in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tazminat isteğine ilişkindir. Davacılar, davalı hakkında daha önce muris muvazaası nedeniyle açtıkları 2004/24 Es.s. tapu iptali-tescil ve tazminat davasının kabul edilip kesinleştiğini, anılan davada üçüncü kişilere satılan 3085, 3086 ve 3087 nolu parseller bakımından fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak tazminata karar verildiğini ileri sürerek kalan tazminat tutarının tahsili isteğiyle eldeki davayı açmışlardır. Davalı, davanın reddini savunmuş; ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmiştir. Mahkemece, daha önce kesinleşen 2004/24 Es.s. davada yerel bilirkişiler tarafından belirtilen değer esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir....
Bu durumda mirasbırakan tarafından davalılara doğrudan yapılmış bir temlik olmayıp, muris muvazaası iddiasının hukuki dayanağını oluşturan 1.4.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığından, muris muvazaası iddiasına dayalı olarak tapu iptali ve tescil iddiasının, dava konusu taşınmazlar bakımından dinlenmesine olanak yoktur. Böylesi yapılan bir temlikin, koşullarının varlığı halinde TMK.nun 560 ile 571. maddelerinde öngörülen tenkis hükümlerine tabi olacağı açık olup, terditli olarak açılan davada tenkis isteği de bulunduğundan, tenkis istemi yönünden gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir. Davalılar vekilinin temyiz itirazı yukarıda değinilen nedenden ötürü yerindedir....
Mahkemece, mirasbırakanın evliliği temin amacıyla davalıya taşınmaz mal temlikinde bulunduğu, diğer mirasçılardan mal kaçırma amacıyla hareket etmediği kabul edilerek muris muvazaası nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davasının reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davacıların bu husus yönüyle temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine. Ne var ki; dava dilekçesinde muris muvazaası talebi yerinde görülmediği takdirde tenkis isteğinde de bulunulmuştur. 6100 Sayılı HMK 297/2. maddesinde; (1086 Sayılı HUMK’nun 388/son md.) hüküm sonucu kısmında; “istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Yasa maddesinin bu açık hükmünün sonucu olarak, mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır....
Mahkemece, muris muvazaası çerçevesinde değerlendirme yapılarak pay devirlerinin muris muvazaası nedeniyle geçersiz olduğu gerekçe gösterilip davanın kabulüne karar verilmiştir. Hemen belirtilmelidir ki, kişisel hakkın devri niteliğindeki şirket hisselerinin devrinde muris muvazaasına ilişkin 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İBK′nın uygulama yeri bulunmadığı kuşkusuzdur. Diğer taraftan, hâkim davacının bildirdiği maddi olaylar ve son istekle bağlı ise de, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 33. maddesi uyarınca, ileri sürülen maddi olaylarda hangi hukuki sebebe göre karar vereceğini tayin ve takdir etmek durumundadır. Başka bir anlatımla, maddi olgu ve olayları (vakıaları) bildirmek yanlara, bildirilen bu olay ve olgulara göre hukuki nitelendirmeyi yapmak, uyuşmazlığı çözüme ulaştıracak kanun hükmünü bulup uygulamak hakime aittir....
Dava, muris muvazaası, olmadığı takdirde TBK'nun 19.maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkindir. Mahkemece derdestlik nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir. Derdestlik itirazına konu Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/331 Esas 2010/341 Karar (bozmadan sonra 2012/515 Esas 2013/81 Karar) sayılı davasının davacılarının ..., ..., ... ve ... olduğu anılan davada ...'...
nın akit tarihi olan 05/07/2007 tarihinde fiil ehliyetine haiz olduğu anlaşılmış, mahkemece muris muvazaası hukuksal nedeni bakımından ise ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Bilindiği gibi muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda temlikin mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla yapıldığını ispat külfeti 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190. maddesi ile TMK'nun 6. maddesi gereğince davacı tarafa aittir. Ne var ki, davacı tanıkları mirasbırakanın iradesinin tereken mal kaçırmaya yönelik olduğuna ilişkin beyanda bulunmadıkları gibi, tanık beyanlarından murisin iradesinin yaşlılığı ve hastalığı sebebi ile kendisine baktırmak olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde kabul kararı verilmesi doğru değildir....
ın 13.02.2012 tarihinde vefat ettiğini, muris ile davalının evli oldukları dönemde sık sık boşanma aşamasına geldiklerini, son olarak davalının 2006 yılının sonuna doğru açtığı boşanma davasında murisin tüm malvarlıklarına tedbir koydurduğunu, murisin davalının boşanma davasında almış bulunduğu tedbir kararının uygulamaya konulmasını önlemek amacı ile davaya konu kooperatif hissesini arkadaşı olan ... isimli şahsa bila bedel devir ettiğini, daha sonra şartlı barışmaya istinaden satış yapmış gibi göstererek davalıya 28.05.2007 tarihinde hissenin devir edildiğini, gerçekte bu devrin bir satış olmadığını müvekkilinden mal kaçırılmasının amaçlandığını, muris muvazaası olduğunu, murisin arzusu üzerine bila bedel devri yapılmış gibi gösterildiğini, ortada gerçekten bir ortaklık devir sözleşmesi olmadığını ileri sürerek, davalı adına kayıtlı bulunan taşınmazdaki hissenin muris muvazaası nedeniyle iptali ile hissesi oranında müvekkili adına tescilini bunun mümkün olmaması halinde ise tenkisini...
un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescile ilişkindir. Davacı, muris annesinin dava konusu 1555 parseldeki ½ payını sağlığında davalı kardeşine muvazaalı olarak temlik ettiğini, tapunun iptali ile payı oranında adına tescilini talep etmiştir. Davalı, iddiaların doğru olmadığını, talebin zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, muvazaa iddiası kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmiştir. Dava dilekçesi içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, davada muris muvazaası hukuksal nedenine dayanıldığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir....
Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 15.03.2016 gün ve 2014/205 Esas - 2016/68 Karar sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan 10.02.2020 gün ve 14682-756 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir. Davacı, mirasbırakan babası ... ’ın 466 parsel sayılı taşınmazda bulunan payını davalı oğlu ... ’a bağış suretiyle temlik ettiğini, aynı taşınmaz hakkında mirasbırakanın kardeşleri tarafından muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2005/109 esas sayılı davasında temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiğini ve anılan kararın derecattan geçerek kesinleştiğini, kök mirasbırakanlar tarafından babası ... ’a yapılan temlikin iptaline karar verilmesi nedeniyle babası ......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Uyuşmazlık ve hüküm; muris muvazaasından kaynaklanan tapu iptali ve tesçil ile tenkis istemine ilişkin olup, yargılama sonucunda her iki davanın da kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından iki davaya yönelik olarakda temyiz edilmiştir. Öncelikle muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davasının incelenmesinin gerekmekte olup, inceleme görevi Yargıtay 1.Hukuk Dairesine aittir. Ne varki 1.Hukuk Dairesi dosyayı Dairemize göndermiş olduğundan, görevli Dairenin belirlenmesi için dosyanın Yargıtay Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 22.10.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....