesi gerekmektedir. Somut olayda mahkemece davanın katkı payı alacağına ilişkin olduğu belirlenmiş ise de mahkemenin bu nitelendirmesine katılma olanağı bulunmamaktadır. Davacı ile davalı ... halen evli olup davacı, dava konusu taşınmazın onarım ve bakımı için eşine verdiği 25.000 Euronun tahsili için koca aleyhine açtığı 2013/283 Esas sayılı tazminat davası sonucu hükmedilmesi muhtemel alacağın tahsilini engellemek amacıyla muvazaalı devir yapıldığını ileri sürerek satışın iptalini talep ettiği gibi taşınmazın alımı konusunda katkısından da bahsetmemektedir....
Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı,alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Somut olayda, dava BK'nun 19.maddesine dayalı olarak açılmıştır. Davacı ile davalı ... arasında Gölcük 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/446 Esas sayılı dosyasından açılan boşanma davasının devam ettiği anlaşılmaktadır....
Davacının iddiasını kanıtlaması halinde ise iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı,alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Ancak bu tür davaların görülebilmesi içinde diğer dava koşularının yanında davacıların borçlulardan alacaklı olmaları yani hukuki yararlarının olması gerekir. Somut olayda dava dayanağı 2005/931 ve 2005/932 sayılı takip dosyalarındaki alacakların tahsil edildiği 2005/1104 icranın geri bırakılması kararı verildiği görülmüştür. Öte yandan muvazaa olgusunun tesbiti için iptali istenilen işlemin borcun doğumundan sonra yapılması gerekmektedir....
Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK'nın 283/1. maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. BK'nun 19. maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında hak düşürücü zamanaşımı süresi uygulanmaz ve İİK'nın 277 vd.maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan aciz belgesi muvazaaya dayanan iptal davalarında aranmaz. Davacı vekili dava dilekçesinde açıkça muvazaa hukuksal nedenine dayandığından ve hak düşürücü süre eldeki davada uygulanmayacağından, davanın TBK'nin 19.maddesi gereğince değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilerek hak düşürücü süre nedeniyle davanın red edilmesi isabetli görülmemiştir....