Uygulamada ve öğretide “muris muvazaası” olarak isimlendirilen muvazaa türünün Türk Hukukunda büyük yeri ve önemi vardır. Muvazaa davalarının büyük bölümü muris muvazaasına ilişkin bulunmaktadır. Muris muvazaası da taraf muvazaası gibi pozitif hukukumuzda ayrıntılı biçimde düzenlenmemiş, sadece Borçlar Kanunu'nun 18. Maddesinde nispi (nevsuf-vasıflı) muvazaa olarak soyut bir şekilde hükme bağlanmıştır. Ancak bu yönde pek çok davaların bulunması, toplumun gereksinmeleri ve zorlanmaları ile, muris muvazaası gerek öğretide ve gerekse uygulamada geniş boyutları ile ele alınmış, bu yönde görüş ve kurallar geliştirilmiştir. Muris muvazaasında, miras bırakan ile sözleşmenin karşı tarafı, aralarında yaptıkları bağış sözleşmesini genellikle satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile gizlemektedirler. Başka bir anlatımla, miras bırakan ile karşı taraf malın gerçekten temliki hususunda anlaşmışlardır. Görünüşteki ve gizlenen sözleşmelerin her ikisinde de samimi olarak temlik istenmektedir....
Esasen, yukarıda da değinildiği üzere muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 1.4.1974 gün 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında miras bırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü gerekir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 22/09/2021 NUMARASI : 2019/78 ESAS - 2021/210 KARAR DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Muris Muvazaası Nedeniyle) KARAR : "Davacı vekili"nin istinaf başvurusu üzerine Gebze 7. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2019/78 Esas - 2021/210 Karar sayılı kararı ile dava dosyası incelendi....
Esasa ilişkin yapılan incelemede; Muris Şükrü Doğan'ın yaptığı tasarruflarla ilgili mirasçılar arasında görülen ve taraflarca delil olarak dayanılan kararlara bakıldığında; İstanbul 19. AHM’nin (Sarıyer 1. ASHM) 2007/458- 2009/302 sayılı dosyasında, murisin kız çocukları olan T3 ve Aysel Koçak tarafından davalı T5 muris tarafından devredilen Sarıyer 100 ada 22 parsel sayılı taşınmazın muris muvazaası nedeniyle tapu iptal ve tescil davası açıldığı, davanın kabulüne karar verildiği ve kararın 20.10. 2010 tarihinde kesinleştiği; İstanbul 16. AHM’nin 2014/438- 2016/337 sayılı dosyasında, davacılar Tunç ve T2 tarafından davalı T5 muris tarafından devredilen Sarıyer 100 ada 22 parsel sayılı taşınmazın muris muvazaası nedeniyle tapu iptal ve tescil davası açıldığı, davanın kabulüne karar verildiği ve kararın 20.09.2018 tarihinde kesinleştiği; İstanbul 12....
a, 1002 nolu parselini de davalı torunu Alpay'a satış suretiyle temlik ettiğini, 101 nolu parselin temlikinin muris muvazaası, 1002 nolu parselin temlikinin de ehliyetsizlik ve muris muvazaası nedenleriyle geçersiz olduğunu ileri sürerek miras payları oranında tapu iptali- tescile, aksi takdirde tenkise karar verilmesini istemişlerdir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, 101 nolu parselin mirastan mal kaçırma amacıyla temlik edildiği gerekçesiyle anılan parsel yönünden davanın kabulüne karar verilmiş; 1002 nolu parsel yönünden ise, temlik tarihinde mirasbırakanın hukuki ehliyetinin bulunmadığı saptanmış ise de, bu konuda pay oranında istekte bulunulamayacağı gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Karar, davacılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, açıklamaları dinlendi. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü....
-KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle davada her ne kadar tenkis ve muris muvazaası istekleri yanında ehliyetsizliğe de dayanılmış ise de, bu sebeple açılan davaların terekenin elbirliği mülkiyetine tabi olması nedeniyle pay oranında istekle açılamayacağı; ayrıca temlikin bağış olduğu gözetildiğinde muris muvazaası yönünden 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı; tenkis isteğinin de Türk Medeni Kanununun 571. maddesinde öngörülen hak düşürücü süre geçtikten sonra ileri sürülmesi sebebiyle davanın reddedilmesi doğru olduğuna göre; davacının temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 1,55 TL. bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 24.2.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. ....
ın 13.02.2012 tarihinde vefat ettiğini, vefatından önce davaya konu kooperatif hissesini muvazaalı olarak satış yapmış gibi göstererek davalıya 28.05.2007 tarihinde devrettiğini, mirasçılardan mal kaçırılmasının amaçlandığını, ortada gerçekten bir ortaklık devir sözleşmesi olmadığını ileri sürerek, muris muvazaası olduğunu, davalı adına kayıtlı bulunan taşınmazdaki hissenin muris muvazaası nedeniyle iptali ile hissesi oranında müvekkili adına tescilini, bunun mümkün olmaması halinde ise tenkisini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemenin 24.10.2013 tarih ve 2012/120 E., 2013/538 K. sayılı ilamı ile davanın reddine dair kararının, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin, 11.02.2015 tarih ve 2014/9168 E., 2015/774 K. sayılı ilamı ile bozulmuştur. Bu kez, davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen davada; Davacı, davalılar aleyhine 2008/560 Esas sayılı dosyası ile muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davası açtığını, davanın devamı esnasında davadan feragat ettiğini, devamında 2009/613 Esas sayılı dosyası ile aynı gerekçelerle ikinci bir dava açtığını, ancak kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verildiğini, feragat beyanın iradesini yansıtmadığını, hata, hile, yanıltma, baskı ve avukatının önerisi ile feragat beyanında bulunduğunu, feragat beyanının sonuçlarını bilmediğini, beyanının iradesi ile uyumlu olmadığını, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davası açmak istediğini ileri sürerek, feragat beyanının iptalini istemiştir. Davalılar, davacının kendi iradesi ile feragat beyanında bulunduğunu, beyanın geçerli olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını belirtip, davanın reddini savunmuşlardır....
Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir. Murisin kızları ... eldeki davayı açarak, muris babalarının dava konusu 444 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payını mirastan mal kaçırmak amacıyla 1958 yılında oğulları ..a yarı yarıya satış yoluyla temlik ettiğini ileri sürüp miras payları oranında tapu iptali-tescile karar verilmesini istemişlerdir. Murisin ölen oğulları ...'ın mirasçıları olan davalılar, temliki işlemde muvazaa bulunmadığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, muris ...'...
Davalı vekili süresinden sonra sunduğu beyan dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın 2001 yılında muris tarafından davalıya satıldığını, satış işleminden tüm aile fertlerinin haberdar olduğunu, satış işlemine itiraz etmeyen davacının, satış işleminden 14 yıl sonra taşınmazın kamulaştırılması nedeniyle, kamulaştırma bedelinin ödenmesine yönelik açtığı davanın dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, davacının iddiasının muris muvazaası olarak değerlendirilmesi gerektiğini, muris muvazaası iddiası bakımından murisin taşınmazı satmaya ihtiyacı olup olmadığı, satın alan kişinin alım gücü bulunup bulunmadığı ve taşınmazın gerçek değeri ile satış değeri arasında fahiş fark bulunup bulunmadığı hususlarının değerlendirilmesi gerektiği, tarafların murisinin dava konusu taşınmazı kiraya vermek suretiyle işlettiğini ve elde edilen gerin yarısını aldığını, ancak murisin yaşının ilerlemesi ve sağlık durumunda meydana gelen bozulmalar nedeniyle murisin taşınmaz ile ilgilenemez hale geldiğini ve gelirinden...