Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sulh Hukuk Mahkemesinin 8.2.2016, E:2016/201, K:2016/212 sayılı kararından muris Ali Yuca’nın terekesinin 16 pay kabul edilerek 4 payın eşi Zeynep’e, 3’er payın da davanın tarafları olan çocuklarına pay edildiği anlaşılmıştır. 24.10.2016 tarihli miras taksim sözleşmesi incelendiğinde muris Ali Yuca’nın tüm mirasçılarının katılımıyla adi yazılı şekilde yapıldığı, şeklen geçerli olduğu (TMK m.676) anlaşılmıştır. Tapu kayıtları incelendiğinde bu miras taksim sözleşmesine uyularak devirlerin yapıldığı anlaşılmıştır. 09.01.2020 havale tarihli bilirkişi raporunda açıklandığı üzere sözleşme (24.10.2016) tarihi itibariyle taksime konu toplam miras bedelinin 15.135.632 TL olduğu, davalı Mehmet dışındaki mirasçılara miras taksim sözleşmesiyle intikal eden payın kanuni miras payından düşük olduğu anlaşılmıştır....

Mahkemece, miras taksim sözleşmesinde, davacılara bırakılan taşınmazlar yerinde yapılacak keşif ile kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ayrıntılı olarak belirlenerek, miras taksim sözleşmesi dikkate alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde miras taksim sözleşmesinin geçersiz olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir. “denilmiştir. Dairemizin bozma ilamına karşı tüm davalılar karar düzeltme kanun yoluna başvurmuşlar, bu istemleri Dairemizce reddedilmiştir. Bozma ilamına uyulduktan sonra yeniden yapılan yargılamada Mahkemece; 1-Asıl davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile, -Muris ... adına kaytlı bulunan ... İli, ... İlçesi, ..., 213 ada 3 parsel, 213 ada 9 parsel, ......

    Paylaşma sözleşmesiyle mirasçılar, tereke mallarının tamamı veya bir kısmı üzerindeki elbirliği mülkiyetinin miras payları oranında paylı mülkiyete dönüştürülmesini de kabul edebilirler. Paylaşma sözleşmesinin geçerliliği yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır (TMK m. 676). Öncelikle şu ifade edilmelidir ki, taksim sözleşmesinin geçerli olabilmesi için miras bırakanın ölümünden sonra bütün mirasçıların veya temsilcilerinin iradelerinin birleşmesi asıldır. Bir başka ifadeyle, tüm mirasçıların veya temsilcilerinin bir araya gelerek taşınmazları paylaşıp herbirinin kendi payına düşeni aldığı ve diğer mirasçıların paylarına düşenler bakımından da karşılıklı olarak vazgeçtikleri açık ve kesin şekilde belirlenmedikçe taksimin sabit olduğu kabul edilemez....

      Sulh Hukuk Mahkemesinde yapılan yargılama sonucu; davanın davacının murisinden intikal eden terekenin intikal, paylaşım ve tescil şartlarını düzenleyen 06/05/1994 tarihli miras taksim sözleşmesinden kaynaklı tapu iptal ve tescil davası olduğu, Asliye Hukuk Mahkemesince davacı ile davalı arasında miras taksim sözleşmesi imzaladıkları, taşınır, taşınmaz mal ve hakkın paylaştırılmasına ilişkin davalarda Sulh Hukuk Mahkemelerinin görev alanına girdiği gerekçesi ile görevsizlik kararı verildiği, Sulh Hukuk Mahkemelerinin görev alanının HMK.nun 4. maddesine göre belirlendiği, Sulh Hukuk Mahkemelerinin görev alanı özel olarak belirlenenler dışında kalan değer ve miktara bakılmaksızın mal varlığı haklarına ilişkin davalarda görevli Mahkemenin HMK.nun 2. maddesine göre Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu, ancak açılan davanın miras taksim sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemi davası olduğu, mülkiyet hukukunu ilgilendiren ayni haklarda değişim yaratan her dava türü HMK.nun 2. maddesine...

      Her iki tarafın ortak tanıkları hibeyi bilmediklerini, murise ait taşınmazların taksim edilip kime hangi yerlerin kaldığı konusunda bilgilerinin olmadığını ifade etmişlerdir. Davalı ...'ın murisin sağlığında yaptığı hibe yönündeki savunması ispatlanmamıştır. Taşınmazın muris ...'a ait olduğu tartışmasızdır. O halde mahkemece yapılacak iş; bu taşınmazın her iki tarafın üzerinde uzlaştıkları miras taksim sözleşmesine konu edilip edilmediği üzerinde durmak, mahallinde keşif yaparak, taksim sözleşmesinin bu taşınmaza uygunluğunu belirlemek, taşınmazın taksimen kime kaldığı üzerinde durmak, şayet 164 ada 1 parsel taksime konu edilmemişse veya taksim senedi bu taşınmaza uygun düşmüyorsa, bu yerin muristen kaldığı ve davalının savunmasının aksine hibe edilmediği anlaşıldığına göre davacının miras payı yönünden davanın kabulüne karar vermek olmalıdır....

        Davalılardan ..., murislerinin vefatı ile mirasçıların bir araya gelerek, miras taksim mukavelesi yaptıklarını, ... aboneliğinin bulunduğu işyerinin davadışı mirasçı ...'na verildiğini, ...'nun borca itirazının mevcut olmadığını, kendisinin davalı sıfatının bulunmadığını, murislerinin öldüğü tarihte hiçbir borcunun bulunmadığını bildirerek, davanın reddi ile davacı aleyhine %40 oranında tazminata karar verilmesini talep etmiştir. Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, taraflarca sunulan deliller birlikte değerlendirildiğinde; davalıların murisi ...'nun 24.09.1986 tarihinde vefat ettiği, vefatını müteakiben mirasçılar arasında yapılan 30.03.1987 tarihli miras taksim sözleşmesi gereğince davaya konu ... aboneliğinin bulunduğu taşınmazın mirasçılardan ...'...

          den miras yolu ile intikal ettiği, murisin sağlığında mirasını taksim etmediği, ... ...'ün babası ... ...'den kendisine intikal eden miras payını davalılara satmadığı, ... ...'ün sağlığında mirasını taksim ettiği veya mirasçılar arasında terekenin taksim edildiğinin davalı tarafça kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu taşınmazların tapu kaydının iptali ile miras hissesi oranında davacı adına tesciline karar verilmiştir. 4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 5. Temyiz Nedenleri Davalı vekili, tarafların yakın miras bırakanı ... ...’ün, ...’den gelen miras payını sağlığında davalıya sattığını, taşınmazlarda ...’in hakkının bulunmadığını ileri sürerek Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir. 6. Gerekçe 6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. 6.2....

            taksim sözleşmesi ile davalının, davacının miras hakkını bertaraf edici bir durumunun bulunmadığı, davacının muristen kalan yerleri taksim sözleşmesi doğrultusunda aldığı anlaşıldığından toplanan deliller, bilirkişi raporları ve dinlenen tanık anlatımlarına göre ispat edilemeyen davacının davasının reddine karar verilmiştir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 29.05.2012 gününde verilen dilekçe ile miras taksim sözleşmesinin iptali talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 02.07.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar vekili ve davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.12.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi...

              Mahkemenin nitelendirmesi ve temyiz kapsamına göre, uyuşmazlık; vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasına dayalı olarak miras taksim sözleşmesinin iptali istemine ilişkin olup, hükmün temyiz incelemesi Yüksek 14. Hukuk Dairesi'nin görevi kapsamındadır. Bu durumda, 11.04.2015 tarihinde yürürlüğe giren Yargıtay Kanunu ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda değişiklik yapılması hakkındaki 6644 sayılı Kanun gereğince dosyanın Hukuk İş Bölümü İnceleme Kurulu'na gönderilmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın, Hukuk İş Bölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE, 30.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                UYAP Entegrasyonu