Madde ile alınan karar, TTK md.421/3-c ve hükmüne göre gereken nisabın (%75) sağlanamaması nedeniyle ve TTK md.447 uyarınca mutlak butlan halinin söz konusu olması, kabul anlamına gelmemekle birlikte gerekli nisap sağlandığı kabul edildiğinde dahi alınan kararın Anayasa, kanun, esas sözleşme ve dürüstlük ve iyi niyet kurallarına aykırı olması nedeniyle TTK md. 445 ve devamı uyarınca iptali, yukarıda sayılan nedenlerle ileride telafisi güç sonuçların doğmaması amacıyla TTK md. 449 uyarınca kararın yürütülmesinin geri bırakılması kararı verilmesi gerektiğini, telafisi güç zararların doğmasının engellenmesi amacıyla TTK md.449 uyarınca kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına, 01/03/2022 tarihli toplantıda alınan Genel Kurul 5 numaralı kararının TTK 421/3-c ve 447. maddesi uyarınca mutlak butlan ile malul olduğunun tespitine ve olmadığı takdirde yasaya, esas sözleşmeye ve dürüstlük ve iyi niyet kurallarına aykırı olması nedeniyle iptaline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı...
nin 2016/3934E., 2017/3295K. ve 16/11/2017 tarih sayılı kararı ve benzer diğer kararlar) Bu usule uyulmamanın yaptırımı ise toplantının mutlak butlan nedeniyle iptal edilmesidir. Dolayısıyla somut olayda davalı kooperatifin genel kurulunda bu usule uyulmadığı tespit edildiğinden, 26/06/2022 tarihli genel kurul iptal edilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Aksi takdirde, yapılan sözleşme, mutlak butlan ile bâtıl sayılır. Somut olayda, taşınmazın ruhsatsız yapıldığı, dolayısı ile kamu düzenine ve İmar Yasasına aykırı olduğu tartışmasızdır. Öte yandan, sözleşmenin yapıldığı tarihte bu inşaatın ruhsata bağlanıp bağlanamayacağı araştırılmamıştır. Eğer sözleşmenin yapıldığı tarih itibariyle davacıların arsası üzerine ruhsata bağlı bir bina yapılamayacağı saptanırsa, yapılan sözleşme, mutlak butlanla bâtıl olur. Dolayısı ile sözleşme tarihi itibariyle imar planı olmayan ve ruhsata bağlanması mümkün bulunmayan bir inşaatın yapımını, arsa sahipleri isteyemeyeceği gibi, yüklenici de üstlenemez. Zira, böyle bir sözleşmenin konusu imkânsız sayılır ve mutlak butlanla bâtıl addedilir. Bu itibarla mahkemece yapılması gereken iş; yukarıdaki açıklamaların ışığı altında araştırma yapılmasından ve sonucuna göre bir hüküm kurulmasından ibarettir....
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 06/06/2013 tarihinde resmi nikah ile evlendiklerini,16/06/2013 günü ise düğün salonunda düğünlerini yaptıklarını, bu evlilikten müşterek çocuklarının olmadığını, evlilikten itibaren müşterek evde birlikte yaşamaya başlayınca müvekkil Birol Kuşkonmaz'ın eşi Mertem Kuşkonmaz'ın olağan dışı davranışlar sergilediğini ve sürekli olarak davalının kendi anne babasına istihbarat derecesine varır kendi yaşantısıyla ilgili telefonla haber aktardığını, kendi kendine karar verip davranışa dönüştürdüğünü, eylem alanlarının çok dar olduğunu, müvekkilinin boşanma davası açtığını, Fethiye Aile Mahkemesinin 2015/630 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, 22/06/2016 günü dosyanın fotokopisini çektirip bu fotokopileri okuyunca davalının akıl hastalığınının evlenme tarihlerinden 17 yıl öncesinden beri var olduğunu, mutlak butlan sebebiyle evliliğin geçersizliğine karar verilmesini, nisbi butlan sebebiyle evliliğin iptaline, akıl hastalığına...
Nolu gündem maddelerinin mutlak butlan ile batıl olmalarından dolayı hükümsüz olduklarının tespitine aksi halde terditli olarak iptallerine ilişkindir. Davacı vekili 05/04/2023 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiğini beyan etmişlerdir. HMK MADDE 307- (1) Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. MADDE 309- (1) Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. (2) Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. Hükümleri uyarınca davanın feragat sebebiyle reddine karar vermek gerekmiştir....
(kesin hükümsüzlük) yaptırımına kaynaklık edeceğini, butlan yaptırımınca hukuki işlem görünüşte var olmakla, kurulmuş olmakla birlikte yokluk yaptırımında olduğu gibi hüküm ve sonuçlarını başlangıçtan itibaren meydana getirmeyeceğini, butlan hukuku niteliği itibariyle bir itiraz olması nedeniyle hâkim butlana kendiliğinden göz önüne alacağını, hukuki işlemin tarafları yanında üçüncü kişilerin de hukuki işlemin batıl olduğunu herkese karşı ileri sürebileceğini, butlanın, mutlak ve kısmi olmak üzere ikiye ayrıldığını, mutlak butlanda, hukuki işlemin tamamının batıl olmasına karşılık, kısmi butlanda ise hukuki işlemin bazı kısımlarının batıl olduğunu, ancak TBK 27 uyarınca kısmen batıl olan bir sözleşmenin taraflarının farazi iradeleri sözleşmenin batıl olan kısmı olmaksızın sözleşmeyi yapmamaları yönünde ise sözleşmenin mutlak butlanla batıl olduğunu, genel kurul kararlarının butlan yaptırımına tabi tutulması herkese genel kurul kararının batıl olduğunu ileri sürebilme imkânı verdiğinden...
butlan sebebiyle iptaline, yoksulluk nafakasına, maddî tazminat miktarına ve manevî tazminat talebinin reddine ilişkin istinaf itirazlarının kabulüyle İlk Derece Mahkemesi kararının bütünüyle kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle erkeğin 4721 sayılı Kanun'un 145 inci maddesi gereğince talep etmiş olduğu evliliğin mutlak butlan nedeniyle iptaline ilişkin isteminin reddine, davacı erkeğin 4721 sayılı Kanun'un 165 inci maddesi uyarınca talep etmiş olduğu akıl hastalığı nedeniyle boşanma isteminin reddine, İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinin erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu şeklinde düzeltilmesine, davacı erkeğin evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı davasının kabulüyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, anne ile çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, davalı kadın için aylık 250,00 TL, ortak çocuk için ise 150,00 TL tedbir nafakasına...
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; yönetim ve denetim kurulu seçimine ilişkin oylamadan önce toplantı yeter sayısı ile ilgili sayım yapılmadığı, bu nedenle bir önceki maddede toplantıya katılanların sayısının esas alınacağı, buna göre toplantıya katılan 1374 ortağın yarısından bir fazlası olan 688 karar nisabına ulaşılamadığı, bu nedenle 8 nolu kararın mutlak butlan ile batıl olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 8 nolu kararların mutlak butlan ile hükümsüz olduğunun tespitine karar verilmiştir. İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davalı kooperatif vekili tarafından istinaf edilmiştir....
Evliliğini yaptığı, bu evliliğinden Fatıma, Mohamad, Zeınab ve Sara isimli çocuklarının olduğu, davalı Muhammed'in 12.07.2018 tarihinde Türk vatandaşlığını kazandığı, aynı zamanda Suriye Arap Cumhuriyeti vatandaşı olduğu, TMK'nun 145/1 maddesine göre eşlerden birinin evlenme sırasında evli bulunmasının mutlak butlan sebebi olarak belirtildiği, söz konusu hükmün emredici hüküm niteliğinde olduğu, davalıların kendi ülke hukukuna göre ikinci evliliklerinin yasal olmasının da bu durumu değiştirmeyeceği, tüm bu nedenlerle davanın kabulüne karar verilmesinin doğru ve yerinde olduğu anlaşılmakla, davalılar vekilinin istinaf talebinin reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....
Davacı, miras bırakan Lütfi'nin evlatlığı ve tek mirasçı kendisi olduğu halde, miras bırakanın davalı ile evli görüldüğünü ve mirasçılık belgesinde pay verildiğini, oysa miras bırakan Lütfi'nin davalının annesi Zöhre île evli iken anlaşmalı biçimde 13.06.2003 tarihinde boşandığını, boşanmadan altı gün sonra davalı ile evlendiğini, evlilik tarihinden on gün sonra da öldüğünü, Türk Medeni Kanunu'nun 129/2. maddesine göre, miras bırakan ile davalının evliliğinin mutlak butlan sebebine dayalı iptal davası açtıkları ve evliliğin iptaline karar verildiğini belirterek önceki günlü mirasçılık belgesinin iptalini İstemiştir. Davalı, miras bırakanın kendisi ile evlendikten sonra öldüğünü TMK 156. maddesine göre, batıl bir evliliğin ancak hakimin kararıyla sona ereceğini ve hakimin kararına kadar geçerli bir evliliğin bütün sonuçlarını doğuracağını belirterek davanın reddini savunmuştur....