Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK mad. 114/1-h, 115) . Öğretide ve Yargıtay'ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir. Dosyanın incelenmesinde; davanın açıldığı tarihte derdest bir ortaklığın giderilmesi davası yoksa da, ilk derece mahkemesinin karar tarihinden önce, 17.03.2017 tarihinde davacı tarafça dava konusu 200 ada 7 parsel sayılı taşınmaza ilişkin ortaklığın giderilmesi isteğiyle dava açıldığı, bu davanın Bakırköy 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/247 Esas numarasına kaydedildiği, bu durumun mahkemeye bildirildiği, buna göre davacı tarafın muhdesatın tespiti davası açmaktaki hukuki yararına ilişkin dava şartının tamamlanmış olduğu anlaşılmaktadır....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Muhdesatın Tespiti ... ile ... ve müşterekleri aralarındaki muhdesatın tespiti davasının reddine dair Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 26.02.2013 gün ve 7/30 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacı vekili, 23 ada 34 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan 4 katlı binanın bodrum, dükkan (zemin) ve 1. katının vekil edenine ait olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalılardan Hamiyet Efil vekili ve davalı ..., taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın muris tarafından yapıldığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır. Mahkemece, kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi üzerine, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; muhdesat tespiti isteğine ilişkindir....

      Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından okul alanı olarak kamulaştırma işlemine tabi tutulan 3970 ada 5 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki muhdesatların tespiti istemine ilişkindir. Taşınmaz üzerindeki muhdesatın tespiti davaları kendine özgü davalardan olup, dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun sonucu olarak bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Muhdesatın aidiyetinin tespiti davalarında ortaklığın giderilmesi davası mevcut ise o davanın yargılaması sırasında muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğini açıkça kabul edenler dışında kalan ve muhdesatın üzerinde bulunduğu taşınmazda paydaş olan diğer tüm tapu maliklerinin veya tapu kayıt malikinin mirasçılarının, kamulaştırma sözkonusu ise kamulaştırılan taşınmaz maliklerinin ya da mirasçılarının davada taraf olarak yer almaları zorunludur....

        Taşınmaz üzerine daha önce mevcut bir muhdesata yeni bölümler ilave edilmesi, muhdesatın tamamlanması veya mevcut muhdesatın bakım ve onarımının yaptırılması bağımsız bir muhdesat meydana getirme niteliğinde olmayıp mevcut muhdesatın daha kullanılır hale gelmesini, bir başka deyişle muhtesattan sağlanacak faydanın artmasını sağlayan işlerdir. Bu işler için harcanan giderler de muhdesatın değerini artıran faydalı ve zorunlu giderlerden olup muhdesat tespiti isteğine konu edilemez. Hal böyle olunca, davada taraflar, az yukarıda açıklanan ve hukuki yarar olarak nitelenen nedenlerden hiçbirisine dayanmadığına ve davacı tarafından yapıldığı açıklanan iş kalemleri bağımsız bir muhdesat meydana getirme niteliğinde olmadığına göre, Mahkemece muhdesat tespiti isteğinin kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır....

          Dava, muhdesatın tespiti isteğine ilişkindir. Gerek davacılar vekilinin dava dilekçesindeki beyanlarından, gerekse yargılama sırasında dinlenilen taraf tanıklarının beyanlarından davaya konu yapının öncesinde mevcut olduğu, davacıların murisi tarafından söz konusu yapıya ilaveler ile iyileştirme giderleri yapıldığı anlaşılmaktadır. Taşınmaz üzerine daha önce mevcut bir muhdesata yeni bölümler ilave edilmesi, muhdesatın tamamlanması veya mevcut muhdesatın bakım ve onarımının yaptırılması bağımsız bir muhdesat meydana getirme niteliğinde olmayıp mevcut muhdesatın daha kullanılır hale gelmesini, bir başka deyişle muhtesattan sağlanacak faydanın artmasını sağlayan işlerdir. Bu işler için harcanan giderler de muhdesatın değerini artıran faydalı ve zorunlu giderlerdendir....

            Bir kısım davalı da dava konusu taşınmaz üzerindeki ortaklığın aynen taksimini, mümkün olmaması halinde satış yolu ile giderilmesini talep ettiklerini beyan etmiş olup; davalılar ... ve ... muhdesat iddiasında bulunarak muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açmak üzere süre talep etmişlerdir. Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış yolu ile giderilmesine karar verilmiştir. Hükmü, davalı ... dava konusu 332 parsel sayılı taşınmaza yönelik muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açtığından ve davanın sonuçlandığından bahisle temyiz etmiştir....

              Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. 2. Taşınmaz üzerindeki muhdesatın kim tarafından meydana getirildiğinin tespitine ilişkin davalarda, mahkemece araştırılması gereken husus; muhdesatın kim tarafından, hangi gelirlerle ve özellikle kimin adına ve hesabına yaptırıldığıdır. 3. Somut olayda, mahkemece davacının bir tanığı dinlenerek karar verilmiş ise de, tanık anlatımı çelişkili olduğundan davada sağlıklı bir sonuca ulaşmaya yeterli değildir. Davacı diğer tanıkların dinlenilmesinden vazgeçmiş, mahkemece dinlenen Tanık Hüseyin, dava konusu muhdesatın inşaatına 1986 yılında başlandığını, davacının 20’li yaşlarda askere gidip döndüğünde devam ettiğini beyan etmiş ise de, davacı 1955 doğumlu olup 1986 yılında 31 yaşındadır. Tanık beyanı, davacının yaşı ve olayın oluş şekliyle uyumlu değildir. 4. Dava konusu binanın muris hayatta iken inşa edildiği konusunda ihtilaf bulunmamaktadır....

                Bu olgular ancak muhdesatın davacı taraf adına ve hesabına meydana getirildiğine karine oluşturabilir. Öte yandan; davalılardan Mahinur Yücel’in yemini HMK. 225 ve devamı maddelerine uygun olmadığından hükme dayanak yapılamaz. Taşınmaz üzerindeki muhdesatın kim tarafından meydana getirildiğinin tespitine ilişkin davalarda mahkemece araştırılması gereken husus muhdesatın kim tarafından, hangi gelirlerle, kimin adına ve hesabına yaptırıldığıdır. Mahkemece muhdesatın özelliklerinin belirlenmesi için keşif yapılmadığı gibi, taraf tanıkları dinlenmiş ise de, tanık anlatımları hüküm vermeye yeterli değildir. Davacının muhdesatı tek başına meydana getirmeye yeterli bir gelirinin bulunup bulunmadığı, davacının gelirinin nereden kaynaklandığı, özellikle muhdesatın hangi gelirlerle ne şekilde yaptırıldığı araştırılmamış, bu hususlar dinlenen tanıklara sorulmamış, soyut olarak alınan tanık beyanları ile yetinilerek hüküm verilmiştir....

                  Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın mülkiyetinin arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Muhdesatın tespiti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda, muhdesatın mülkiyetinin tespiti değil, muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin ya da davacıya aidiyetinin tespitine karar verilmesi gerekir. Hal böyle olunca, davaya konu muhdesatın davacı tarafından meydana getirildiğinin ya da davacıya aidiyetinin tespitine karar verilmesi gerekirken, muhdesatın mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesi doğru olmamıştır. Ne var ki; bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün 2-a ve 2-b bentlerinin HUMK'un 438/7 maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir....

                    İstinaf Sebepleri Davacı vekili istinaf başvurusunda, muhdesatın müvekkili tarafından yaptırıldığını, davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinin doğru olmadığını ileri sürmüştür. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tapu kaydı malikinden bulunmasının mümkün olduğu, muhdesatın tespiti isteminde hukuki yarar bulunmadığı belirtilerek, başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili temyizinde; istinaf gerekçelerini tekrar etmekle, muhdesatın müvekkili tarafından yaptırıldığını, davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinin doğru olmadığını ileri sürmüştür. C. Gerekçe 1....

                      UYAP Entegrasyonu