DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Yasal dayanak:Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 142. maddesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 1,2,4. maddeleri, Türk Borçlar Kanunu 299, 313, 314, 315. maddeleri, Yargılama konusu olayda:Davacının, davalı aleyhine kira sözleşmesinden kaynaklı alacak nedeniyle icra takibi başlatıldığını, alacağın bu şekilde tahsil edilebildiğini, geç ödeme sebebiyle munzam zarar alacağı bulunduğunu belirterek zararının tazminini talep ve dava ettiği, Mahkemenin dava davaya konu çekişmenin kira ilişkisinden kaynaklandığı kanaatiyle görevsizliğe karar verdiği, Davacının talebinin geç ödemeden kaynaklı meydana gelen zararın tazminine yönelik olduğu, geç ifa edilen borcun kira ilişkisinden kaynaklı olduğu, Munzam zarar talebinin yeni bir borç olmasının uyuşmazlığın kira ilişkisinden kaynaklanmadığını göstermeyeceği, HMK 4/a maddesi gereğince "kiralanan taşınmazların İcra İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere kira ilişkisinden...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Yasal dayanak:Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 142. maddesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 1,2,4. maddeleri, Türk Borçlar Kanunu 299, 313, 314, 315. maddeleri, Yargılama konusu olayda:Davacının, davalı aleyhine kira sözleşmesinden kaynaklı alacak nedeniyle icra takibi başlatıldığını, alacağın bu şekilde tahsil edilebildiğini, geç ödeme sebebiyle munzam zarar alacağı bulunduğunu belirterek zararının tazminini talep ve dava ettiği, Mahkemenin dava davaya konu çekişmenin kira ilişkisinden kaynaklandığı kanaatiyle görevsizliğe karar verdiği, Davacının talebinin geç ödemeden kaynaklı meydana gelen zararın tazminine yönelik olduğu, geç ifa edilen borcun kira ilişkisinden kaynaklı olduğu,Munzam zarar talebinin yeni bir borç olmasının uyuşmazlığın kira ilişkisinden kaynaklanmadığını göstermeyeceği, HMK 4/a maddesi gereğince "kiralanan taşınmazların İcra İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere kira ilişkisinden...
Mahkemece, iddia, savunma, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, davacının ... nezdindeki mevduatının bir kısmının banka görevlisi tarafından usulsüz işlemlerle 26.11.1999 tarihinde hesaptan çekildiği, işbu dava konusunun, davacının zamanında ödenmeyen alacağı nedeniyle işleyen faiz ile de karşılanmayan zararı olduğu, diğer bir deyişle munzam zarara ilişkin bulunduğu, her ne kadar aynı konuda daha önce açılan dava olduğu savunulmuş ise de söz konusu davanın munzam zararı kapsamadığı, bilirkişi aracılığıyla davacının 303.083,04 TL munzam zararının bulunduğunun tespit edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 9.000,00 TL'nin dava tarihinden, 28.370,78 TL'nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir....
Sürenin başlangıcı da, munzam zararın hukuki yapısından hareketle genel hüküm uyarınca alacağın muaccel olduğu zamandan başlatılacaktır. Somut olayda, kesinleşen mahkeme kararıyla 4.253,00 TL asıl alacağın 30/10/1997 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiştir. Asıl davanın açılması, işbu davadaki munzam zarar talebi yönünden zamanaşımını kesmeyeceğine göre, munzam zarar davasının açıldığı tarihten geriye doğru on yıllık süre içerisinde gerçekleşen zarar bölümünün talep edilmesi mümkün olup, bu süre dışında kalan zarar bölümü ise zamanaşımına uğramıştır....
Alacaklının, munzam zararını yasal delillerle kanıtlaması halinde borçlu; ya alacaklının bir zarara uğramadığını ya da borç zamanında ifa edilmiş olsaydı bile, alacaklının değeri düşmeyecek bir yatırım yapmayacağını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir. İkinci görüşe göre; munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağın varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faiziyle karşılanmayan zarar miktarını; zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlamalıdır....
Maddesi uyarınca fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydı ile, müvekkilin alacağını zamanında tahsil edememesinden kaynaklanan belirsiz olan munzam zararının şimdilik 500,00 TL'sinin davalıdan avans faizi ile tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının talebi zamanaşımına uğramı olup davanın zamanaşımı sebebiyle reddininin gerektiğini, munzam zarardan müvekkilinin sorumlu olmadığını, davanın uzaması veya uzun süren dava süreçlerinden sonra enflasyon ve döviz kurlarında artış olması başlıbaşına munzam zarar talebi için yeterli olmayıp davacının somut olarak munzam zararını ispat etmesi gerektiğini, kaldı ki talep edilen munzam zarar teminat dışı olduğunu, bu nedenle müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını belirterek, açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir....
Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Bu hükümle uygulamada munzam zarar, kanunî tanımı ile aşkın zarar olarak adlandırılan hukukî kurum düzenleme altına alınmış olup mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 105. maddesi de bu hususta aynı yönde düzenleme içermektedir. Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Bu anlamda aşkın (munzam) zarar, temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğuna dair ilkelere bağlı bir zarar türü olarak kabul edilir ( 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Şerhi, Cilt I, 2012, s. 810)....
zararını oluşturduğu, Anayasa Mahkemesi kararları doğrultusunda Yargıtayın da, munzam zararın ayrıca ispatlanması gerektiği yönündeki katı yorum nedeniyle, kamunun yararı ile zarar görenin mülkiyet hakkının korunması arasında kurulması gereken adil dengenin zarar gören aleyhine bozulduğunu değerlendirmiş ve munzam zararın somut delillerle kanıtlanması gerektiği uygulamasından vazgeçtiğini belirttiğini beyan ederek; Müvekkil şirketin munzam zarar talep ettiğimiz alacağı ile ilgili, 20.01.2010 temerrüt tarihinden 04.11.2022 tahsil tarihine kadar geçen süredeki enflasyon verilerini gösterir TEFE TÜFE-ÜFE oranları, banka vadeli mevduat faiz oranları, döviz kurları, devlet tahvil faiz oranları, işçi ücretleri ve diğer yatırım araçları ile ilgili getiri bilgilerinin resmi kurumlardan sorularak munzam zarar hesabının bilirkişi vasıtasıyla tespitini, bilirkişi tarafından tespit edilecek miktara artırma hakkımız saklı kalmak üzere HMK. 107....
İkinci görüşe göre; munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağın varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faiziyle karşılanmayan zarar miktarını; zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlamalıdır. Munzam zarar alacaklısı, normal durumlar ve fiili karineler ile maruf ve meşhur olaylara dayanıyorsa bunun ispatı istenmemeli, munzam zarar davalarında davacı-alacaklının ispat yükümlülüğü çok sıkı kurallara bağlanmamalı, ---- ortamda, bireyin parasının değerini sabit tutmak ve kazanç sağlamak için bir çaba ve girişimlerde bulunması; örneğin, en azından vadeli mevduat veya kurları devamlı yükselen döviz yatırımlarında değerlendirilmesi, olayların normal akışına, hayat tecrübelerine uygun düşen bir karine olarak kabul edilmelidir. Bu karinenin aksini, kusursuzluğunu ve sorumsuzluğunu ispatlamak borçlunun yükümlülüğündedir. --- arasında bu yolda oluşan içtihat aykırılığının giderilmesi istemi, ------reddedilmiştir....
Alacaklının, munzam zararını yasal delillerle kanıtlaması halinde borçlu; ya alacaklının bir zarara uğramadığını ya da borç zamanında ifa edilmiş olsaydı bile, alacaklının değeri düşmeyecek bir yatırım yapmayacağını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir. İkinci görüşe göre; munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağın varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faiziyle karşılanmayan zarar miktarını; zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlamalıdır....