enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma) dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlaması gerektiği ve davacının munzam zararın oluştuğu ikna edici bir biçimde kanıtlayamadığı, munzam zarar talep edilebilmesinin koşullarının oluşmadığı, davacının munzam zarar talep etme şartlarının ve munzam zararının oluşmadığı kanaatine varılmış davacının davasının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma) dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlaması gerektiği ve davacının munzam zararın oluştuğu ikna edici bir biçimde kanıtlayamadığı, munzam zarar talep edilebilmesinin koşullarının oluşmadığı, davacının munzam zarar talep etme şartlarının ve munzam zararının oluşmadığı kanaatine varılmış davacının davasının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmüne haizdir. Munzam zarar talep edebilmek için, bir para borcunda borçlunun temerrüde düşmesi, borçlunun temerrüdü nedeniyle temerrüt faiziyle karşılanamayan alacaklı zararının ortaya çıkması, borçlunun temerrüde düşmede kusurlu olması ve borçlunun temerrüdü ile alacaklının munzam zararı arasında illiyet bağının bulunması gereklidir. Yine munzam zararın tazmin edilebilmesi için davacı - zarar gördüğünü iddia edenin uğranılan zararın varlığı ile miktarının kanıtlanması gerektiği, bu zarar kanıtlandığı takdirde borçlunun ancak kendisinin geç ödemeden kaynaklı hiçbir kusurunun bulunmadığını ispat etmesi halinde zararı ödeme yükümlüğünün ortadan kalkacaktır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile açılan dava sonucu alacak tutarı 43.600,00 TL'nin yatırılma tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline karar verildiği, bu karar ile faizi ile birlikte toplamda 295.072,50 TL olarak (cezaevi harcı ve damga vergisi kesintilerden sonra) tahsil ettiği, bu davada faizi aşan zarar ve zarar miktarı diğer bir anlatımla munzam zararın ne şekilde oluştuğunu somut olarak ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B....
-KARAR- Davacı-birleşen dava davacısı vekili, müvekkilinin 1985 yılında giriştiği kırpıntı kağıt ithalatı işinde, davalılar-birleşen dava davalılarının neden olduğu maddi ve manevi zararının mahkeme kararı ile hükme bağlandığını, zarar tutarının temerrüt tarihinde ödenmediğini, bu suretle munzam zarara uğranıldığını, bundan da davalılar-birleşen dava davalılarının sorumlu olduklarını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla asıl davada 23.09,1985 ile 30.09.1993 dönemine isabet eden munzam zararının, birleşen davada 01.10.1993 ile 01.10.2002 dönemine isabet eden munzam zararının faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar-birleşen dava davalıları vekilleri, yetki, zamanaşımı itirazında bulundukları gibi davacı zararından sorumlu olmadıklarını, munzam zarar istem koşullarının oluşmadığını bildirerek, davaların reddini istemişlerdir....
ya ait ve davalı şirkete sigortalı olan ... plaka sayılı otobüsün 11/05/2022 tarihinde davacıya ait ... plaka sayılı araca arkadan çarpması sonucu, davacıya ait araçta oluşan değer kaybı tazminatı ve munzam zarar oluşmasına neden olduğunu, şimdilik munzam zarar sebebiyle 100,00 TL, değer kaybı nedeniyle 500,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini, talep ve dava etmiştir. YANIT : Davalı Sigorta vekili yanıt dilekçesinde özetle; Meydana gelen kaza nedeniyle davacı yana hasar nedeniyle 34.810,00 TL, değer kaybı zararı nedeniyle 15.190,00 TL ödeme yapıldığını ve limitin tüketildiğini, davacının munzam zarar talebi ile ilgilide sigorta şirketinin bir sorumluluğunun bulunmadığını, talep edilen faizin yerinde olmadığını ve davanın reddini istemiştir....
Dava munzam zarar nedeniyle alacak istemine ilişkindir. Dava tarihine göre uygulanması gereken mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu 105. maddede munzam zarar düzenlenmiştir. ( Maddenin 6098 Sayılı Türk borçlar Kanunundaki karşılığı 122. maddedir. Anılan 105. (6098 sayılı T.B.K. 122) madde uyarınca alacaklının uğradığı zarar geçmiş günler faizinden fazla olduğu takdirde borçlu kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini kanıtlamadıkça bu zararı ödemekle mükelleftir. Yasa koyucu para borcunun geç ödenmesi halinde bir zararın mevcut olduğunu kural olarak benimsemiştir. Bu zararın karşılanması iki bölümde düşünülmüştür. Birinci bölüm kanıtlanmadan ödenmesi talep edilecek zarar miktarıdır ki bu temerrüt faizidir. Diğer bir deyişle temerrüt faizi miktarınca alacaklının zarara uğradığı yasal bir karine olarak kabul edilmiştir. Bunun dışında davacının herhangi bir karineden istifade etmek olanağı yasal olarak mevcut değildir....
O halde mahkemece davalının temerrüdü nedeniyle alacağın geç tahsilinde kusurlu olduğunun kabulü ile davacının munzam zarar talebinin değerlendirilmesi gerekir....
Menkul Değerler müdür yardımcısının 1996 yılında müvekkili ile birlikte bir çok kişiye sahte hazine bonosu verdiğini, müvekkilinin uğradığı zarar nedeniyle daha sonra davalı ...hakkında alacak davası açtığını, açılan davada davalı şirketin %75 oranında kusurlu olduğu belirlenerek BK'nın 55. maddesi gereğince tazminata mahkum edildiğini, munzam zarar istemlerinin ise dinlenme koşulları oluşmaması nedeniyle reddedildiğini, ....08.2010 tarihinde tahsilatın icraen yapıldığını, gelinen aşamda BK'nın 105. maddesindeki munzam zarar için gerekli koşulların oluştuğunu ileri sürerek, şimdilik 30.000 TL. munzam zarar alacağının dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 08.....2012 tarihli ıslah dilekçesi ile istemini 44.050,35 TL'ye yükseltmiştir....
Zarar kanıtlandığı takdirde borçlu, ödemenin geç yapılmasında kendisinin hiçbir kusurunun bulunmadığını kanıtlaması halinde bu zararı ödeme yükümlülüğünden kurtulabilir. O halde, munzam zararın ödenmesi söz konusu olduğunda kusur, bir unsur olarak yer almaktadır. Kısacası, munzam zarar davasında davacı, zararın varlığını ve miktarını; davalı ise, borcun geç ödenmesinde kusurunun olmadığını kanıtlayacaktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19.06.1996 gün ve 1996/5-144 esas 1996/503 karar sayılı kararında da değinildiği üzere; bu konuda kanıtlanması gereken, belli paranın gününde ödenmemesinden doğan zarardır. Alacaklı, borcun kendisine geç ödenmesi yüzünden uğradığı zararın ne olduğunu ve miktarını kanıtlamak durumundadır. Doğaldır ki bu zarar paranın zamanında ödenmemesinden dolayı mahrum kalınan olası (muhtemel) kar ya da varsayılan (farz edilen) gelir değildir....