hukuksal nitelendirilmesi "Miras Taksim Sözleşmesi" olarak yapılmış ise de; işbu belgenin miras taksim sözleşmesi olarak kabul edilmesine yasal olarak olanak bulunmadığını, miras taksim sözleşmesi (paylaşma sözleşmesi) TMK'nun 676. maddesinde düzenlenmiş olup; TMK'nun Mirasın Paylaşılması başlıklı 3....
İSTİNAF NEDENLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava, araç mülkiyetinin aidiyetinin tespiti ve tescili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili tarafından yukarıda yazılı sebeplerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır. Davacılar ile davalıların murisi Mehmet Haşim Delibaş'ın, adına kayıtlı bulunan 34 XX 2051 ticari İveco marka minibüsü, Kayseri 7. Noterliğinin 17/09/2009 tarih 27333 yevmiye nolu araç satış sözleşmesi ile davalı T5'a 46.132,00 Tl bedelli araç satış sözleşmesi yapmak suretiyle satmış olduğu, davalı tarafından muristen satın alınan 34 XX 2051 plakalı minibüsün Karabük 3....
Somut olayda; el yazısı ile yazılmış olan ve davalı tarafından imzalanan tarihsiz “Devir Protokolu” başlıklı belge ile taraflarlar arasında imzalanan daktilo ile yazılmış 30.08.2002 tarihli “Devir Protoklü” başlıklı belgelerin inançlı işlemin belgesi olduğu tartışmasızdır. Ne var ki; davalı taraf çekişme konusu 1 nolu bağımsız bölümün miras payına istinaden kendisine devredildiğini savunmakla bu hususun tespit edilmesi uyuşmazlığın çözümlenmesinde önem arz etmektedir....
Ancak, dava kadastro öncesi nedenlere dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup, davacı çekişmeli taşınmazın murisi babasından geldiğini açıklayarak taşınmaz üzerindeki miras hakkının adına tescili istemiyle dava açmış olup, davalılarla akrabalık ilişkisinin olmadığını beyan etmiştir. Bu durumda davacının çekişmeli taşınmazın kendi murisinden intikal ettiği iddiasıyla miras payı oranında adına tescili talebinin usulen dinlenmesi mümkün olmadığından reddi gerekirken esasa girilerek davacıların iddialarını herhangi bir delille ispatlayamadıkları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi isabetsiz ise de ret kararı sonucu itibarı ile doğru olduğundan hükmün gerekçesinin belirtilen şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 22.01.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davacılar ... ve ..., miras yoluyla gelen hakka dayanarak taşınmazların miras payları oranında adlarına tescili istemiyle ayrı ayrı dava açmışlardır. Mahkemece dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davacıların davalarının kısmen kabulüne, 142 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptaline, davacıların miras payı oranında adlarına tesciline, taşınmaz üzerinde fen bilirkişisi ... ... 'ın 24.04.2015 tarihli rapor ve ekli krokisinde gösterilen kargir ahırın davalı ...'a ait olduğunun tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilmesine, 142 ada 6 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptaline, davacıların miras payı oranında adlarına tesciline, taşınmaz üzerinde fen bilirkişisi ... ... 'ın 24.04.2015 tarihli rapor ve ekli krokisinde gösterilen kargir 2 katlı evin davalı ...'...
Keza miras payının devri sözleşmesinin adi yazılı olarak yapılmış olmasının yeterli görülmesinin nedeni miras payının devri sözleşmesinin , elbirliği mülkiyeti ortadan kaldırmadan, hukuki işlem yapılmasını sağlayıcı fonksiyonudur. Yapılan devir sözleşmesi, taşınmazın ya da taşınmazdaki payın devralana geçerli bir şekilde geçmesi için var olması gereken hukuki sebebi oluşturmaktadır. Yani taşınmazın tescili için gereken hukuki sebep devir sözleşmesi olduğundan , somut olayda 3. Kişiye devir taahhüdü içeren adi yazılı olarak düzenlenen sözleşmenin geçerli bir sözleşme olmadığı açıktır. Geçersiz sözleşmeye göre, bir bedel ödenmişse 10/07/1940 tarih ve 1939/2 E- 1940/77 K sayılı Yargıtay İBK'na göre tarafların satışın kanıtlanması durumunda ancak verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca isteyebilirler....
‘e devrederek şirketle olan tüm ilişiğini kestiğini, şirketle herhangi bir hak ve alacağı kalmayan, başka bir deyişle bir bağı olmayan davacının artık kar payı isteme hakkı da olmadığını, bu sebeple davanın reddi gerektiğini, bu sebeple bedeli nakden ve tamamen müvekkilleri tarafından davacıya ödenmek suretiyle resmi şekilde yapılan limited şirket pay devri sözleşmesi uyarınca, davacının hisse devri bedeline ilişkin davalı - müvekkilinden herhangi bir hak ve alacağı olmadığını, davacının dava dilekçesinde noter devrinde tarafına herhangi bir bedel ödenmediği iddialarının yersiz olduğunu, gerçeği yansıtmadığını, keza noter huzurda gerçekleştirilen devir sözleşmesi uyarınca davacının devir bedelinin nakden ve tamamen aldığı beyanı olduğunu, keza davacı daha önceden Antalya Genel İcra Müdürlüğü'nün ... sayılı dosyası ile limited şirket pay devri bedeli ......
Mahkeme gerekçesinde ise, taraflar arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi bulunduğu belirtilerek sonuca gidilmiş, ancak taraflar arasında bulunduğu belirtilen sözleşmeye dosyada denk gelinmediği gibi, tarafların bu yönde bir iddialarının da bulunmadığı anlaşılmıştır. Dosya kapsamındaki delillerden, davacıların, tapuda yükleniciden arsa payı devir aldıkları anlaşılmaktadır. Belirtilen işlem tapuda resmi senetle yapılacağından bu miktardan az arsa payının alındığının davacılar tarafıdan kanıtlanması gerekir. Diğer bir anlatımla, her bir davacının, yüklenici ile yaptığı satım veya satım vaadi sözleşmesi nedeniyle ne kadar arsa payı tapusu alması gerektiği, buna karşı tapuda ne kadar arsa payı devir edildiğinin davacılar vekilince açıklanarak, her bir davacı yönünden yapılan açıklamalar çerçevesinde gerekli incelemenin yapılarak, eksik tapu payı verilip verilmediğinin belirlenerek bir karar verilmesi gerekir....
Noterliği'nin 13.07.2006 tarih 1133 yevmiye numaralı düzenleme şeklindeki zilyetliği devir sözleşmesi ile kadastro tespit tarihinden önce davalı ...'ya sattığı anlaşılmaktadır. Mahkemece yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması dosya kapsamı ile uygun düşmemektedir. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz. O halde mahkemece, vasiyetname gerekleri yerine getirilecek şekilde 1/4 pay sahibi ölü ...'ın hissesini mirasçılarına, davalı ... ve ...'ın payı vasiyetname gereği, davalı ...'nın payı ise satış sözleşmesi gereği kendi üzerlerine bırakılması gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı ...'nın temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacılara ve davalıya iadesine, 30.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237....