Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuki yarar dava şartı olup yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilir. ( HMK md. 114/1-h, 115 ) Diğer yandan 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 19. maddesi uyarınca muhdesatın tespitine karar verilip tapunun beyanlar hanesine yazılması mümkün ise de aynı kanunun 33. maddesi uyarınca anılan 19. madde genel hüküm niteliğinde olmayıp az yukarıda değinilen kanunun 12/3. maddesi gereğince, on yıllık hak düşürücü süre içinde kadastrodan önceki nedenlere dayanılarak genel mahkemelerde açılan davalara 19. madde uygulanır. Somut olayda kadastro yolu ile oluşan tapulu taşınmazda tescil tarihinden sonra yapıldığı ileri sürülen muhdesatın tespiti istenildiğinden Kadastro Kanunu 19. maddeye göre de kabul kararının verilmesi söz konusu olamaz....

    Öğretide ve Yargıtay'ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir....

      haliyle muhdesat aidiyetinin tespiti davasının açıldığı 2018 yılı itibariyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

      ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 16.01.2020 NUMARASI : 2018/586 ESAS - 2020/56 KARAR DAVA KONUSU : Muhdesat Aidiyetinin Tespiti KARAR : Taraflar arasında görülen "Muhdesat Aidiyetinin Tespiti" davasının yapılan yargılaması sonucunda verilen nihai karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla, HMK'nın 353.maddesi uyarına dosya üzerinden inceleme yapıldı....

      Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK mad.114/1 -h, 115) Öğretide ve Yargıtay'ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir. Öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan görüşlere göre; muhdesat aidiyetinin tespiti davaları, ortaklığın giderilmesi davasının yargılaması sırasında muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğini açıkça kabul edenler dışında kalan ve muhdesatın üzerinde bulunduğu taşınmazda paydaş olan tapu maliklerine karşı açılır. Diğer yandan, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 19/II. maddesi, muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetine ve tapunun beyanlar sütununda gösterilmesine izin veren özel yasal düzenleme getirmiştir....

        Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulü ile dava konusu taşınmaz üzerindeki muhdesatın davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmiş, karara karşı davalı vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur. Dairemizce karar; “…dava konusu taşınmazın, dava tarihinde tespit dışı bırakılan tapusuz yerlerden olduğu, yargılama aşamasında Afyonkarahisar Kadastro Müdürlüğünün 15.01.2016 tarihli yazısı ile taşınmazın bulunduğu yerde kadastro çalışmalarının devam ettiği ve dava konusu yer hakkında 751 ada 3 parsel numarasıyla kadastro tutanağı düzenlendiği, dava konusu taşınmazın niteliğinin 3402 ......

          İSTİNAF NEDENLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : HMK'nun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; Dava; muhdesatın aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir. Davacı vekili, dava konusu 124 ada 12 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki kagir evin müvekkili tarafından 1984- 1985 yılında yapıldığını belirtilerek muhdesatın aidiyetinin tespiti talep edilmiştir. Davalılar davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Taraflar arasında Zara Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/235 E. sayılı dosyasında ortaklığın giderilmesi davasının derdest olduğu anlaşılmaktadır....

          Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Ne var ki, çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti talebinin, muhdesatı meydana getirenin tespiti isteğini de kapsadığı kabul edilmelidir. Bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda, muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespiti isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekir....

            Öğretide ve Yargıtay’ın devamlılık gösteren uygulamalarında; taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir. Muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti talebinin niteliğine gelince, taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez ve kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti ve tapunun beyanlar sütununa tescili isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespiti isteğini de kapsadığı kabul edilmelidir....

            Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Muhdesatın tespiti davalarında, husumetin muhdesatın üzerinde bulunduğu taşınmazın malik ya da maliklerinin tümüne karşı, taşınmazın tapusuz olması halinde ise Hazine ile ilgili Köy veya Belediye Tüzel Kişiliğine karşı yöneltilmesi zorunludur. Tespit davası ise kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması(6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir....

            UYAP Entegrasyonu