Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Bu genel açıklamalardan somut olaya gelince; Dosya içeriğinden, dava konusu taşınmaz üzerinde iki adet bina olduğu, bu binalardan iki katlı olanın davacıya, diğerinin ise davalıya ait olduğu, davalı tarafından muhdesat iddiasında bulunulduğu, davacının davalının muhdesat iddiasını kabul ettiği, ayrıca davalı tarafından açılan muhdesatın aidiyetinin tespiti davası sonucunda taşınmaz üzerinde bulunan tek katlı binanın ve sekiz adet ağacın davalıya ait olduğuna karar verildiği anlaşılmıştır....
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Somut olaya gelince; dava konusu taşınmazın tapu kaydında davalılar ... ve ... lehine muhdesat şerhi bulunmakta olup davalı ...’in de muhdesat aidiyet iddiası vardır....
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, tarafların muhdesat oranı hesaplanırken sadece muhdesat değerinin, arzın ve muhdesatın toplamı olan tüm değere oranlanması gerekirken; muhdesat sahibinin arsa payı ile muhdesat bedeli toplanarak tüm değere oranlanması suretiyle muhdesat oranının belirlenmiş olması hatalıdır. Belirtilen eksiklikler giderilmeden karar verilmiş olması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 10.10.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Davacı tarafın el atmanın önlenmesi istemi yönünden; her nekadar dava konusu taşınmazın tapu kaydında muhdesat belirtmesi bulunması nedeniyle muhdesat bedelleri ödenmeden muhdesat belirtmesi olan alana elatmanın önlenmesi kararı verilemeyeceği düşünülerek karar verilmesi gerekiyorsa da bu husus temyiz konusu yapılmadığından bozmaya konu edilmemiştir. Davacılar vekilinin kal isteminin reddine dair sunulan temyiz itirazları yönünden; muhdesatı oluşturanın hakkı şahsi hakka yönelik olup muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız mülkiyet hakkı ya da sınırlı ayni hak sağlamaz. Muhdesatın tapu kütüğünün beyanlar hanesine yazılması 3402 sayılı Kanunun 19/2. maddesi gereğincedir. Muhdesat kütüğün beyanlar hanesine yazılarak muhdesatın arazi ile bütünleşmesine engel olunmaktadır. Buna karşın muhdesat bulunduğu taşınmaza bir değer katmaktadır....
Bu durumda mahkemece, öncelikle tüm tarafların muhdesat iddasını kabul edip etmediklerine dair beyanlarının tespit edilmesi, muhdesat konusunda ihtilaf bulunduğunda muhdesat iddiasında bulunan davalı ...’a muhdesatın aidiyeti konusunda dava açmak üzere HMK'nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmesi, açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, tüm tarafların muhdesat iddiasını kabul etmesi veya muhdesatın aidiyeti davası açılıp da muhdesatın davalı ...’a aidiyetine karar verilmesi halinde; yukarıda açıklanan ilkeler gözetilerek bilirkişiden rapor alınmak suretiyle satış bedelinden ne kadarının muhdesata isabet ettiğinin yüzdelik oran kurulmak suretiyle belirlenerek, muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedelin ise payları oranında paydaşlara dağıtılması ve dağıtım oranlarının hükümde açıkça gösterilmesi; mahkemece verilen süre içerisinde dava açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuşcasına davaya devam edilmesi gerekir....
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalar olup, sonuçta kazanan ve kaybeden taraftan söz edilemeyeceğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinin taraflara payları oranında yükletilmesi gerekir. Somut olayda; 1-05.01.2015 tarihli bilirkişi raporunda davacı ve bir kısım davalılar için muhdesat bedelleri belirlendiği ve muhdesat oranlaması yapıldığı ancak davalı ...'ye ait muhdesatlar için, muhdesat bedellerinin belirlenmediği ve muhdesat oranlaması yapılmadığı yine hüküm sonucunda da davalı ... için muhdesat oranı kurulmadığı anlaşılmaktadır....
Somut olaya gelince; muhdesat iddiasında bulunan davalının bu iddiasını davacı kabul ettiğine göre, yukarıda değinilen ilkelere göre muhdesat oranı belirlenerek bu orana göre satış bedelinin dağıtılması suretiyle hüküm kurulması gerekirken bu husus göz ardı edilerek muhdesat iddiası dikkate alınmaksızın karar verilmiş olması doğru görülmemiş, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine 10.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bu durumda mahkemece, öncelikle tüm tarafların muhdesat iddasını kabul edip etmediklerine dair beyanının tespit edilmesi, muhdesat konusunda ihtilaf bulunduğunda muhdesat iddiasında bulunan davalılara muhdesatın aidiyeti konusunda dava açmak için 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmesi, açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, tüm tarafların muhdesat iddiasını kabul etmesi veya muhdesatın aidiyeti davası açılıp da muhdesatın davalılara aidiyetine karar verilmesi halinde; yukarıda açıklanan ilkeler gözetilerek bilirkişiden rapor alınmak suretiyle satış bedelinden ne kadarının muhdesata isabet ettiğinin yüzdelik oran kurulmak suretiyle belirlenerek, muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara dağıtılması ve dağıtım oranlarının hükümde açıkça gösterilmesi; mahkemece verilen süre içerisinde dava açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekirken bu hususlar...
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Somut olaya gelince; davalılar ... ve ...'in muhdesat iddiasında bulunduğu; ancak, bu durumun bilirkişi raporunda değerlendirilmediği anlaşıldığından, öncelikle muhdesat konusunda ihtilaf olup olmadığının taraflara sorulması, taraflar arasında ihtilafın olmadığı anlaşılırsa bilirkişiye muhdesat oranı kurdurularak bir karar verilmesi, şayet muhdesat konusunda bir ihtilaf var ise muhdesat aidiyetinin tespiti davası açılması için adıgeçen davalılara süre verilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ...'...
Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın eğerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır. Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir....