Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2020/221 Esas KARAR NO : 2022/736 DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 14/10/2019 KARAR TARİHİ : 26/09/2022 Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından müvekkili aleyhine kambiyo senedine dayalı icra takibi yapıldığını ancak müvekkilinin çok yaşlı olduğunu senedin düzenleme tarihinde akıl zayıflığı bulunduğunu ve senedin bu nedenle geçersiz olduğunu öne sürmüş borçlu olmadıklarının tespitini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının imzaya bir itirazının olmadığını senedi oğlu ile birlikte gelerek imzaladığını öne sürmüş davanın reddini talep etmiştir....

    Hukuk Dairesinin 27.04.2016 tarihli ve 2015/17289 Esas, 2016/7601 Karar sayılı kararı ile; “…Davacı kredi kartlarından kaynaklanan alacağın tahsili için davalı yanca aleyhine girişilen ilk takiple ilgili menfi tespit isteminde bulunulmuştur. Davacı yan dava dilekçesinde takip konusu alacağa ilişkin faiz oranına itiraz etmiş ve ayrıca aleyhine girişilen ikinci takiple ilgili fazladan tahsilatın iadesini istemiştir. Mahkemece dava talebi doğrultusunda ödeme emrinde belirtilen ve davacının itiraz ettiği faiz oranıyla ilgili değerlendirme yapılarak işlemiş faiz ve faiz oranıyla ilgili hüküm tesisi gerekirken dava konusu olmayan asıl alacak ile ilgili hüküm kurulması doğru olmadığı gibi öte yandan dava istemi menfi tespit olduğu halde olumlu tespit şeklinde hüküm tesisi de isabetsiz olmuştur,…” gerekçesiyle karar bozulmuş, bozma nedenine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir....

      Menfi tespit davalarının arabuluculuk dava şartına tabi olup olmadığı uygulama ve doktrinde tartışmalara sebep olmuştur. Kanun metninin lafzi yorumuna bağlı kalındığında menfi tespit davaları kapsam dışında görünmektedir. Ancak unutmamak gerekir ki menfi tespit davası bir olumsuz alacak davasıdır. Esasen tartışılan husus bir alacağın varlığı veya yokluğudur. Alacak davası olumlu bir tespite dayalı alacak hükmü kurulmasını gerektirir ve bir tarafı para ödemeye mahkum eder. Menfi tespit davası ise olumsuz tespit içeren alacak davası olup bir tarafı para ödemekten kurtarır. Hatta menfi tespit davası sonuçlanmadan veya henüz açılmadan alacak tahsil edilirse menfi tespit davası istirdada yani bir alacak davasına dönüşür. Davanın tabiatı bu biçimde tavsif edildiğinde kanun koyucunun amacına yönelik bir yorumla menfi tespit davalarının da arabuluculuk dava şartına tabi olduğu kabul edilmelidir....

        Menfi tespit davalarının arabuluculuk dava şartına tabi olup olmadığı uygulama ve doktrinde tartışmalara sebep olmuştur. Kanun metninin lafzi yorumuna bağlı kalındığında menfi tespit davaları kapsam dışında görünmektedir. Ancak unutmamak gerekir ki menfi tespit davası bir olumsuz alacak davasıdır. Esasen tartışılan husus bir alacağın varlığı veya yokluğudur. Alacak davası olumlu bir tespite dayalı alacak hükmü kurulmasını gerektirir ve bir tarafı para ödemeye mahkum eder. Menfi tespit davası ise olumsuz tespit içeren alacak davası olup bir tarafı para ödemekten kurtarır. Hatta menfi tespit davası sonuçlanmadan veya henüz açılmadan alacak tahsil edilirse menfi tespit davası istirdada yani bir alacak davasına dönüşür. Davanın tabiatı bu biçimde tavsif edildiğinde kanun koyucunun amacına yönelik bir yorumla menfi tespit davalarının da arabuluculuk dava şartına tabi olduğu kabul edilmelidir....

          Hal böyle iken, menfi tespit davalarının ticari bir dava olduğu için TTK'nın 5/A maddesi kapsamına alınması ve böyle bir davayı açmak isteyen kişinin önce arabulucuya başvurmaya zorlanması, kanuna aykırı olduğu gibi ticari davalarda arabuluculuğa başvuruyu dava şartı olarak öngören madde hükmünün amaçsal yorumundan da Yasa Koyucu'nun bilinçli olarak menfi tespit davalarını arabulucuk dava şartına tabi tutmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabulucuğa gidilmesinin zorunlu olmadığı ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığı hususu dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken İlk Derece Mahkemesince bu hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu nazara alınmaksızın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....

            "Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. " hükmüne haizdir hüküm gereği konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri zorunlu arabuluculuk kapsamında olduğunu, kanun maddesinde belirtilen davalar edim davaları olup menfi tespit davası bir tespit davasıdır ve muhteviyatlarının farklı olduğunu, menfi tespit davalarının bu kapsama sokulması genişletici ve zorlayıcı bir yorum olacağını, mahkemenin aksi kanaatte olması durumunda 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun 18/A Maddesinin 2. Fıkrasının "Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır....

              ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2019/9 Esas KARAR NO : 2019/8 DAVA : Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 02/01/2019 KARAR TARİHİ : 07/01/2019 Davacı vekili tarafından açılmış bulunan yukarıda açık konusu yazılı davanın dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalı tarafça müvekkili aleyhine 31/10/2011 tarihli kooperatif kredi sözleşmesi, müşterek borçlu ve müşterek müteselsil kefalet şerhi gerekçesiyle 24/12/2012 tarihinde kötü niyetli bir şekilde Antalya ......

                "Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. " hükmüne haizdir hüküm gereği konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri zorunlu arabuluculuk kapsamında olduğunu, kanun maddesinde belirtilen davalar edim davaları olup menfi tespit davası bir tespit davasıdır ve muhteviyatlarının farklı olduğunu, menfi tespit davalarının bu kapsama sokulması genişletici ve zorlayıcı bir yorum olacağını, mahkemenin aksi kanaatte olması durumunda 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun 18/A Maddesinin 2. Fıkrasının "Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır....

                  Bu itibarla takipte talep edilen 7.220,00 TL ile 5.164,34 TL arasındaki 2.055,66 TL kadar menfi tespit isteminin kabulü ile davacının bu miktar kadar borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken, davanın menfi tespit davası olduğu noktası gözden kaçırılarak, borçlu olduğu miktarın tespitine karar verilmesi yerinde bulunmamıştır. Öte yandan, sözleşme ilişkisinden doğan bir alacağa temerrüt faizi yürütülebilmesi için, ya taraflar arasında kararlaştırılmış, borcun ödeneceği tarihi belirleyen kesin bir vadenin bulunması, ya da borçlunun BK’nın 101. maddesine uygun şekilde alacaklı tarafından gönderilecek bir ihtarname ile temerrüde düşürülmesi zorunludur. Somut uyuşmazlıkta taraflar arasında kararlaştırılmış, borcun ödeneceği tarihi kat’i şekilde belirleyen bir vade bulunmadığı gibi, dosya kapsamında borçlunun takip tarihinden önce temerrüde düşürüldüğünü gösterir herhangi bir kanıt da bulunmamaktadır....

                    Bu durumda mahkemece, menfi tespit istemi yönünden de görevsizlik kararı verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu