Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Somut olaya gelince; dava konusu taşınmazda davalılara ait olduğu tespit edilen seralar bulunduğu, dosya kapsamından bu muhdesatlarla ilgili paydaşlar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda bilirkişi raporunda belirlenen muhdesat bedelleri için mahkemece ek rapor aldırılarak belirlenecek arz muhdesat oranına göre hüküm kurulması, muhdesat oranının açıkça hüküm sonucunda gösterilmesi; satış bedelinin bu oranlara göre paydaşlara ödenmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 01.03.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Yalnızca muhdesat üzerinde bazı paydaşların hak iddia etmeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere Hukuk Muhakemeleri Kanununun 165. maddesi uyarınca uygun süre verilmelidir. Paydaş olmayıp, yalnızca muhdesat sahibi olanların sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre dava açmları ve muhdesat bedelini talep etmeleri mümkündür. Somut olaya gelince; Dava konusu parsellerin Uyap üzerinden güncel tapu kayıtları incelendiğinde, 933 ada 1, 937 ada 1, 935 ada 2 ve 934 ada 5 parsel sayılı taşınmazlarda paydaş olarak gözüken Mustafa Hacıhastaoğlu, yine 937 ada 1 parsel sayılı taşınmazda paydaş olarak gözüken İmdat Doğan’ın davada taraf olarak gösterilmedikleri anlaşılmıştır. Tüm kayıt maliklerinin davada yer alması gerekir....
Asliye Hukuk Mahkesinin 2009/324 Esas, 2011/433 Karar sayılı dosyasında muhdesatın aidiyetinin tespiti amacıyla dava açıldığı dava sonucu muhdesat sahibi paydaşların belirlendiği verilen kararın 03.01.2012 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Mahkemece, bu dava açılmadan önce yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporlarına göre muhdesat oranları belirlenmiş, ... Asliye Hukuk Mahkesinin 2009/324 Esas, 2011/433 Karar sayılı keşinleşmiş ilamında muhdesat olarak tespit edilmeyen ağaçlar muhdesat oranlamasına dahil edilirken, kesinleşmiş ilamla muhdesat olarak kabul edilen bir kısım seraların da muhdesat oranlamasına dahil edilmediği görülmüştür. Yine ... Asliye Hukuk Mahkesinin 2009/324 Esas, 2011/433 Karar sayılı keşinleşmiş ilamında dava konusu taşınmazda muhdesatları bulunduğu tespit edilen ... ile ...'in muhdesatlarıyla ilgili oranlama yapılmamıştır. Bu durumda mahkemece, ......
Somut olaya gelince, yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca, mahkemece tarafların muhdesat iddiaları hususunda ittifak edip etmedikleri üzerinde durulmamış ittifak etmiyorlarsa bu konuda ilgilisine dava açmak üzere süre verilmemiştir. Öte yandan, mahkemece yapılan keşif sonucu temin edilen bilirkişi raporunun hükme yeterli ve elverişli olmadığı anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, tarafların muhdesat oranı hesaplanırken sadece muhdesat değerinin, arzın ve muhdesatın toplamı olan tüm değere oranlanması gerekirken; muhdesat sahibinin arsa payı ile muhdesat bedeli toplanarak tüm değere oranlanması suretiyle muhdesat oranının belirlenmiş olması hatalıdır. Belirtilen eksiklikler giderilmeden karar verilmiş olması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 02.05.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Bu durumda mahkemece, öncelikle tüm tarafların muhdesat iddasını kabul edip etmediklerine dair beyanların tespit edilmesi, muhdesat konusunda ihtilaf bulunduğunda muhdesat iddiasında bulunan davalılara muhdesatın aidiyeti konusunda dava açmak için HMK'nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmesi, açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, tüm tarafların muhdesat iddiasını kabul etmesi veya muhdesatın aidiyeti davası açılıp da muhdesatın davalılara aidiyetine karar verilmesi halinde; yukarıda açıklanan ilkeler gözetilerek bilirkişiden rapor alınmak suretiyle satış bedelinden ne kadarının muhdesata isabet ettiğinin yüzdelik oran kurulmak suretiyle belirlenerek, muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedelin payları oranında paydaşlara dağıtılması ve dağıtım oranlarının hükümde açıkça gösterilmesi; mahkemece verilen süre içerisinde dava açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı...
Somut olaya gelince; mahkemece, davalılardan ...’nin muhdesat iddiası ile ilgili olarak yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, tarafların muhdesat iddiası hakkında beyanları alınarak, dava konusu taşınmaz üzerindeki bu muhdesatın aidiyeti hususunda tarafların ittifak edip etmedikleri üzerinde durulması, ittifak etmiyorlarsa muhdesat iddiasında bulunan tarafa bu konuda muhdesat aidiyetinin tespiti davası açmak üzere süre verilmesi ve dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılacak davanın niteliği ve sonucuna göre de gerekirse bilirkişiden ek rapor alınarak dava konusu taşınmazın tespit edilen toplam değerinin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiğinin yüzdelik oran kurulmak suretiyle belirlenmesi ve muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedelin ise tapu kaydı ve mirasçılık belgesindeki payları oranında tüm paydaşlara dağıtılması, verilen süre içerisinde dava açılmadığı takdirde ise o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi karar verilmesi gerekirken...
Bu durumda mahkemece, öncelikle tüm tarafların muhdesat iddasını kabul edip etmediklerine dair beyanların tespit edilmesi, muhdesat konusunda ihtilaf bulunduğunda muhdesat iddiasında bulunan davalıya muhdesatın aidiyeti konusunda dava açmak için HMK'nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmesi; açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, tüm tarafların muhdesat iddiasını kabul etmesi veya muhdesatın aidiyeti davası açılıp da muhdesatın davalıya aidiyetine karar verilmesi halinde; yukarıda açıklanan ilkeler gözetilerek bilirkişiden rapor alınmak suretiyle satış bedelinden ne kadarının muhdesata isabet ettiğinin yüzdelik oran kurulmak suretiyle belirlenerek, muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedelin payları oranında paydaşlara dağıtılması ve dağıtım oranlarının hükümde açıkça gösterilmesi; mahkemece verilen süre içerisinde dava açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı şekilde...
Bu durumda mahkemece, öncelikle tüm tarafların muhdesat iddasını kabul edip etmediklerine dair beyanlarının tespit edilmesi, muhdesat konusunda ihtilaf bulunduğunda muhdesat iddiasında bulunanlar yönünden muhdesat aidiyeti konusunda dava açmak üzere HMK'nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmesi, açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, tüm tarafların muhdesat iddiasını kabul etmesi veya muhdesatın aidiyeti davası açılıp da muhdesatın ilgililere aidiyetine karar verilmesi halinde; yukarıda açıklanan ilkeler gözetilerek bilirkişiden rapor alınmak suretiyle satış bedelinden ne kadarının muhdesatlara isabet ettiğinin yüzdelik oran kurulmak suretiyle belirlenerek, muhdesatlara isabet eden kısmın muhdesatların sahibi paydaşlara, geri kalan bedelin ise payları oranında paydaşlara dağıtılması ve dağıtım oranlarının hükümde açıkça gösterilmesi gerekirken; muhdesatlar yönünden taraflar arasında ihtilaf varken bu hususlar gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün...
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçaların (muhdesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (ortaklar) hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere HMK'nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmelidir. Mahkemece verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir. Somut olayda; davalı ... keşif sırasında muhdesat iddiasında bulunduğu anlaşılmıştır....
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Somut olaya gelince; yukarıda değinilen ilkelere göre muhdesat oranlaması yapılarak, muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi olan davacı paydaşa, geri kalan bedelin ise payları oranında tüm paydaşlara dağıtılmasına karar verilmesi gerekirken, bilirkişi raporu ile belirlenen muhdesat oranından farklı şekilde, hatalı oranlama üzerinden hüküm kurulması doğru olmadığı gibi arz bedelinin de oranlamaya tabi tutularak hüküm kapsamına alınmış olması da isabetsizdir....