Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bir kimsenin, mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olduğunun gerçekleşmesi halinde, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın, miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar görünürdeki satış sözleşmesinin danışıklı (muvazaalı) olduğunu ve gizil bağış sözleşmesinin de biçim koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava açabilirler..."...

    Mahkemece, davacı ... yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, davacı ... bakımından ise alacak isteminin kabulü ile miras hissesi oranında 15.000-TL nin davalıdan tahsiline, birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden, çekişme konusu 14 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan ... adına kayıtlı iken 30.07.1987 tarihinde satış suretiyle davalıya temlik edildiği, davalının da çekişme konusu taşınmazı 24.06.2008 tarihinde dava açıldıktan sonra dava dışı ...’a satış suretiyle devrettiği, halen üçüncü kişi adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, miras bırakanı 451 ada 47 parsel sayılı taşınmazını, davalının hilesi ve baskısı sonucunda dava dışı de muvazaalı olarak davalıya devrettiğini, bu şekilde miras hakkından mahrum edildiğini ileri sürerek, tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'ün raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacının temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 13.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        Miras (tereke) hakları bakımından; 1- Terekeden doğan hak şahsi hak niteliğinde bir nisbi alacak hakkı olmayıp, miras hukukundan kaynaklanan bir ayni haktır. Yani bir ayni paylaşımdır. 2- Mirasçılar tereke borçlarından müteselsilen sorumludur. (TMK.m.641/1), 3- Terekenin tasfiyesine konu mallar murisin hem kişisel malları ve hem de edinilmiş mallarıdır. 4- Terekenin net miktarının (net terekenin) bulunması için öncelikle tasfiyede sağlanan eşin katılma alacağının çıkarılması gerekmektedir. Böylece terekenin tasfiyesinden düşecek paydan önce, eş mal rejiminin tasfiyesinden düşecek paya sahip olacaktır. 5- Miras, miras bırakanın ölümü ile açılır....

          Davacı vekili, miras sözleşmelerinin geçersizliğine, davacıya ait belirsiz miras payı alacağının belirlenmesine, bu bedelin davalılardan ölüm tarihinden geçerli yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar vekili davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü davalılar vekili temyiz etmiştir. Mirasçılar miras yoluyla kendilerine intikal eden hakları ister diğer mirasçılara isterse mirasçı olmayan kişilere bedelli ya da bedelsiz olarak devredebilirler. Miras payının devri açılmış miras payının devri şeklinde gerçekleşebileceği gibi açılmamış miras payının devri şeklinde de gerçekleşebilir. Açılmamış miras payını devralan mirasçının sadece kendisine devredilen haklara yönelik bir alacak hakkı söz konusudur. Açılmamış miras payının devri sözleşmesi mirasçılar arasında yapılmış ise adi yazılı şekilde yapılması yeterlidir. Resmi şekil koşulu aranmaz....

            İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; söz konusu bilirkişi raporunun eksik incelemeler neticesinde oluşturulduğunuş, tüm taşınmazlar tespit edilmeden terekenin toplam değerinin hesaplanması yoluna gidildiğini, ilgili eksikliklerin tamamlanması gerektiğini, bilirkişi raporunda sadece dava dilekçesinde belirtmiş oldukları taşınmazların dikkate alındığını, fazlaya ilişkin taleplerinin göz önünde bulundurulmadığını, murisin yaptığı temliklerde miras kurallarını pratikte geçersiz kılmak ve kız çocukları olan müvekkilleri miras hakkından yoksun bırakmak (ikinci evliliğin ardından yaptığı temliklerle de hem kızlarını hem de ikinci eşini miras hakkından yoksun bırakmak) amacıyla, davaya konu taşınmazları gerçekte davalılara bağışladığı halde, tapuda satış gibi muvaazaalı işlem yapmak suretiyle temlik ettiğini, yerel mahkeme tarafından verilen nihai kararda davanın reddine karar verilerek davalılar lehine, her bir davacı aleyhine ayrı ayrı olacak şekilde vekalet ücretine...

            Mahkemece, dava dilekçesinin yetki yönünden reddine ilişkin karar, Dairece; "Bilindiği üzere, muris muvazaasına dayalı davalarda davayı açan mirasçı muvazaalı işlemin tarafı olmayıp, davalı ile miras bırakan arasındaki hukuki ilişki bakımından üçüncü kişi konumunda ve kendisine yönelik haksız eylem niteliğindeki muvazaalı işlem ile zarara uğratılan durumundadır. Yukarıda açıklanan ilkeler karşısında, davanın taşınmazın aynından ya da miras hakkından kaynaklanmadığı ve somut olayda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 6. maddesindeki genel yetki kuralı ile haksız eylemden kaynaklanan davalarla ilgili 16. maddesindeki yetki kurallarının geçerli olacağı sonucuna varılmaktadır. Hâl böyle olunca, işin esasının incelenmesi yerine yetkisizlik kararı verilmesi isabetsizdir."...

              olduğunu, ortak miras bırakan Kerim Kerse'nin 27/01/2013 tarihinde vefat ettiğini, müvekkilinin annesi Naciye Kerse Tırak 07/12/2008 tarihinde vefat etmiş olduğundan müvekkilinin ortak miras bırakan Kerim Kerse'nin mirasçısı konumunda olduğunu, tarafımızca yapılan araştırma neticesinde ortak miras bırakan Kerim Kerse'nin vefatından önce; Antalya ili Konyaaltı ilçesi Hacısekililer mah. 103 ada 5 parsel sayılı taşınmazını (125 parsel iken) oğlu davalı T3 muvazaalı olarak temlik ettiğinin tespit edildiğini belirterek Antalya ili Konyaaltı ilçesi Hacısekililer mah. 103 ada 5 parsel sayılı (125 parsel iken) taşınmazın davacının miras payının belirlenmesi, kayıtların iptali ile miras payı oranında davacı adına kayıt ve tesciline, taşınmazlar, davadan önce üçüncü kişilere temlik edilerek çıkarılmış ise dava tarihi itibariyle ulaştığı gerçek değerin ve devacının miras alacağının belirsiz alacak davası olarak kabul edilerek fazlaya ikişkin haklar saklı kalmak kaydıyla toplam alacağının dava tarihinden...

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ-TESCİL-ALACAK Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-alacak davası sonunda, yerel mahkemece, iyi niyetli alıcı olması nedeniyle davalı ... hakkında açılan davanın reddine, davalı ... yönünden bedelle ilgili talebin kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ... tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Taraflar arasında görülen dava tapu iptali ve tescil-alacak istemine ilişkindir. Davacı, miras bırakanı ...'ın maliki bulunduğu 43 parsel sayılı taşınmazını 09/07/2007 tarihinde tapuda satış göstermek suretiyle ve mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla ikinci eşi ...'ın oğlu ...'ün eşi davalı ...'e muvazaalı olarak devrettiğini, davalı ...'ün de mal kaçırmak amacıyla aynı taşınmazı 28/04/2010 tarihinde diğer davalı ...'...

                İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, ölüm nedeniyle sona ermiş evlilikte ölen eşin mirasçısı tarafından açılmış mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir. 4787 sayılı Aile Mahkemeleri'nin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun'un 5133 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere Aile Hukuku'ndan (TMK'nun m. 118-395) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesi'nde bakılacağını hükme bağlamıştır. Yukarıda açıklandığı gibi; uyuşmazlık mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak davası niteliğinde olup; görevli mahkeme Aile mahkemesidir. Durum böyle iken mahkemece hatalı sonucu davanın ortaklığın giderilmesi davası olarak kabul edilip, yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi isabetsiz olmuş; hükmün bozulması gerekmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu