Türk Borçlar Kanunu’nun 122. maddesi kapsamında aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliğinin bir koşulu da alacaklı yönünden mevcut olan zararın açık ve somut bir biçimde ispatıdır. Bu bağlamda ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, alacaklı yönünden aşkın (munzam) zarar olarak nitelendirilemeyeceği gibi salt bu olguya dayanılması neticesinde zararın ispatına dair koşulun gerçekleştiği söylenemez. Zira burada zararın olgusunun, HMK’nın 194. maddesi kapsamında ispata elverişli bir şekilde somutlaştırılarak zarar iddiasının ispatı için gerekli tüm deliller ortaya konulmalıdır. 34. Bu itibarla davacı tarafından ileri sürülen, ülkemizdeki belirli dönemlerde mevcut olan ekonomik olumsuzluklardan enflasyon, yüksek faiz, para değerindeki düşüş gibi olgulara dayalı aşkın (munzam) zarar talebi, zarar olgusunun delili olarak kabul edilemez....
Türk Borçlar Kanunu’nun 122. maddesi kapsamında aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliğinin bir koşulu da alacaklı yönünden mevcut olan zararın açık ve somut bir biçimde ispatıdır. Bu bağlamda ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, alacaklı yönünden aşkın (munzam) zarar olarak nitelendirilemeyeceği gibi salt bu olguya dayanılması neticesinde zararın ispatına dair koşulun gerçekleştiği söylenemez. Zira burada zararın olgusunun, HMK’nın 194. maddesi kapsamında ispata elverişli bir şekilde somutlaştırılarak zarar iddiasının ispatı için gerekli tüm deliller ortaya konulmalıdır. 34. Bu itibarla davacı tarafından ileri sürülen, ülkemizdeki belirli dönemlerde mevcut olan ekonomik olumsuzluklardan enflasyon, yüksek faiz, para değerindeki düşüş gibi olgulara dayalı aşkın (munzam) zarar talebi, zarar olgusunun delili olarak kabul edilemez....
Asliye Ticaret Mahkemesi'nde 2008/692 Esas sayılı dosya ile dava açtıklarını, davalı şirketin olayda % 75 kusuru olduğuna hükmedilerek tazminata mahkûm edildiğini, alacağın faiz ve masrafları ile birlikte 29.04.2010 tarihinde tahsil edildiğini, BK 105'inci madde koşulları oluştuğundan munzam zarar alacaklarının hüküm altına alınması için işbu davanın açılma gereğinin doğduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, 60.000 TL munzam zarar alacağının dava tarihinden itibaren faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 18.11.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile toplam 230.732,99 TL munzam zararın faizi ile tahsilini talep etmiştir....
Davalı...A.Ş. vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı nedeni ile reddi gerektiğini, davacının, mal bedeli şeklindeki munzam zarar talebinin esastan da reddi gerektiğini, öncelikle davacının mal bedeli / vade farkı niteliğinde zarar hesabı yaparak ve B.K.'nun 113. Maddesi ile İstanbul ......
Dosyada bulunan delil ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre; Manisa İli, Salihli İlçesi, Karaoğlanlı Mahallesi 515 parsel sayılı (ifrazla 101 ada 56 parsel sayılı) taşınmaza ilişkin kamulaştırma bedelinin geç ödenmesi nedeniyle faiz alacağına ilişkin davanın kabulüne, munzam zarar alacağı talebinin reddine ilişkin ilk derece mahkemesinde verilen karara karşı yapılan istinaf isteminin kısmen kabulü ile vekalet ücreti yönünden 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı kalan harcın davalı idareden alınmasına, davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 28.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
O halde, munzam zararın ödenmesi söz konusu olduğunda kusur, bir unsur olarak yer almaktadır. Kısacası, munzam zarar davasında davacı, zararın varlığını ve miktarını; davalı ise, borcun geç ödenmesinde kusurunun olmadığını kanıtlayacaktır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19.06.1996 gün ve ----- esas ------ karar sayılı kararında da değinildiği üzere; bu konuda kanıtlanması gereken, belli paranın gününde ödenmemesinden doğan zarardır. Alacaklı, borcun kendisine geç ödenmesi yüzünden uğradığı zararın ne olduğunu ve miktarını kanıtlamak durumundadır. Doğaldır ki bu zarar paranın zamanında ödenmemesinden dolayı mahrum kalınan olası (muhtemel) kar ya da varsayılan (farzedilen) gelir değildir. Bu zarar davacının öz varlığından, ekonomik ve sosyal faaliyetlerinden, toplum içindeki statüsünden, başına gelen olaylardan kaynaklanan somut olgular nedeniyle uğramış olduğu zarardır....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında "Yanlar arasındaki ihtilaf davacı yüklenici tarafından davalı borçlu iş sahibinin iş bedeli alacağı bakımından usulünce temerrüte düşürülüp düşürülmediği, munzam zarar alacağına ilişkindir. Alacaklının geç ödeme iddiasına dayalı olarak zarar talebinde bulunabilmesi için borçlunun usulünce ve öncelikle temerrüte düşürüldüğünü kanıtlaması gerekir. Kesin vadeye (takvim günü) bağlanmış alacaklar vadenin geçmesiyle muaccel (istenebilir) hale gelir ve borçlu temerrüte düşer ise de, diğer hallerde borçlu ancak alacaklı tarafından ihtarla temerrüte düşürülebilir. Davacı yüklenici munzam zarar talebinde bulunmuş, mahkemece bilirkişi raporu esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye göre Yapım İşleri Genel Şartnamesi sözleşmenin eki olup, bilirkişi raporunda sözleşmenin 12....
nin 7.625,00 TL yatırılan paranın 3.812,65 TL’sinden ve bu tutarla ilgili munzam zarardan sorumlu olacağı gerekçesiyle, davalı ... ve ... yönünden önceki karar kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davalı ... yönünden davanın kısmen kabulüne, 3.812,65 TL asıl alacak, 24.264,61 TL munzam zarar alacağı olmak üzere toplam 28.077,26 TL'nın 25.11.2009 tarihinden itibaren avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Kararı, davalı ...Ş. vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı ... vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı ... vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalı ...Ş.'den alınarak davacıya verilmesine, davalı ...Ş.'...
Esas sayılı dosyasına konu alacağın, davalının icra takibine yapmış olduğu haksız itirazı nedeniyle ancak 10/12/2021 tarihinde tahsil edilebildiğini, işbu davanın icra dosyasına konu alacağın geç tahsili nedeniyle faiz ve karşılanamayan zararın tahsili amacıyla başlatılan kısmi alacak davası olduğunu, her ne kadar icra dosyasına konu alacak kira sözleşmesinden kaynaklansa da davaya konu uyuşmazlığın alacağın geç ödenmesinden kaynaklanan munzam zarar alacağı olduğundan uyuşmazlığın çözümünde Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, munzam zarar sorumluğunun kusur sorumluluğuna dayandığını, munzam zararın ayrı bir dava ile on yıllık zamanaşımı süresi süresi içerisinde her zaman istenilmesinin mümkün olduğunu beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL'nin temerrüt tarihinden başlayacak 3095 sayılı kanunun madde 2/2 uyarınca işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya...
Esas sayılı dosyasına konu alacağın, davalının icra takibine yapmış olduğu haksız itirazı nedeniyle ancak 17/11/2021 tarihinde tahsil edilebildiğini, işbu davanın icra dosyasına konu alacağın geç tahsili nedeniyle faiz ve karşılanamayan zararın tahsili amacıyla başlatılan kısmi alacak davası olduğunu, her ne kadar icra dosyasına konu alacak kira sözleşmesinden kaynaklansa da davaya konu uyuşmazlığın alacağın geç ödenmesinden kaynaklanan munzam zarar alacağı olduğundan uyuşmazlığın çözümünde Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, munzam zarar sorumluğunun kusur sorumluluğuna dayandığını, munzam zararın ayrı bir dava ile on yıllık zamanaşımı süresi süresi içerisinde her zaman istenilmesinin mümkün olduğunu beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL'nin temerrüt tarihinden başlayacak 3095 sayılı kanunun madde 2/2 uyarınca işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine...