Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir.Bu duruma göre, yukarıda belirtilen ilkelere göre öncelikle aynen taksim konusunda yeterli araştırma ve inceleme yapılmalı, aynen taksim mümkün ise taşınmazın aynen taksimine, değil ise satılmak suretiyle ortaklığının giderilmesi hususunun düşünülmesine ve bu amaçla muhdesat iddiası taraflara sorularak ihtilaf olmaması halinde muhdesat oranlaması yapılarak sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. İhtilaf olması halinde muhdesat iddasında bulunan tarafa muhdesat iddasına ilişkin mülkiyetin tespiti davası açmak üzere süre verilmeli, mahkemece verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucu beklenmeli, muhdesat aidiyeti belirlenmiş ise oran kurulmak sureti ile gayrimenkulün satışına karar verilmelidir....

    Somut olaya gelince; davalılardan ... yargılama sırasında 4767 parsel sayılı taşınmaz üzerinde kendisine ait meyve ağaçlarının bulunduğunu ileri sürerek muhdesat iddiasında bulunmasına rağmen yukarıda yazılı olan ilkeler gözetilmeksizin hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Diğer taraftan, 4538 parsel sayılı taşınmaz yönünden muhdesat oranlaması yapılmak suretiyle hüküm kurulmuş ise de, temyiz eden davalı tarafından, anılan parsel üzerindeki muhtesat olarak davacıya aidiyetinin tespitine karar verilen meyve ağaçlarının, bu tespit kararının kesinleşmesinden sonra davacı tarafından kesilerek taşınmazın tarla vasfına dönüştürüldüğü ileri sürülmüş olup, taşınmaz üzerinde gerçekten muhdesat kalmamışsa muhdesat oranlaması yapılmasının gerekmediği de açıktır....

      Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Somut olaya gelince; davalı ...'un dava konusu 102 ada 237 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki yapı hakkında muhdesat iddiasının olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın davalı ...'...

        a muhdesat konusunda dava açması için süre verilmiş, verilen süre içerisinde davalı ... Adana 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.09.2013 tarihli 2012/620 E. ve 2013/464 K. sayılı ilamı ile muhdesat aidiyetinin tespiti davası açmış, açılan dava davanın kabulü ile sonuçlanmış ve henüz kanun yolu aşamasında olup kesinleşmemiştir. Davalı ... muhdesat iddiasında bulunarak bu yönde dava açtığına göre Adana 7. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/620 E. ve 2013/464 K. sayılı Kararın neticelenip hükmün kesinleşmesinin beklenmesi gerekirken yargılamaya devam olunarak muhdesat oranı kurulmaksızın karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ...'nın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 25/09/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

          Bir kısım davalılar muhdesat iddiasında bulunmuştur. Mahkemece davanın kabulü ile; 34, 328, 734, 888, 917, 1055, 1412, 1413, 1416, 1417, 1424, 1560, 165, 171, 1706, 1722, 1887, 1895, 2431, 2296, 2372, 2819, 3182, 3189, 3190 ve 32 ada 28 parsel sayılı taşınmazlarda ortaklığın satış suretiyle giderilmesine, üzerinde muhdesat olan dava konusu 1412, 1413, 1416, 1417 ve 3190 parsel sayılı taşınmazların 26/04/2013 ve 02/08/2013 tarihli İnşaat Bilirkişisi raporlarında belirtilen oranda muhdesat bedelinin muhdesat sahiplerine ayrı ayrı ödenmesine, karar verilmiştir. Hükmü bir kısım davalılar vekili temyiz etmiştir. Paydaşlığın (Ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır....

            Mahkemece, 12.02.2015 tarihinde yapılan keşif sonucu alınan 26.03.2015 tarihli bilirkişi raporunda, muhdesat oranlaması %28,49 olarak hesaplanmışsa da; bu oran, muhdesat değeri olan 134.678,00 TL bedelin toplam taşınmaz değeri olan 607.328,00 TL bedele yüzdelik oranlaması sonucu değil, muhdesat değerinin çıplak arazi bedeli olan 472.650,00 TL bedele yüzdelik oranlaması sonucu bulunmuştur. Öte yandan, rapordaki muhdesat oranı %28,49 olmasına rağmen hükümde %20,72 olarak gösterilmişse de bu oranın nasıl hesapladığı da gerekçede açıklanmamıştır....

              Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.Somut olaya gelince; taşınmaz üzerindeki 3 adet eve ilişkin davalı ..., ... ve ...’in muhdesat iddialarının bulunduğu, ilk duruşmada davalı ..., ... ve ...’un bu muhdesat iddiasını kabul ettiği; ancak, diğer davalıların bu muhdesat iddiasını kabul ettiklerine dair beyanlarının bulunmadığı, muhdesatın aidiyeti hususunda tüm paydaşlar arasında mutabakat bulunmadığından muhdesat iddiasında bulunan ..., ... ve ...’e mahkemece muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açmak üzere süre verildiği ancak dava açılmayarak bir kısım davalılar arasında yapılan taksime ilişkin sözleşmenin sunulduğu, mahkemece daha sonra keşif yapılarak işin esasına girildiği görülmüştür....

                Gerçekten, anılan hüküm uyarınca; “taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlardan birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğü beyanlar hanesinde gösterilir." Bu tür bir hakkın zemin üzerindeki binanın veya ağaçların yok olması gibi bazı nedenlerle ortadan kalkacağı kuşkusuzdur. Diğer taraftan Türk Medeni Kanununun 1012. maddesi hükmü gereğince de kaydın terkini kütükte hak sahibi görünen bütün ilgililerin rızaları ile mümkündür. Muhdesat belirtmesi, Türk Medeni Kanununun 684. maddesine sınırlama getirerek muhdesat konusu ile arazinin bütünleşmesine engel olduğundan, arazi sahibinin mülkiyet hakkını ileri sürmek suretiyle ve muhdesat bedelinin hak sahibine ödenmesi koşuluyla mahkemeden terkin talebinde bulunulması da olanaklıdır....

                  Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçaların (muhdesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (ortaklar) hak iddia etmeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmelidir. Mahkemece verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir. Somut olaya gelince; davalı ... temyiz aşamasında muhdesat iddiasında bulunmuştur....

                    Dava, tapu kütüğünün beyanlar hanesindeki muhdesat kaydının terkini istemine ilişkindir. 22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere, Eşya Hukukunda “muhdesat” kavramından bir arazi üzerindeki arz malikinden başkasına veya bir paydaşa ait yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlamaz. Muhdesat sahibinin hakkı sadece şahsi bir haktır. Bu hakkın hukuki mahiyeti ve nasıl kullanılacağı ise TMK’nun 722, 724. ve 729. maddelerinde açıklanmıştır. Bir kişi lehine muhdesatın tespitine ve bunun kütüğün beyanlar hanesine yazılmasına 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 19/2 maddesi olanak sağlamaktadır....

                      UYAP Entegrasyonu