Davacının faizi aşan aşkın zarar talebi yönünden yapılan değerlendirmede; Aşkın (munzam) zararın ispatına ilişkin yükümlülük, bu zararın varlığını iddia eden alacaklının üzerindedir. Bu bağlamda aşkın (munzam) zarar alacaklısı, 6098 sayılı Kanun’un 122 nci maddesine dayalı olarak tazminat talebinde bulunabilmesi için öncelikle kaynağı ne olursa olsun evvela bir alacağı olduğunu, borçlunun temerrütte bulunduğunu, illiyet bağını ve bu alacağını tahsil edememesinden veya geç ödeme yapılmasından doğan ve duruma göre malvarlığında azalma veya engellenen kazançlardan oluşan zararını kanıtlamak durumundadır. Aşkın (munzam) zararın talebinde varlığı iddia olunan zararın, yine alacaklı tarafından yasal ispat vasıtalarıyla somut, inanılır ve açık bir biçimde ispatlaması gerekir....
Mahkemesi kararına göre aşkın zarar talep etme hakkı doğduğu, buna göre, Davacı tarafa 809.192,31 TL + 20.063,... TL = 829.255,49 TL toplam munzam zarar olarak ödenmesi gereken miktar olabileceği, davacı tarafa 894.221,75 TL + 22.523,73.TL = 916.745,48 TL toplam munzam zarar olarak ödenmesi gereken miktar olabileceği tespitlerini mahkememize sunmuşlardır. Dosya yapılan itirazlar neticesinde daha önce rapor sunan bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişi heyetinin 31/03/2024 tarihli heyet raporunda özetle; ... kararlarının yorumunu tamamen Mahkememizin takdirine bırakarak; Davacı tarafa 928.512,29 TL + 23.743,07TL = 952.255,36 TL toplam munzam zarar olarak ödenmesi gereken miktar olabileceği, davacı tarafa 993.655,07 TL + 25.515,30 TL = 1.019.170,37 TL toplam munzam zarar olarak ödenmesi gereken miktar olabileceği tespitlerini mahkememize sunmuşlardır. Tüm dosya kapsamının incelenmesinde, davacı tarafın davalı aleyhine ... 2 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/......
TBK'nın 122., mülga 818 Sayılı BK'nun 105. maddesinde düzenlenen munzam zarar ise; para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde ortaya çıkar ve borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsar. Munzam zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır. TBK’nın 122. maddesi, kaynağı ne olursa olsun temerrüt faizi yürütülebilir nitelikte olmak koşuluyla bütün para borçlarında uygulanma olanağına sahiptir. Munzam zarar borcunun hukukî sebebi, asıl alacağın temerrüde uğraması ile oluşan hukuka aykırılıktır....
TL'nin geri alındığı tarihteki dolar kuru dikkate alındığında karşılığı 1.000.000,00 TL'ye yakın olduğunu, munzam zarar talep edebilmek için zararın somutlaştırılması veya ispat edilmesi gerekmemekte olduğunu, Anayasa Mahkemesi’nin 2014/2267 başvuru numaralı 21.12.2017 tarihli 2014/2267 esas nolu kararında bu hususun açıkça belirtildiğini, Türk Borçlar Kanunu 122/1 maddesinde de aşkın/munzam zarar açıkça düzenlendiğini, Munzam zarar bilirkişi marifetiyle tespit edilmesi gerektiğini, HMK 266/1....
Davacı dava dilekçesinde temerrüt faizi ile karşılanmayan munzam zarar talebinde bulunmuştur.Munzam zarar borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan durum arasındaki farktır. Başka deyişle; temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğu kurallarına bağlı zarar şekilde tanımlanabilir. Türk Borçlar Kanunun 122. maddesi kapsamında munzam zararın talep edilebilirliği bir şartı da alacaklının mevcut olan zararını açık ve somut bir şekilde ispat etmesi gerekir. Faizi aşan zararın ödenebilmesi için uğranılan zararın varlığı ile miktarının ispatlanması gerekir. Bu açıklamalar ışığında davacının zararını somutlaştırarak zarar iddiasını ispat edecek delilleri ortaya koyması gerekir. Ancak dava dilekçesi ve yargılama aşamasındaki beyanlar uyarınca, sadece ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeni ile paranın satın alma gücünde meydana gelen azalmanın munzam zararın ispatı için yeterli değildir....
Sürenin başlangıcı da, munzam zararın hukuki yapısından hareketle genel hüküm uyarınca alacağın muaccel olduğu zamandan başlatılacaktır. Somut olayda, kesinleşen mahkeme kararıyla 4.253,00 TL asıl alacağın 30/10/1997 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiştir. Asıl davanın açılması, işbu davadaki munzam zarar talebi yönünden zamanaşımını kesmeyeceğine göre, munzam zarar davasının açıldığı tarihten geriye doğru on yıllık süre içerisinde gerçekleşen zarar bölümünün talep edilmesi mümkün olup, bu süre dışında kalan zarar bölümü ise zamanaşımına uğramıştır....
Asliye Ticaret Mahkemesi ... esas sayılı dosyasında yapılan yargılamada davalıdan destekten yoksun kalma tazminatı isteminde bulunduklarını, ancak davalı tarafça süresinde tazminatın kendilerine ödenmediği, süresinde ödenmeyen tazminat sebebiyle davacıların munzam zararının olduğunu mülkiyet haklarının ihlal edildiğini, bu sebeple munzam zarar talebini içerir davalarını mahkememizde ikame ettikleri görülmüştür. Öncelikle davacıların munzam zararlarının olduğunu kabul edebilmek için kesinleşmiş bir yargı kararıyla davalı sigorta şirketinin destekten yoksun kalma tazminatına mahkum edilmesi, daha açık bir ifadeyle davacılar lehine hükmedilecek tazminatın davacıların mülkiyet sahasına girmesi gerekmektedir. Ancak kendine ait olan bir hakkın ihlal edilmesi sebebiyle ya da kendisini doğrudan ya da dolaylı olarak ilgilendiren bir hak sebebiyle zararın karşılanması talebi ileri sürülebileceğinden öncelikle İzmir ......
Davacı munzam zarar talebinde bulunmuştur. Aşkın (munzam) zarar 6098 sayılı TBK'nın 122. Maddesinde: 'Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür. Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.' şeklinde düzenlenmiştir. Alacaklının munzam (aşkın) zarar talebinde bulunabilmesi için: 1- Alacaklının temerrüt faizini aşan zararının olması, 2- Temerrüt ile munzam zarar arasında illiyet bağının bulunması, 3- Borçlunun kusursuzluğunu ispatlayamamış olması gerekir....
(III) DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, SABİT GÖRÜLEN VAKIALAR, ÇIKARILAN SONUÇ VE HUKUKÎ SEBEPLER: Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle davacının aracında meydana gelen değer kaybının tahsili için yapılan başvuru sonucunda Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından hükmedilen değer kaybı bedelinin icra takibi yolu ile geç ödenmesi nedenine dayalı munzam zararın tahsili davasıdır. Bilindiği üzere, munzam zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının malvarlığının kazanacağı durum ile temerrüd sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır. Başka bir anlatımla, temerrüd faizini aşan ve kusur sorumluluğu kurallarına bağlı bir zarar biçiminde tanımlanabilir. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 122. maddesinde ; '' Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür....
zararı da gidermekle yükümlüdür. (2)Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder." 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 97. maddesi uyarınca "Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir....