MAHKEME KARARI Kavak Asliye Hukuk Mahkemesinin 02/12/2019 tarihli ve 2018/36 E. 2019/264 K. sayılı kararıyla; muhdesatın tespiti davalarında, muhdesatın kimin adına ve kim tarafından yapıldığının duraksamaksınız belirlenmesi gerektiği, alınan beyanlarda her ne kadar ... tarafından yapıldığı belirtilmiş ise de kimin adına ve hesabına yapıldığının kesin olarak belirlenemediği, kadastro tespitinin 1991 yılında yapıldığı, inşaat bilirkişi raporunda binanın 40-45 yaşlarında olduğunun belirtilmiş olması nedeniyle kadastro öncesinde meydana getirildiğinin anlaşıldığı, bu durumda Kadastro Kanunu'nun 19 ve 12/3 maddesi uyarınca 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF 1....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Muhdesat Aidiyetinin tespiti ... ile ... aralarındaki muhdesat aidiyetinin tespiti davasının kabulüne dair ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen ... gün ve ... sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde; davaya konu ... İlçesi Gürecülü Mahallesi ... ada-... nolu parselde bulunan muhdesatın birinci katının (zemin üzeri) tamamen vekil eden tarafından yaptırıldığını ve söz konusu muhdesatın müvekkile aidiyetinin tespitine karar verilmesini istemiştir....
Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/1249 Esas sayılı dosyası ile davalı tarafından ortaklığın giderilmesi davası açıldığını, müvekkili tarafından kullanılan yaklaşık 10-15 yıllık 2 katlı ev, garaj ve depo niteliğindeki yapıların davacıya ait olduğunu iddia ederek muhdesatın aidiyetinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kadastro tespitinin 1972 tarihinde tarla ve ev vasfı ile kesinleştiğini, 10 yıllık süre içerisinde kadastro tutanağında belirtilen tespitlere ilişkin davanın açılmamış olması sebebiyle davanın hak düşürücü süre yönünden reddinin gerektiğini, evin tarafların ortak murisi tarafından tamir ve tadil ettirildiğini, davacı tarafından yapılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. III....
KARŞI OY Muhdesat tespiti davası bir tespit davası olarak, mülkiyete yönelik bir dava niteliğinde değildir. Bu tespit davası HMK'nun 106/2. maddesi gereğince hukuki yarar bulunması koşuluyla dinlenebilir. Kadastro tespitine itiraz davasında şerhin tespitinin de istenmesi Kadastro Kanunu'nun 19. maddesi çerçevesinde şerhin tesciline yönelik bir talep olup, Kadastro Mahkemesi şerhin tesciline ilişkin talebi reddetmiştir. Bu nedenle Kadastro Mahkemesi kararının bu tespit davası için kesin hüküm teşkil ettiği söylenemez. .//.. Mahkemenin yapacağı iş; açıldığı bildirilen Sulh Hukuk Mahkemesi'ndeki ortaklığın giderilmesi davasını getirterek taşınmazın üzerindeki muhtesatın aidiyetinin taşınmazın malikleri arasında çekişmeli olup olmadığının ve bu tespit davasını açmak üzere süre verilmiş olup olmadığını belirleyip, süre verilmiş ise işin esasını incelemekten ibarettir. Hükmün bu nedenle bozulması gerekir. 18.02.2016...
Somut olayda; davacının davaya konu taşınmazlar üzerindeki muhdesatları, babasının 1960'lı yıllarda diktiğini beyan ettiği, taşınmazlara ait kadastro tutanakları incelendiğinde kadastro tespit tutanaklarının 12/05/1993 tarihinde kesinleştiği, tutanakta muhdesatlara ait herhangi bir şerh bulunmadığı, davanın ise 21/03/2016 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Bu izah edilen nedenlerle davanın on yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı sabit olduğundan, davaya konu taşınmazın muhdesatın aidiyetinin tespiti davasına konu olamayacağı anlaşılmakla, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olduğundan ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Hukuki yarar dava şartı olup yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilir. ( HMK md. 114/1-h, 115 ) Diğer yandan 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 19. maddesi uyarınca muhdesatın tespitine karar verilip tapunun beyanlar hanesine yazılması mümkün ise de aynı kanunun 33. maddesi uyarınca anılan 19. madde genel hüküm niteliğinde olmayıp az yukarıda değinilen kanunun 12/3. maddesi gereğince, on yıllık hak düşürücü süre içinde kadastrodan önceki nedenlere dayanılarak genel mahkemelerde açılan davalara 19. madde uygulanır. Somut olayda kadastro yolu ile oluşan tapulu taşınmazda tescil tarihinden sonra yapıldığı ileri sürülen muhdesatın tespiti istenildiğinden Kadastro Kanunu 19. maddeye göre de kabul kararının verilmesi söz konusu olamaz....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Muhdesatın aidiyetinin tespiti ... ile ... aralarındaki muhdesatın aidiyetinin tespiti davasının kabulüne dair Tavas Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 05.06.2013 gün ve 20/277 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, hakkında ortaklığın giderilmesi davası açılan dava konusu 3279 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki betonarme inşaatın kendisi tarafından yapıldığını ileri sürerek muhdesatın tarafına aidiyetinin tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, davacının, vekil edeninin yurt dışında olmasından faydalanarak ve kötü niyetli davranarak inşaata başladığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur....
"İçtihat Metni" Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından istenilmiş olup, temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşılmakla; dosya incelendi, gereği görüşüldü: Dava taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesi hükmünde kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere karşı kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak dava açılamayacağı açıklanmıştır. Bu sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu ve taraflarca öne sürülmese bile mahkemece kendiliğinden değerlendirileceği kuşkusuzdur....
haliyle muhdesat aidiyetinin tespiti davasının açıldığı 2018 yılı itibariyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
Öğretide ve Yargıtay'ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir....