Tapu kütüğünün beyanlar hanesine “beyan” imkanı veren 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 19/11 inci maddesi "sahibi lehine muhdesatın tespitine ve bunun kütüğün beyanlar hanesine yazılmasına" imkan sağlamaktadır. Anılan hüküm uyarınca;“Taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlardan birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilir”. Bu şekilde bir belirtmenin yenilik doğurucu bir sonucu olmadığı, esasen var olan şahsi hakka aleniyet kazandıracağı ve muhdesat sahibi lehine kanıt oluşturacağı kuşkusuzdur. 3402 sayılı Kadastro Kanunu kural olarak kadastro bölge ve çalışma alanlarında üzerinde çalışma yapılan taşınmazlara uygulanır. Ancak, Yasa'nın 33 üncü maddesinde Kadastro Kanunu'nun bazı hükümlerinin kadastro çalışma bölgeleri dışındaki genel hükümlere göre açılan davalara da uygulanacağı kabul edilmiştir....
Sulh Hukuk Mahkemesinin 02.05.2013 Tarihli ve 2013/171 Esas, 2013/520 Karar Sayılı Kararı Davacının talebi 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 2/b maddesi uyarınca orman sınırı dışına çıkartılan taşınmazdaki zilyetliğin tespiti ve tapunun beyanlar hanesine şerhine karar verilmesine ilişkin olduğu, davacının davası 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 981 ve devamı maddelerinde düzenlenen zilyetlikten başka bir hakkı bulunmayan ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 4/c maddesinde gösterilen davalardan olmayıp 4721 sayılı Kanun'un 683 üncü maddesinde düzenlenen hakka dayalı davalar olduğundan ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 12 nci maddesinin 3 üncü fıkrası uyarınca kadastro tespitine itiraz niteliğinde olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. II. GEREKÇE A....
Aynı Kanun’un 718. maddesine göre ise, arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Diğer yandan, aynı Kanun’un “Beyanlar” başlıklı 1012/2, 3. maddesine göre, taşınmaz mülkiyetine ilişkin kamu hukuku kısıtlamalarının beyanlar sütununa yazılması ve bu sütuna yazılabilecek diğer hususlar tüzükle belirlenir. Özel kanun hükümleri saklıdır. Tapu Sicili Tüzüğü'nün 60. maddesine göre de, kütüğün beyanlar sütununa, mevzuatın yazılmasını öngördüğü hususlar tarih ve yevmiye numarası belirtilerek yazılır....
Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK mad. 718). 22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bağşetmez. Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır (TMK mad. 722, 724 ve 729). Taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Ne var ki; çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir....
Başka bir anlatımla, muhtesatın tapu kütüğünün beyanlar hanesine tescili için Medeni Kanun veya ilgili özel yasalarda bir düzenlemenin bulunması gerekir. Dava, muhtesat tespiti isteğine ilişkindir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür. Hukuki ilişki ve güncel hukuki yarar varsa tespit davası açılabilir. (HMK. m. 106/2). Tespit davası sonucu alınan karar kesin hüküm etkisi doğurursa da, icra takibine konu edilemez. Nitekim; öğreti ve uygulamada muhdesatın üzerinde bulunduğu taşınmazın ortaklığının giderilmesi için açılmış ve görülmekte olan bir dava bulunması halinde muhtesatı meydana getiren malik veya paydaşların bu olgunun tespiti istemiyle, yine muhtesat veya üzerinde bulunduğu taşınmazın kamulaştırılması halinde muhtesatı meydana getiren kişi veya kişilerin zilyetliğin tespiti istemiyle dava açmaları halinde güncel hukuki yararın mevcut olduğunun kabul edilmesi gerektiği benimsenmektedir....
Mahkemece, davanın kabulüne, davaya konu olan 280 ada 18 parsel sayılı taşınmazın üzerinde bulunan üç adet baraka ve su kuyusunun davacıya ait olduğunun tespitine ve tapunun beyanlar hanesine şerhine karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava, muhdesatın tespit isteğine ilişkindir. Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 s.lı TMK mad. 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK mad.718 ). 22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : KULLANIM KADASTROSU Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kullanım kadastrosu sırasında ... Kasabası çalışma alanında bulunan 306 ada 77 parsel sayılı 713,93 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesine "6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılmıştır, taşınmaz üzerinde su deposuna ait bahçe mevcuttur" şerhi verilerek su deposu bahçesi vasfıyla Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı, çekişmeli taşınmazın kullanımında bulunduğu iddiasına dayanarak lehine zilyetlik şerhi verilmesini talep etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kullanım kadastrosu sonrasında Ovacık Köyü çalışma alanında bulunan 103 ada 3 parsel sayılı 6.700,69 metrekare, 103 ada 4 parsel sayılı 649,67 metrekare ve 105 ada 2 parsel sayılı 1.382,50 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve 103 ada 3 ve 4 parselin Sadi Kara ve ...'un, 105 ada 2 parselin ...'un fiili kullanımında bulunduğu şerhi yazılarak tarla vasfıyla Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı ...mirasçıları, dava konusu taşınmazların kök muris ...'tan kaldığı ve tüm mirasçılarının hissesi bulunduğu iddiasına dayanarak tüm mirasçılar adına zilyetlik şerhi verilmesi talebiyle dava açmışlardır....
Dosya kapsamı ve toplanan delillerden; dava konusu taşınmazda davacı ve davalı ...’in değişen oranlarda paylı malik olduğu, taşınmazın beyanlar hanesinde “üzerindeki ev ... kızı ...’ya aittir” şeklinde şerh bulunduğu, davalı ...’in dava konusu taşınmazın eski paydaşı olduğu, payını dava dışı ...’a sattığı, ...’ın satın aldığı payı davacıya trampa yoluyla devrettiği ve böylece Belgin’in tapu kayıt maliki olmadığı sadece tapu kaydında lehine muhdesat şerhi bulunduğu anlaşılmaktadır....
Bununla birlikte 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 19/11. maddesi, muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetine ve tapunun beyanlar sütununda gösterilmesine izin veren özel yasal düzenleme getirmiştir. Anılan kanun maddesinde, taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlardan birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilebileceği belirtilmiştir. Ancak, aynı Kanun'un 12/3. maddesi gereğince, on yıllık hak düşürücü süre içinde kadastrodan önceki nedenlere dayanılarak genel mahkemelerde açılan davalara 19. madde uygulanır ve iddianın kanıtlanması halinde muhdesatın mülkiyetinin arz malikinden başkasına aidiyeti ile tapunun beyanlar hanesine tesciline karar verilebilir. On yıllık süre kamu düzenine ilişkin olup, hak düşürücü niteliktedir ve olumsuz dava koşuludur. Hak düşürücü sürenin geçmesi, işin esasının incelenmesini önler....